| Konu: | Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 114 |
| Tarih: | 19.07.2017 |
ÖMER SÜHA ALDAN (Muğla) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bölge adliye mahkemelerinin kuruluşu 2004 yılına dayanıyor. O yıldan bu yana bayağı çaba gösterildi. Sonuçta üçlü sisteme geçildi. Önemli aksaklıklar var. Bunların düzenlenmesi, yeniden elden geçirilmesi anlamında bu düzenlemeyi genel itibarıyla olumlu buluyoruz. Dün de söyledik, en önemli özellik, bölge adliye mahkemesi başkanlarına üstün bir yetki verilmesi, mahkeme heyetinin tayin edilmesinde tek adam niteliğine konulmasını doğru bulmuyoruz.
Genel olarak yargıyla ilgili birkaç bir şey söylemek istiyorum. Çok sayıda ihraç oldu. Şu anda, hâkim, savcıların üçte 1'i ihraç edildi. Bu çok önemli bir sorundur. İş yığılmalarına neden oldu. Bunu giderme adına, stajlarını tam olarak tamamlamadan pek çok sayıda hâkim adayı mesleğe kabul edildi. Onunla yetinilmedi, daha çok siyasi düşünceleri esas alınarak avukatlıktan önemli miktarda hâkim, savcı mesleğe kabul edildi. Uygulamada gördüğümüz tablo şudur: Gerçekten, yeni atanan arkadaşlar çok deneyimsiz, önemli maddi hatalar yapmaktalar. Bu, gerçekten, hak kayıplarına neden olmakta. Bir an önce, bu atanan hâkimlerin meslek içi eğitimden geçirilmesinde yarar görüyoruz.
Bir diğer nokta, bu FETÖ soruşturmaları kapsamında, özellikle İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinin başına gelenlerden sonra, hâkimlerde büyük bir ürkeklik gözlemlemekteyiz. Hâkimler karar verme noktasında tereddüt hâlindeler; bir anlamda, siyasi otoritenin işaretini bekler hâle gelmişlerdir. Bu kaygıyı gidermekte fayda vardır. Hâkimleri yalnız, rahat bırakınız, onların objektif karar vermelerinin önüne engel koymayınız. Sizin kininiz olabilir, sizin siyasi atraksiyonlarınız olabilir, sizin geleceğe dönük siyasi planlarınız olabilir; gerçekten, karşıda baş edilmesi gereken bir çete söz konusu olabilir, her şey bir tarafa ama özünde yargı kendi mecrası içerisinde işlevini yerine getirmelidir.
Değerli milletvekilleri, bir konuya değinmek istiyorum: Elbette ki bu yasal düzenlemede istinaf yoluna gidişte eğer sanık lehine bir başvuru söz konusuysa aleyhine bir sonuç çıkmaması için bir kalıcı düzenleme yapılmaya çalışılmış, vurgulu bir düzenleme, uygulamada hataya neden olunmaması açısından. Bunu olumlu buluyorum.
Konuşmamın bundan sonrasındaki bölüm, son günlerde gündeme getirilen, Sayın Cumhurbaşkanının İstanbul'daki miting sırasında gündeme getirdiği, Guantanamo'daki benzer şekilde tek tip hükümlü ya da tutuklu giysi meselesidir. Bakın, şöyle bir konu var: Öncelikle, sanık olan kişiler henüz hakkında hüküm kesinleşmiş kişiler değildir. Bu noktada, onlara tek tip bir elbise giydirmeye kalkışmak onları, bir anlamda, baştan suçlu kabul etmek anlamına gelir. Bu doğru bir yaklaşım değildir.
İkinci olarak, tarihimiz önemli deneyimleri yansıtır aslında. 12 Eylül sonrasında, 1980'li yıllarda ve 90'lı yılların başında bu husus denenmiştir. Yani tek tip uygulaması cezaevlerinde uygulanmıştır ve bunun sonucunda çok ağır tablolar ortaya çıkmıştır. Belli bir kesim insan, bu, tek tip giysi konusuna direnmişlerdir. Direnenlerden ölüm orucunda ölenler olmuştur, duruşmalara gitmeyenler olmuştur. Çünkü ya tek tip elbiseyi giyeceksin, duruşmaya katılacaksın ya da duruşmaya gidemeyeceksin. Bu da savunma hakkını kısıtlayan sonuçlar yaratmıştır. Sonuçta pek çok kişi, on binlerce insan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruda bulunmuş ve yüklü miktarda Türkiye tazminata mahkûm edilmiştir savunma hakkının kısıtlanması ve adil yargılamanın ihlali nedeniyle.
Buradan şöyle seslenmek istiyorum: Başlangıçta bazı sözcükler süslü gelebilir. Evet, bazılarının kahraman edasıyla ortaya çıkmasını ben de kabullenemem. Yani suçu işleyip, haltı yiyip de "Ben hâlâ düşüncemde kararlıyım." diyen insanları durdurmak lazımdır. Ama şunu unutmayalım: Türkiye'yi o katillere milyonlarca tazminat ödemeye mahkûm etmekten de vazgeçmeliyiz diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aldan.