GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:114
Tarih:19.07.2017

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sevgili halkımız; 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden bir yıl geçti. O gün ve o günden sonra yaşananlar kamuoyuna tek bir sesten, tekleşmiş şekilde anlatılıyor. Kahramanlık destanı düzenlenen törenlerle, şaşalı kutlamalarla süsleniyor ve âdeta yeni bir tarih yazımının aracı olarak kullanılıyor. Türkiye gibi darbelerle tarihi dolu olan bir ülkede bir daha darbe felaketini yaşamak istemeyen insanların tankların karşısında canlarını siper etmeleri büyük cesarettir. O güne kadar ülke bu denli öfke politikalarıyla yönetilmemiş olsaydı emin olun ki o gün tankların karşısına çıkan insanlar çok daha fazla sayıda olur, meydanları doldururdu. Ama o günden sonra yaşadıklarımız bu iktidarın yaptıkları, darbecileri aratmayan uygulamaları, tankların karşısında duran "Darbe olmasın." diye hayatını kaybeden canlara da saygısızlıktır.

Neden saygısızlık olduğunu görmek için son bir yılın darbe uygulamalarına bakmak yeterli. Türkiye'de 21 Temmuz 2016'da üç ay süreyle olağanüstü hâl ilan edildi. Türkiye tam bir yılını OHAL yönetiminde geçirdi. Hafta başında, bu notere dönüştürülmek istenen Mecliste üç ay daha uzatıldı OHAL. Adalet Bakanlığı bir yıl içerisinde Gülen cemaatiyle irtibatlı olduğu gerekçesiyle tutuklananların sayısını 50.510 olarak açıkladı. Tutuklu yargılanan 50.510 kişiye karşı tamamlanan iddianame sayısı sadece 620. Bakın, rakamlar nasıl da anlatıyor durumun vahametini. Bunca tutuklamaya karşı sadece 620 iddianame hazırlanmış.

Bir başka çarpıcı rakam da şu: Bir yılda örgüt üyeliği nedeniyle 168.896 kişiye işlem yapıldı. Bunların ne kadarı gerçekten örgüt üyesi? Bu sorunun net cevabını öğrenebilecek miyiz bilmiyoruz ama emin olduğumuz bir şey var: Fetullah Gülen'i öve öve bitiremeyenlerin hiçbiri cezaevinde değil. Bırakın cezaevinde olmayı, bazıları aktif siyasetin içerisinde, hatta bazıları da belki Bakanlar Kurulunda.

Biraz daha netleştirirsek, bir yılda ne oldu ve biz neden son bir yılın uygulamaları için darbeden farksız diyoruz? 11 KHK çıkarıldı, 110 bin kişi işsiz bırakıldı. Darbe olsaydı insanlar siyasi görüşlerinden, katıldıkları açıklamalardan, sosyal medya paylaşımlarından dolayı işten atılmayacak mıydı? İşsiz bırakma tehdidi olmayacak mıydı? Olacaktı. O zaman ne farkınız kaldı darbecilerden? Bunların hepsini yaptınız zaten. Bir yıllık OHAL döneminde 23.407 akademisyen bu yolla görevinden oldu. Size Kenan Evren'i hatırlatmıyor mu? 1402'liklerden ne farkı kaldı şimdi bugün işsiz bırakılanların? Üstelik işsiz bıraktığınız 10 binlerin başka yerlerde iş bulmasının da önünü kestiniz. Özel sektörü üstü kapalı tehdit ederek istihdam sağlanmasının önünü kapatıyorsunuz. Hak aramalarını bile engelliyorsunuz. Bu insanların hâlen başvurabilecekleri doğru dürüst bir yargı yolu yok. Bir komisyon tutturdunuz. 7 kişilik bir komisyon kimin derdine çare olacak bunu da bilmiyoruz.

Vicdan hatırlatması yapmanın sizlere ne kadar yersiz olduğunu anlayamamak da herhâlde bizim kabahatimiz. Ne yapalım ki hâlâ bir miktar var mıdır diye ümit ediyoruz. Ama Nuriye ve Semih erirken kulaklarını tıkayanlara her söylediğimiz uçup gidiyor. Bu da belki sizi değil ama bizi insanlığımızdan utandırıyor.

Kamuda, akademide durum bu. Yerel yönetimlerde farklı mı? Kelimenin tam anlamıyla yerel yönetimlere ciddi bir saldırı söz konusu. Yine rakamlara bakalım. Önce siyasetteki en güçlü rakiplerinizi, HDP'nin eş genel başkanlarını tutukladınız. HDP ve bileşenlerinin Türkiye için umut olan sözlerinden, uygulamalarından öylesine çekindiniz ki 15 Temmuzu fırsat bilerek Gülencilerden daha fazla hedefe koydunuz HDP'yi. DBP'li 89 belediyeye kayyum atadınız; 36'sı kadın, 86 belediye eş başkanı ve eş başkan vekilini tutukladınız ama eş başkanlarımız da milletvekillerimiz de belediye başkanlarımız da cezaevinde de olsalar oradan umut yaymaya, dik durmaya, üretmeye devam ediyorlar. İşte Türkiye'nin geleceği yine orada ve onları destekleyen milyonlarda duruyor, bu da sizlere dert olsun.

