GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:114
Tarih:19.07.2017

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisinin aleyhinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Konuşmamın başında yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz vatandaşlarımızı saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.

Ülkemiz, 15 Temmuz 2016 tarihinde, hainlikte zirve yapan FETÖ'nün kahpe bir tuzağıyla karşı karşıya kalmıştır. Çok şükür ki Türk milletinin birlik beraberlik içinde sergilediği millî duruşu ve devletine bağlı güvenlik güçlerimizin mücadelesiyle bu işgal girişimi bertaraf edilmiştir. Ancak bu işte FETÖ tek başına değildir, burada hedefe konulan Türk devletidir; PKK, PYD, YPG, DHKP-C ve IŞİD gibi bütün taşeron terör örgütlerinin hain saldırısı da devletimizi, milletimizi yıpratmak ve yıkmak için çalışmalarını sürdürmektedir. Tabii, bu terör örgütlerinin ve ardındaki güçlerin bu saldırıları artarak devam etmektedir. FETÖ, PKK, DHKP-C başta olmak üzere, eli kanlı terör örgütlerinin devlet kurumlarına yerleşmiş ayaklarının temizlenmesi mücadelenin başarıya ulaşması açısından çok önemlidir. Bu sebeple, 15 Temmuzdan sonra hız kazanan bu ayıklama süreci doğru yönetilmeli ve gereği neyse yapılmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eğitim yuvası olması gereken üniversitelerde PKK sempatizanı, FETÖ yandaşı, DHKP-C üyesi gibi davranan, akademisyen postuna bürünmüş ve zehir saçan kişiler hakkında gerekli işlemlerin yapılması zorunludur. Bunları savunmak da mümkün değildir.

20 Şubat 2015 tarihinde Ege Üniversitesinde PKK'lı teröristlerin saldırısına uğrayan ve bir terörist tarafından bıçaklanarak şehit edilen Türk gençliğinin adresi Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı mensubu ülküdaşımız, Ege Üniversitesi Tarih Bölümü öğrencisi Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun katiliyle ilgili karar dün çıktı. Şükürler olsun, adalet tecelli etti ve yüce Türk adaleti PKK'lı teröristi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Ancak Fırat'ımızın şehit edilmesinde kullanılan suç aletlerini üniversite bahçesine gömdürenlerin, üniversite yerleşkelerinde kurtarılmış bölge ilan edecek kadar bu hainleri cesaretlendirenlerin, hukuksuzluğa göz yuman ve teröristlere eğitim yuvalarını teslim eden üniversite yöneticilerinin bu işte hiç mi suçu yoktur? Merak etmekteyiz.

Varlığını Türk varlığına armağan eden, feda eden Fırat ve feda etmeye aday olan on binlerce gencimizin eğitim hakkını görmezden gelen, can güvenliğini yok sayan, ülküdaşlarımızı bıçaklayanları fakültelerin arka bahçelerinde saklayıp yerleşkeye polisin girmesine müsaade etmeyen dekanlardan, rektörlerden, idarecilerden hesap sorulmasına niçin müsaade edilmemektedir? Bunu da merak etmekteyiz.

Değerli milletvekilleri, az evvel bahsettiğimiz hususlar FETÖ için de geçerlidir. Görevini kötüye kullanan siyasiler, görevini kötüye kullanan üst düzey bürokratlar için gerekenin yapılması zorunludur. FETÖ'yle mücadelede, terör örgütleriyle mücadelede hatır gönül ilişkileri bir kenara bırakılmalı, kitapta yazan herkese eşit olarak uygulanmalı ve terör örgütlerinin kökü devlet kurumundan tamamıyla temizlenmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uzun zamandır beklenen Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kuruldu. Kurulan Komisyon, OHAL kapsamında yayımlanan KHK'larla mağdur olduğunu iddia eden vatandaşların bu iddialarını incelemek üzere başvuruları almaya başladı.

Biraz önce de ifade ettiğim gibi, neşter vurulmalıdır, devletin kılcallarına kadar sızmış bu illet temizlenmelidir ancak bu yapılırken yaşanan mağduriyetler olduğu da herkesin malumudur. Komisyonun kuruluşundan sonra genel düzenlemeleri yapması beklenirken Komisyonun çalışma usulüyle ilgili mevzuatta, tebliğde Komisyonun hangi başvuruları, kimlerin durumunu inceleyeceğinin tek tek sayılması gerçekten bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Ancak Komisyonun görev ve yetkilerine baktığımızda mağdur olduğunu söyleyen insanların neredeyse yarısı bu Komisyona başvuru hakkına sahip değildir, dolayısıyla mağduriyetlerini giderecek bir merci olarak gördükleri bu Komisyondan faydalanmaları mümkün değildir.

