GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:113
Tarih:18.07.2017

MURAT BAKAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 490 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 4'üncü maddesi üzerinde grubum adına konuşacağım.

Nedir bu kanun tasarısı, neyi görüşüyoruz arkadaşlar? Madde üzerinde değil, genel gerekçesi üzerinden bir paragraf okumak istiyorum size. "İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda yapılmış düzenlemelerle istinaf kanun yolu kabul edilmiş ve bölge idare mahkemeleri de bölge adliye mahkemeleriyle birlikte aynı tarihte faaliyete geçmiştir. Belirtilen hukuk reformuyla hak arama özgürlüğünün, adil yargılanma hakkının temini bakımından hızlı ve etkili bir yargılamanın gerçekleştirilmesi için çok önemli bir adım atılmıştır." Ne güzel sözler öyle değil mi, ne kadar iddialı? "Hukuk reformu" diyor, "Adil yargılanma", "Hak arama özgürlüğü..." Arkadaşlar, "bal, bal" demekle ağız tatlanmaz, partinizin adında adalet olmasıyla adil olunamadığını yaşayarak öğrendiğimiz gibi. Üstelik ülkemizin 69 yaşındaki Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı, Genel Başkanım yirmi beş günde 450 kilometrelik, "Hak, hukuk, adalet" diyerek dünya siyasi tarihinin en uzun yürüyüşünü daha dün tamamlamışken; hak arama özgürlüğü çerçevesinde -hakkında herhangi bir yargı kararı olmadan- barışçıl eylem yapan Semih ve Nuriye'nin açlık grevleri kritik bir aşamadayken, tutuklanmışken; yine, 6 insan hakları savunucusu daha dün tutuklanmışken; Türkiye Gazeteciler Sendikası verilerine göre 157 gazeteci sadece gazetecilik yaptığı için hapisteyken; dünyada 2016 yılında Küresel Çaplı Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 113 ülke arasında ülkemiz 99'uncu sıradayken; millet iradesiyle seçilen milletvekilleri Türkiye Büyük Millet Meclisinde milleti temsil edemezken, tutuklu yargılanırken siz kalkıp adalet, hukuk reformu, adil yargılanma, hak arama özgürlüğünden bahsediyorsunuz. Allah aşkına, bu durum biraz komik olmuyor mu? Tüm bu olan bitenlerden dolayı vicdanınız sızlamıyor mu? Biliyoruz ki sızlamıyor. Zira, Hazreti Ömer'in dediği gibi "İnandığınız gibi yaşayamıyorsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız."

Arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 10'uncu maddesine göre yargı bağımsızdır. 2019 yılı sonunda kâğıt üzerinde tarafsız da olacaktır.

Hukuk fakültesinde ceza hukuku hocamızın söylediği bir söz hep hatırımdadır: "İyi kanunlar kötü uygulayıcılar elinde kötü kanun, kötü kanunlar iyi uygulayıcılar elinde iyi kanun olur." Şu an savcı ve yargıçlarla ilgili ne konuşuluyor Türkiye'de? Bu savcı acaba Menzilci mi? Diğer savcı acaba Hakyolcu mu? Öbür yargıç acaba Süleymancı mı? Hangi tarikattan, hangi şeyhten? FETÖ gitti, bir tarikat gitti, bir şeyh gitti, başkaları geldi; birinin yerini birileri aldı. Özgür birey yerine, iradesini şeyhine teslim etmiş insanların bağımsız yargıyı, güzel ülkemizi ne hâle getirdiklerini Ergenekon'da, Balyoz'da, değerli arkadaşlar, 15 Temmuzda yaşamadık mı? Şeyhi emir verdiğinde ne hukuk dinliyor ne amir dinliyor ne komutan dinliyor.

Son iki yılda mesleğe alınan yargıç ve savcıların çoğunluğunun iktidar partisiyle organik ilişkileri bu Mecliste ve kamuoyunda tartışılmadı mı? 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'la yerel ve genel seçimlerde aday olmak için meslekten ayrılan yargıç ve savcıların mesleğe geri dönemeyecekleri hüküm altına alınmışken, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun 51/(5) maddesi ise yargıç ve savcıların siyasi partilere giremeyeceği, girenlerin meslekten çıkarılacağı hükmünü haizken iktidar partisinde aktif siyaset yapmış kişilerin yargıç ve savcı olmaları yasanın lafzına, ruhuna uygun mudur? Buradan bağımsız yargı, hukukun üstünlüğü, hak, hukuk, hepsinden önemlisi adalet çıkar mı değerli arkadaşlar?

Ayrıca, seçimlerde aday olmak için meslekten ayrılan yargıçların yeniden mesleğe alınmaları ise iktidarın yargıyı siyasallaştırma konusunda ne kadar fütursuzca davrandığının bir örneği değil midir?

Arkadaşlar, adaleti tesis etmek için kanun maddelerini değiştirmeniz yetmez, önce kafaların değişmesi lazım. Adaletin küçüldüğü ülkelerde büyük olan artık suçlulardır. Adaletli günler özlemiyle Amenemope'nin üç bin yıl önce söylediği enfes sözüyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum: "Tanrı adaleti, onu sevene verir."

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.