Evet, belediyelerde milyonların oylarıyla göreve gelen belediye başkanlarını tutuklamak, belediyelere kayyum atamak darbecilik değil de nedir peki?

Evet, OHAL'in bir de kadın hâli vardı, kadınlara yapılanlar. Kadın düşmanlığında da zirveye oynadınız bu son bir yılda. OHAL'i muhalefete olduğu kadar kadınlara da darbe olarak kullandınız. 8 Martı yasakladı bu kadın düşmanı zihniyet. Van Kadın Derneği, Gündem Çocuk Derneği kapatıldı, belediyelerimizin kadın sığınmaevleri kapatıldı; bu muydu darbeyle mücadele yönteminiz? Dünyanın ilk kadın haber ajansı olan JINHA'yı kapatmak mıydı darbeyle mücadele yöntemi? Ama kadınlar hiçbir zaman susmadı, 8 Martlarda da sokaklara çıktı ve susmayacaklar.

Bunları yaptınız, OHAL'le yönettiniz ve ne sağladınız? Bir yılda ne uğruna savaştığını bilmeden hayatını kaybeden onlarca genç, erkek cinayetine kurban giden 372 kadın, cinsel istismara maruz kalan 368 çocuk, açlığa mahkûm edilen binlerce emekçi, bölünen, parçalanan aileler; evet, OHAL'in özeti bu. Sizse tüm bu kıyametle güçleniyorsunuz. Sizin için 15 Temmuz, darbe, Gülen bahane; siz, sizden farklı olana, farklı bir Türkiye tahayyülü olana maalesef tahammül edemiyorsunuz çünkü bu ayrıştırıcı şiddet politikalarından besleniyorsunuz; çünkü ranttan, TOKİ'den, inşaattan nemalanıyorsunuz, bugün Sur'u yıkmak istemeniz de ondan.

İnşaat, yol sevdalısı politikalarınızın en son örneğini İstanbul'da da gördük. Hani demişti ya Başbakan adalet yürüyüşçülerine "Yürüsünler de ne kadar güzel yollar yaptığımızı görsünler." demişti. Gördük, güzel yüzülüyor yollarınızda, vatandaşlar yüzdüler dün; sadece yürüyen değil, akan merdivenler yapmışsınız.

Tüm bu darbeci uygulamaları gizlemek için ne yaptınız peki? Gazetecileri tutukladınız, televizyonları kapattınız. Yeri geldi interneti yasakladınız. Darbeciler de olsa aynen böyle yapardı emin olun. Sizin bugün gerçekleri saklayarak abartılı törenlerle yazdığınız bu tarih, belki bir gün resmî tarih olarak okutulacak ama alternatif tarih yazıcıları da her zaman başka bir tarihi kaleme alacaklar bugüne kadar aldıkları gibi. Gerçekler er ya da geç ortaya çıkacak, tarih kimin darbeci olduğunu kimin darbeye karşı direndiğini de yazacak.

Son olarak şunu ifade etmek isterim: En büyük kötülüğü aslında OHAL nereye yaptı biliyor musunuz? Bu Meclise yaptı ve yapmaya da devam ediyor. Vekilleri cezaevine yollayan ve sanki hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam eden, kendi vicdanını, kendi hukukunu, kendi yolunu kaybeden bir Meclis şu anda yaşanan; bomboş bir Meclis, içi boşaltılmış bir Meclis ve İç Tüzük'le de şimdi Türkiye'de olmayan ifade özgürlüğünü aslında Mecliste de yok ederek bunu daha fazla taçlandıracak olan bir Meclis.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - 21 milletvekili var.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Gerçek bir Meclisin bu Meclisteki tek bir milletvekili sadece düşüncelerini ifade ettiği için içeri alındığında ayağa kalkması gerekirdi ama merak etmeyin, özgürlük de bulaşıcıdır, iyilik de bulaşıcıdır, demokrasi de bulaşıcıdır. Referandumda halkımız bunun sonuçlarını önemli bir ölçüde gösterdi, bundan sonrasında da gösterecektir. Cesaret de bulaşıcıdır ve gerçekten bir gün bu Meclis de tarihe sözlerle, demokrasiyle ve demokrasiyi, ifade özgürlüğünü savunmayla geçecek bir Meclis olarak yazılacak. Bunu umuyoruz, böyle bir Türkiye için mücadele etmeye her zaman devam edeceğiz.

Teşekkür ederim, saygılar sunarım. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kerestecioğlu.