| Konu: | Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 113 |
| Tarih: | 18.07.2017 |
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Charles Lynch, Amerikalı bir çiftçiydi. 1780'li yıllarda Amerika'da iç savaş devam ederken önce albay oldu, sonra onu yargıç olarak atadılar. O ise beğenmediği herkesi yargıladı, kendisine muhalif gördüğü siyahları, Kızılderilileri, biat etmeyenleri hep yargıladı ve onları kırbaçlattı ya da yukarıdan sarkıttı. Yaptığı bu akıl almaz işkenceler nedeniyle adını insanlık suçuna verdiler; linç.
Şimdi, Lynch'in yani hukuk nosyonu almamış, hukuk terbiyesi görmemiş, güçlü olmayı haklı olmakla bir kabul eden anlayıştaki bir hâkimin yaptıkları aslında bugün hepimize, herkese ibret olmalı diye düşünüyorum.
Bakın, günümüzde insanları kırbaçlatan ya da yukarıdan sarkıtan, işkenceler yapan hâkimler yok ama maalesef, siyasi iradeye boyun eğen ya da boyun eğmek zorunda kalan hâkimlerimiz var. Nasıl mı? Mesela 16 Nisan referandumu sonrası mühürsüz oy pusulalarını geçerli kabul eden YSK gibi. Allah aşkına soruyorum: Bu oy pusulalarının geçerli kabul edilmesinin hangi hukuki gerekçesi var? Yok. Ama siyasi irade böyle istediği için böyle karar verildi. Bize hukuk fakültesinde öğrettikleri ilk şey, "Bağımsız ve tarafsız bir mahkemede yargılanmak herkesin hakkıdır." kuralıydı. Bugün bakıyorum da yasama, yürütme, yargının tek adamın elinde toplandığı bir oligarşi rejimine doğru giderken ne yargı bağımsızlığı kalmış ne de hukukun üstünlüğü. Bağımsız yargıyı kendinize ayak bağı olarak gördüğünüz için katletmeye çalışıyorsunuz. Öyle ki, yargıdaki en temel kuralları bile yerle yeksan edecek bir anlayış getirdiniz. Önce "Yargıda vesayeti kaldırıyorum." diye yargıyı FETÖ'cülere teslim ettiniz, arkasından, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası, "Yargıdaki FETÖ'cüleri ihraç ediyoruz." gerekçesiyle binlerce hâkim, savcıyı KHK'larla işinden attınız. Bunların içinde elbette FETÖ'cü hâkim, savcılar vardı. Ama onların yanında, sırf sizin patentinize girmeyi reddeden, muhalif olarak gördüğünüz, istediğiniz kararları aldıramayacağınız hâkim, savcıları da "Fırsattan istifade." deyip, FETÖ'yle hiçbir bağlantısı olmadığı hâlde "FETÖ'cü" yaftasıyla KHK'larla ihraç ettiniz. Yeni hâkim, savcı alımlarında AKP üyesi olan il, ilçe yöneticilerinizi işe aldınız. Siyasallaşan Hâkim ve Savcılar Kurulu sayesinde partili hâkim, savcı devri de bu şekilde, sayenizde başlamış oldu. Yargıyı arkabahçeniz olarak görüyorsunuz. Bunu defalarca söyledik ve yargı bağımsızlaşıncaya kadar da söylemeye devam edeceğiz. İktidarınızın yanında olmayan, sizi eleştiren, yanlışlarınızı söyleyen, muhalif olarak gördüklerinizi "FETÖ'cü" veya "vatan haini" yaftası vurup hapse attırıyorsunuz. Nasıl olsa kimse hesap sormuyor. Var mı hesap soran? Yok. On binlerce insanı suçlu suçsuz ayırt etmeksizin KHK'larla işinden atıyorsunuz. Kılınız dahi kıpırdamıyor. Vicdanınız var mı sizin, onu soruyorum.
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Ne arasın, ne arasın!
BURCU KÖKSAL (Devamla) - Yirmi beş gün adalet için yürüdük biz. Adaletin ne kadar yara aldığını bilen, yüreğinde hisseden, gören, anlayan herkes geldi, bu yürüyüşe destek verdi ve Maltepe mitingine katıldı. Allah aşkına ya, yirmi beş gün boyunca ne AKP Genel Başkanı ne de Başbakan çıkıp "Türkiye'de adalet var, yargı bağımsız, mahkemeler tarafsız." diyebildi mi? Yirmi beş gün yatıp kalktınız Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirdiniz, yürüyüşe katılan yurttaşlarımızı ve bizleri vatan haini, terörist yaftasıyla suçladınız, başka diyecek hiçbir kelimeniz yoktu. Kendiniz bile yargının bağımsız olduğunu söyleyemediniz. Kendiniz bile biliyorsunuz ki Türkiye'de yargı bağımsızlığı bırakmadınız, tamamen siyasallaştırdınız.
Sorumluluk duygusunun ortadan kalkması otoriteye boyun eğmenin en önemli sonucudur diyoruz. Siz saray otoritesine boyun eğmişsiniz, halka karşı sorumluluklarınızı unutmuşsunuz. Buradan sesleniyorum: Bırakın artık, sarayın vekili değil, halkın vekili olun, halka kulak verin.
Herkese saygılar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Köksal.