| Konu: | Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 113 |
| Tarih: | 18.07.2017 |
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) - Sayın Başkan, Sayın Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Böyle bir yaşanmış olayı anlatmak istiyorum, Hazreti Ömer'le ilgili bir olayı anlatmak istiyorum, adalet anlayışıyla ilgili. Umarım, herkes görev ve yetkisi kapsamında kendine bu kıssadan hisse çıkarır.
Saad Bin Ebu Vakkas Şam Valisiyken bir camiyi genişletme kararı alırlar ve etraftaki arsaları istimlak ederler, evleri istimlak ederler. Bir Yahudi arsasını vermek istemez. Saad Bin Ebu Vakkas da zorla o arsayı alıp fazlasıyla bedelini ona gönderir ama Yahudi bundan memnun değildir ve gider, durumu Müslüman komşusuna anlatır. Müslüman komşusu da kendisine diyor ki: "Medine'de adil bir halife vardır, git derdini ona anlat, mutlaka senin bu mağduriyetini giderecektir." Bunun üzerine alıyor başını Medine'ye gidiyor, Hazreti Ömer'i soruyor, hurma ağacının altında gölgeleniyor, sade, mütevazı bir giyimi, duruşu var. Onu o hâlde görünce bile oradaki Yahudi umutsuzluğa kapılıyor "Ya, benim geldiğim yerdeki, Şam'daki valiler, yöneticiler şaşaa içinde, makamları lüks bir hayat yaşıyor, bu mütevazı adam herhâlde hem söz geçiremez hem herhâlde boşuna anlatacağım ama gelmişken ona da anlatayım, belki bir faydası olur." diyor ve anlatıyor. Bunun üzerine Hazreti Ömer bir kemik parçasına ya da bir deri parçasına "Ömer, Nuşirevan'dan daha az adil değildir." yazıyor ve "Al bunu git, Şam Valisine ver." diyor. Tabii, Yahudi bunu görünce daha da umutsuzluğa düşüyor "Ya, ne alakası var? Yani şu anda bu yazılanla benim derdimin ne ilgisi var? Acaba, bunu dinlerler mi?" diyor. Yani bu sefer daha çok şüpheleniyor ama "Gideyim, şansımı yine deneyeyim." diyor. Valinin huzuruna çıkıyor, Saad Bin Ebu Vakkas'a diyor ki: "Buyurun, Halife size bu konuyla ilgili bu yazıyı gönderdi." Vali bakınca kafasını öne eğip ağlıyor ve sapsarı kesiliyor "Tamam, arsan senindir." diyor. Bunun üzerine Yahudi merak ediyor "Ya, tamam, sağ ol ama bana bu sözün anlamını bir izah eder misin? O kadar ben gelip yalvardım, yakardım, başvurmadığım yer kalmadı, sen 'Yok.' dedin, zorla aldın ama şimdi bir söz üzerine bana iade ediyorsun." diyor. O da olayı anlatıyor, diyor ki: "Biz Müslüman olmadan önce Ömer'le İran'a ticarete gidiyorduk ve 200 deveyle İran'a gittik, orada gençler cirit atıyordu, cirit oynuyordu, biz de izledik, gençlerden bir çete gelip zorla develerimize el koydu, gasbetti, gitti." Bunun üzerine, Hazreti Ömer ile Saad Bin Ebu Vakkas hancıya dertlerini anlatıyorlar. Hancı da diyor: "Bu ülkenin adil bir kralı vardır, ona anlatın, mutlaka sizin bu sorununuzu çözecektir." Ertesi gün gidip anlatıyorlar krala, biri de tercüme ediyor. Kral onlara birer kese altın verip "Evinize gidebilirsiniz." diyor. E tabii, bunlar bundan memnun olmuyor çünkü 200 deveyi karşılamıyor. Yine hancıya dertlerini anlatıyorlar. Hancı diyor ki: "Sabah ben sizinle geleceğim, bu işte bir iş var, mutlaka bir yanlışlık var." ve tekrar onların anlattıklarını krala tercüme ediyor. Kral da "Tamam, 200 deveniz akşam gelecek." diyor, ikişer kese daha altın veriyor, "Ama yarın burayı terk ederken biriniz doğu, biriniz batı kapısından geçsin." diyor. Tabii, hancı bunu anlamıyor. Ertesi gün Saad Bin Ebu Vakkas doğu kapısından, Hazreti Ömer batı kapısından çıkıyor. Doğu kapısında bakıyorlar ki 2 insan idam edilmiş. Halka soruyorlar, "Yahu bunlar kimdir, idam edilenler?" Diyorlar ki: "Bunlardan biri vezirdir, kralın veziridir, biri de kralın oğludur. Kral bunların asılması için talimat verdi, 2 Arap tüccarı dolandırmışlar, gasbetmişler." Batı kapısında ise -Hazreti Ömer'in çıktığı kapı- tercüman idam edilmiş. Niye? Bunlar mafyavari bir şekilde çete kurmuş, gelen giden tüccarları soyuyorlar, krala da yanlış bilgi aktarıyorlar, tercüman da yanlış tercüme ediyor ve bunun üzerine, Yahudi bu olayı da duyunca...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir dakika daha ek süre veriyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Meraktan değil mi?
BAŞKAN - Evet, dinlemek istiyorum.
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - ...arsasını hibe ediyor ve Şam Valisi de "İşte, o yazıdan ben şunu anladım: Anladım ki eğer ben adil olmazsam, ben sana bu haksızlığı, bu gasbı sürdürürsem Ömer de beni tıpkı o Nuşirevan'ın kendi oğlunu ve vezirini idam ettiği gibi idam edecekti." diyor.
Yani buradan tabii, artık kıssadan hisseyi size anlatmak benim haddim değil ama şu anda Türkiye'de, Orta Doğu'da, İslam ülkelerinde, maalesef, bizler tarafgirlik cihetiyle kendi yandaşlarımızı, kendi arkadaşlarımızı, kendi fikirdaşlarımızı kayırıyoruz, bizden olmayanlara da her türlü saldırıyı meşru ve reva görüyoruz; bu yol, yol değildir; bu yanlıştır. Umarım bu yanlıştan hep beraber birlikte döneriz. Burası tedenniyât merkezi değil, terakkiyât merkezi olmalıdır.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Ben de teşekkür ederim Sayın Aslan.