Örneğin, astsubay olmak için eğitimini tamamlayıp mezun olan ve atama beklerken hakları elinden alınan gençlerimiz hem bir zan altında kalmış hem de mağduriyetleri konusunda başvuracakları bir muhatap bulamamaktadırlar. Yine, sınavları kazanmış, askerî okula başlamak üzereyken hain darbe girişimi sonrasında haklarını kaybetmiş gençlerimiz için müracaat makamı yoktur. Askerî okullarda eğitim görmekte olan öğrenciler de oradaki haklarını kaybetmişler fakat onlara da bu Komisyona başvurma hakkı tanınmamıştır. Yaklaşık bir yıldır açıkta bekleyen, haklarında adli ve idari bir işlem bulunmayan, ihraç da edilmeyen birçok kamu görevlisi için gidecek bir makam yoktur. Pasaportunun iptal edildiğini yurt dışına çıkmak için sınır kapısına gittiğinde öğrenen insanların gidebileceği bir merci yoktur. Yapılan bir iftirayla, sahte bir ihbarla özel güvenlik belgesi iptal edildiği için işini kaybeden vatandaşın ne yapacağı, nereye başvuracağı belli değildir. Hakkında yapılan bir ihbar veya iftira sebebiyle adli tahkikat başlatılan kişilerin pasaportları otomatik olarak iptal ediliyor ancak bu kişilerin bunlardan haberi bile yok. Bu kişilerin karşılaştığı sıkıntılardan kurtulması için hangi komisyona, nereye gideceği belli değil. Belediye şirketlerinde veya taşeron şirketlerde çalışan birçok insanın sözleşmesi feshedilmiştir, bu insanların dertlerini anlatabileceği bir makam yine yoktur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi olarak FETÖ'yle ve diğer terör örgütleriyle mücadelede ucu nereye ve kime dokunursa dokunsun mücadelenin kararlı bir şekilde yapılmasını bugüne kadar hep savunduk, bundan sonra da savunmaya devam edeceğiz. Eş, dost, akraba, hatır gönül ilişkileri üzerinden bu mücadelenin sulandırılmasına, sekteye uğratılmasına müsaade edilmemelidir. Aksi takdirde, FETÖ ve diğer terör örgütü sempatizanları devletten temizlenemez, hatta bunların devlet içinde daha da palazlanmasına zemin hazırlanmış olur, zamanı gelince siyasi ayak yeni FETÖ'cüleri devlete monte eder. Her zaman söylediğimiz bir hususu burada tekrar ifade etmekte fayda var.

Değerli milletvekilleri, devlete kamu görevlisi alırken devlete sadakat, ehliyet, liyakat yerine başkalarına sadık kişilere devlet kapısı açılırsa yeni FETÖ'lerin hortlamasının önü alınamaz. Yaşanan sorunların bir daha yaşanmaması için yapılması gereken çok basit: Ehliyet, liyakat ve devlete sadakat. Türkiye'de personel rejimiyle kimse böyle oynamak cüretine kalkışmamalı ve devlete sadakat noktasında yeni personel istihdamında gerekli inceleme, araştırma yapılmalı ve hassasiyet gösterilmelidir. Devlete sadakat yerine başka yerlere sadakat gösterenlerin devlet görevlerine alınmasının sonuçları 15 Temmuzda yaşadığımıza benzer şekilde ileride karşımıza çıkacaktır. Bu bakımdan, bugün, Türkiye'nin içinde bulunduğu süreçte iki işi birlikte yapması lazım: Birincisi, devletin içerisindeki bütün terör uzantılarını temizlemesi lazım. Bu arada yapılan yanlışlar varsa da insanların müracaat ederek kendi haklarını arayabilecekleri bir sistemin oluşturulması lazım. Bu manada, OHAL İnceleme Komisyonu -maalesef dağ fare doğurmuştur- bu talebin önemli bir kısmını karşılayamamaktadır.

İkincisi de bundan sonrasıyla ilgili yapılacak çalışmalarda devletimizin reorganizasyonudur. Burada, başta istihbarat birimleri olmak üzere, yargımızı, ordumuzu ve devletin bütün kurumlarını bugün Türk milletinin, Türk devletinin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yapılandırarak bu kurumların sağlıklı çalışmasını sağlamamız lazım. Bu kurumlar sağlıklı çalıştığında aslında birçok şey kendiliğinden de çözüme kavuşacaktır.

Burada da işte dediğimiz gibi devlete sadakat, millete sadakat, ehliyet ve liyakat ölçülerinden ayrılmadan devletin yeni yapılanması muhakkak sağlanmalıdır. Bu sağlanmadığı takdirde etrafımızdaki ateş çemberi gene Türk devletini, Türk milletini tehdit etmeye devam edecektir. E, tabii ki bir taraftan da bu mücadeleye devam etmek zorundayız yani "Siz bekleyin, biz devletimizi tamir edelim, sonra bu mücadeleyi yapalım." deme hakkımızın olmadığını tekrar hatırlatıyor, bu duygu ve düşüncelerle HDP grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu tekrar belirtiyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Erdoğan.