GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:114
Tarih:19.07.2017

EREN ERDEM (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; tabii, Parlamentonun gündemi sürekli olarak OHAL ve OHAL'in sonuçları üzerinden şekillendiği için gerçek gündemi yakalamakta zorlanabiliyoruz. Bu Parlamentonun toplumun yararına değer üretmek gibi bir vazifesi var, bunu da tekrar hatırlatmak isterim.

Arkadaşlar, Türkiye şu anda kendi sanayi devrimini gerçekleştirememiş, montaj sanayi üzerine, tabiri caizse ekonomisini alternatif enerji devriminin gerçekleşmesiyle birlikte tedavülden kalkacak petrol şeyhlerinin kasasındaki kara paralarla ikame eden bir yarı sömürge ülke hâline getirilmiştir. Şimdi, bu sürecin, bu realitenin çıkış yolu yazılım teknolojisidir, alternatif enerji devrimidir ve organik tarım faaliyetleridir. Bunu yapmak için ya da bunları hayata geçirebilmek için çok ciddi bir vizyona ihtiyaç vardır. Başta "Bu bilimle falan kafanızı çok yormayın." diyen bir siyasi lisandan bu meseleye eğilmeyi bir amaç edinme durumuna geçiş yapmak gerekir. Şimdi, arkadaşlar bazı rakamlardan bahsedeceğim durumun vahametini görme açısından. Örneğin, bugün politikasını hepimizin eleştirdiği İsrail devletinin AR-GE'ye ayırdığı bütçe yüzde 4,5, İsveç'in yüzde 3,74, Amerika'nın 3, Japonya'nın 3,4, bizim 0,95 yani biz arkadaşlar AR-GE'ye yılda 8 milyar bütçe ayırıyoruz. Bunun yüzde 21'i savunmaya gidiyor, yüzde 10'u endüstriyel üretim ve teknolojiye gidiyor, yüzde 10'u eğitime gidiyor, yüzde 6'sı ulaşıma gidiyor ve yüzde 53'ü diğer başlıklar altında gidiyor arkadaşlar.

Bakın, Türkiye'de GSM abone sayısı 76 milyon fakat bizim bir yerli telefonumuz ve yazılımımız bile yok arkadaşlar. Neden yok? Bu alanda hiçbir teşvik yapılmıyor. Teknoparklar açılmış, teknoparkların içerisinde şirketlerin geniş bir istihdamla teknoloji ve yazılım üretmesi gerekiyor ama bu alanda şirketler teşvik edilmediği için teknoparklar, arkadaşlar, katma değeri yüksek bir üretim yapmıyor. Tam tersine, durumumuz ne? Arabanın dışını yapmışız ama motorunu yapmayı unutmuşuz, araba yerinde duruyor, gitmiyor arkadaşlar. Peki, nereye gidecek bu iş? Zannediyorsunuz ki bu çok güvendiğiniz Katar şeyhleri petrol satarak kara parasını burada aklamaya devam edecek ve böylece bu işi götüreceksiniz, yanlış arkadaşlar. Neden?

Bakın, alternatif enerji devrimi nedir? İngiltere'de bir solar ev, bu ev arkadaşlar, kendi enerjisini kendi üretiyor. Bu devrim, şu anda, dünyada, tabiri caizse bütün ülkelerin gündeminde. Bizim gündemimizde ne var arkadaşlar? TÜBİTAK'ın başına hayvanat bahçesi müdürü koyacağız, efendim, bizim için teknoloji "tweet" atmaktan ibaret olacak.

Şimdi, bakın, Japonya'da doğal afeti enerjiye çeviren bir tasarım yapıldı arkadaşlar. Deprem enerjiye dönüştürülüyor, aynı zamanda doğal afet bir kazanıma yol açmış oluyor. Türkiye'de doğal afet olunca ne oluyor? Aksaray'daki vatandaş Aksaray'ı yüzerek geçmek durumunda kalıyor, "doğal afet" diyerek bu işin içerisinden çıkmaya çalıştınız ama.

