| Konu: | Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 114 |
| Tarih: | 19.07.2017 |
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
On beş yıldır ülkeyi tek başına yöneten ve adında "adalet" olan bir partinin hukuk ve adalet noktasında geldiği yer hepimizin malumu. Bugün ülkemiz âdeta bir hukuk cehennemine dönüşmüş durumda. Partimiz Cumhuriyet Halk Partisinin darbelere karşı birlikte mücadele etme çağrılarına Hükûmet OHAL ilan ederek yanıt vermiş, darbecilerle ve darbecilikle mücadelede hukuk dışı ve antidemokratik bir yol izlemeyi tercih etmiştir. Ülkede yaşanan bu hukuksuzlukların bedelini halkımız işsizlik, yoksulluk ve geleceksizlikle günbegün ödüyor.
Sayın milletvekilleri, şu an görüşmekte olduğumuz bölge adliye mahkemeleri ve bölge idare mahkemeleri, istinaf kanun yolu olarak kurulan mahkemelerdir. Bunlar Temmuz 2016'da faaliyete geçirildi ancak 15 Temmuz kalkışması sırasında FETÖ örgütüne mensup 6 bine yakın hâkim ve savcının meslekten ihraç edilmesi, on yıl ve üstü meslek deneyimine sahip meslek mensubunun sayısal olarak azalması nedeniyle kurulan dairelere HSK üye bulmakta zorlanmaktadır. Bu hâliyle, yargının öncelikle insan kaynağı sorunu olduğu, dolayısıyla istinafın istenilen düzeyde verimli olamadığı görülmektedir.
İstinafların faaliyete geçtiği tarihten itibaren Danıştayda 2016 yılında 269.579 adet dosyanın 133.104 adedinin sonuçlandırıldığı, 136.475 adedinin ise 2017 yılına devredildiği; Yargıtayda 590.449 dosya ve geçen yıldan devreden 1 milyon 4 bin 281 yeni dosyayla toplamda iş yükünün 1 milyon 594 bin 730 olduğu; 938.005 adet dosyanın karara bağlandığı, devrin ise 656.725 adet olduğu görülmektedir.
Sayın milletvekilleri, istinaf yolunda en çok "içtihat" ve "farklı karar" kavramları tartışılmalıdır. Zira, aynı bölgelerdeki dairelerin aynı ihtilaflarda farklı kararlar verdiği görülmektedir. Bu durum ciddi bir hukuk garabeti yaratmaktadır. Bu hususta acilen içtihat farklılıkları giderilmeli ve bir usul düzenlemesi yapılmalıdır. Aceleye getirilen istinaf mahkemeleri mevcut hâliyle çözüm odaklı olmaktan oldukça uzaktır. Yeterli kıdemli hâkim istinafa çekildiğinde alt derecede idari ve adli yargının iş yükü ve karar kalitesi arzulanan nitelikten yoksun olacaktır. Bu niteliksizliğin nedeni OHAL ve KHK'lar eliyle Hükûmetin yargıda kadrolaşmanın yolunu açmasıdır. Liyakate dayalı işlemesi gereken hukuk sistemi bugün özellikle mülakatlar yoluyla kadrolaşmanın aracı hâline gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, yakın zamanda tanık olduğum bir olayı aktarmak istiyorum. Bir duruşma esnasında hâkim kararını açıklarken "Bir ila üç yıla kadar cezalandırılmasına karar verildi." deyince, kâtip, hâkime dönüp "Hâkim bey, kesin bir rakam belirtmeniz gerekir." der. Bu örneklerin ortaya koyduğu temel gerekçe şu: Adalet sistemimiz cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir biçimde yozlaşmaktadır. Bunu toplumun yargıya olan güveninin gittikçe zayıflamasından da anlıyoruz. Vicdanın yerine siyasi saiklerle karar veren yetersiz, deneyimsiz yargıçlar ülkedeki adaletin ne hâlde olduğunun göstergesidir. Şunu unutmamak gerekir ki bugün adaleti işlemez hâle getirirseniz yarın bir gün siz de o işlemeyen adaletin çıkmaz sokaklarında kaybolabilirsiniz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP, HDP ve MHP sıralarından alkışlar)