Aynı zamanda, bakın, arkadaşlar, bu "stormy" denilen solar otobüsler, kendi enerjisini üretme kapasitesine sahip. Güneş panellerini çok doğru bir şekilde bu araçlara monte ederek enerji üretimi yapıyorlar. Bizde, arkadaşlar, vaziyet nedir? Şöyle göstereyim: İşte, biz yağmurun, çamurun felakete dönüştüğü bir ülke pozisyonundayız. Neden? Bu alanda yatırım yok, bu alanda teşvik yok, bu alana eğilecek bir vizyon yok değerli arkadaşlar.

Şimdi size ben bir iki projeden de bahsetmek istiyorum. Şimdi, bu, özellikle "sosyal demokrat belediyecilik" diye tanımladığımız çerçevede değer üreten belediyelerimizin Türkiye'de hem istihdamı artıracak hem de organik tarım üzerinden Türkiye'deki doğal zenginliği, Türkiye'deki toprağın verimliliğini istihdama dönüştürecek çalışmalar yaptığı çok fazla örnek var. Ama, ben bir örnekten bahsedeceğim size arkadaşlar.

Bakın, bu bir destinasyon projesidir. Bizim Silivri Belediyemiz, İstanbul'da Silivri Belediyemiz çiçek ekstraktlarını yani çiçek özlerini bir şekilde çıkartarak, bunun üretimini yaparak, o çiçek özlerinin, bitki özlerinin değerli arkadaşlar, bir şekilde üreticiden tüketiciye erişmesini sağlıyor. Buradaki verimlilik ne? Bir ton buğday hasat alan çiftçi yerine, bir ton çiçek üreten çiftçinin oradan çıkarttığı özütle beraber kazancı neredeyse yirmi kat, on kat fazla olma imkânına erişiyor. Bunu yapmak için ne gerekiyor değerli arkadaşlar? Kindar nesil yetiştiren değil; bilimsel, ilerici, aydınlanmanın yaratmış olduğu bütün koşulları kavrayan nesilleri inşa edecek bir eğitim entegrasyonuna ihtiyacımız var arkadaşlar.

Şimdi, bakın, bizde aynı zamanda kuyruklar var arkadaşlar. Bu gördüğünüz OHAL mağdurlarının kuyruğu; girmişler, OHAL Komisyonunun önünde mağduriyetlerini aktarmak için kuyruğa girmişler. Dünyada arkadaşlar, daha çok teknoparklarda ve teknoloji çalıştaylarında biz kuyrukların olduğunu görüyoruz.

Aynı şekilde, değerli arkadaşlar, bakın, bizim memlekette yağmur yağdığı zaman, işte, Aksaray'da vatandaş yüzerek geçiyor, yukarıda gördüğünüz örnek, yağmur sularının aynı zamanda yer altında birikerek bir yenilenebilir ve doğal enerji üretimine yol açacak bir kaynağa dönüşmesini sağlayan bir yer altı çalışması arkadaşlar. Bu, bizde yok, bizde yok, bizde hiçbir şekilde böyle bir çalışma yok, özellikle de kentlerde yok.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Sizi kesmemek için söylemiyorum ama çok var.

EREN ERDEM (Devamla) - Bakın, şunu da söyleyelim. Dünyada arkadaşlar, biliyorsunuz, yapay kalp üretilmiş, efendim, yapay zekâ tartışması artık çok farklı bir noktaya gelmiş, bizim akademisyenlerimiz cezaevinde yahut da polis copuyla ağzı burnu kırılır bir şekilde. Arkadaşlar, dünyada bütün akademisyenler ciddi devlet teşvikleriyle önemli çalışmalar yapıyorlar.

Şimdi, çok değerli arkadaşlar, bakınız, ben birkaç rakamdan daha bahsedeceğim ve toparlayacağım. Şimdi, TV izleme sıralamasında, arkadaşlar, Türkiye 330 saatle 1'inci sırada. Yani, biz 330 saat televizyon izliyormuşuz, çok ciddi bir rakam, aynı zamanda bu, dünyada da 1'inci sıraya çıkmamıza yol açmış ama buna karşı bizim yerli bir televizyon markamız bile yok. Aynı şekilde arkadaşlar, bütçelendirme -plan bütçe geldiği zaman yine aynı tartışmalar olacak ama- bizim bahsettiğimiz AR-GE yatırımlarına bütçe ayırmayışımızdan kaynaklı olarak geldiğimiz vahim durumu bir rakamla size göstermek istiyorum: Apple'ın 2017 piyasa değeri 800 milyar dolar değerli arkadaşlar, 800 milyar dolar. Bu Apple'ın telefonları hepinizin cebinde var. Türkiye'nin yani Türkiye Cumhuriyeti'nin, bizim 2017 bütçemiz 651 milyar TL değerli arkadaşlar. Bakın, genç kuşağın çok yoğun olduğu, yaygın olduğu, genç nüfusun çok ciddi rakamlarda olduğu bir ülkeyiz biz. Bizim, gençleri kanalize etmemiz gereken nokta alternatif enerji devrimidir, teknolojidir, yazılım teknolojisidir. Biz burada artık endüstriyel devrimi, sanayi devrimini gerçekleştirecek treni çoktan kaçırdık. Bizim "Endüstri 4.0" diye bugün tanımlanan yazılım ve teknoloji eksenli bu yeni süreci yakalamamız gerekiyor. Bu konuda Parlamentoda mutlaka ve mutlaka bir çalışma yapmak durumundayız. Aksi takdirde, arkadaşlar, bunu yakalayamazsak çok güvendiğiniz Katar petrol şeyhlerinin bütün sermayesi yakın bir tarihte dünya alternatif enerji kaynaklarına yönelimini tamamladığında darmadağın olacak, Arap coğrafyasında petrol şeyhlerinin hükümdarlığı sona erecek, iş buraya doğru gidiyor değerli arkadaşlar.

Bakın, bugün Hindistan... Şimdi diyeceksiniz ki "Hindistan'ın kişi başına düşen millî geliri ne?" 1 milyar insan var, dolayısıyla kişi başına düşen millî gelir çok belirgin bir noktada değil ama Hindistan'ın yazılım sektöründe şu anda dünyada başı çeken ülkelerden biri olduğunu biliyoruz. Nasıl yaptılar? Tam da bunu bir vizyon belgesiyle ortaya koyarak, bunu çok kararlı bir şekilde sürdürerek yaptılar. Arkadaşlar, bu bizim kalkınmamızın tek yolu. Bunu yakalamazsak, bunu yapmazsak, boş işlerle uğraşmaya devam edersek ve aynı zamanda Katar şeyhlerine sırtımızı yaslayarak var olacağımız inancını sürdürürsek sonumuz felakettir, önümüzde dev bir uçurum vardır. Dünyayı yakalamak durumundayız. Bunun için güçlü bir vizyona ihtiyacımız var değerli arkadaşlar.

Şimdi, son bir nokta daha söyleyeceğim. Bu, özellikle önerdiğim bir akademisyendir. Profesör Doktor Özgür Demirtaş, AR-GE teşvikleri üzerine yaptığı bir mülakatta, röportajda Türkiye'nin bu treni çoktan kaçırdığını yani sanayi devrimi trenini çoktan kaçırdığını, yazılım sektöründe Türkiye'nin çok sayıda imkâna sahip olduğunu ama bu alanda Hükûmetin hiçbir teşvikte bulunmadığını belirgin bir şekilde söylüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EREN ERDEM (Devamla) - Rica ediyoruz, gelin, araştıralım, bu konuyla ilgili bir komisyon kuralım, hep beraber bu alanda bir çalışma yapalım. Bu bizim, hepimizin menfaatinedir arkadaşlar, Türkiye'nin çıkarları içindir. Dolayısıyla sizlerden bu konuda destek istiyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Erdem.