GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:113
Tarih:18.07.2017

CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hazır biz bizeyken bu kürsüden ilk defa kendime ait olmayan bir metni okuyacağım, niye bu metni okuduğumu da konuşmanın sonunda söyleyeceğim.

Metin şu: "Birinci Dünya Savaşı, 4 yıl sürdü. Tekrar ediyorum: 4 yıl yani 16 mevsim, 208 hafta, 1.460 gün. Kafkas, Kanal, Filistin, Suriye, Çanakkale, Hicaz-Yemen, Makedonya, Galiçya, Romanya cepheleri açıldı. İtilaf devletlerinin 42 milyon askerine karşı 2 milyon 850 bin kadardık.

Kafkas Cephesi'nde Sarıkamış'ı Rus ordusundan almak için savaştık. 90 bin asker donarak öldü, 90 bin asker... Lojistik destek gelmemişti çünkü. Zaten açlardı, üşüyerek, uykuya dalarak öldüler. Kimi anasını, kimi sevdiğini hayal ederek uykuya daldı. Bir daha uyanamadılar.

Çanakkale cephesi... Zafer kazanıldı ama bedeli 500 bin insanın ölümü oldu. 253 bini asker, gerisi sivildi. Tarihçiler, hastalıktan ölenlerin bu sayının iki katı olduğunu söyler. Bir de o dönem üç lisenin mezun veremediğini. Galatasaray, Konya ve İzmir liseleri... Çünkü elleri silah tutuyordu, çocuklardı, dönmeyi düşünmemişlerdi. Dönemediler, tarihe 'meçhul çocuk asker' olarak geçtiler. Çoğunun ismi de mezarı da yok, Çanakkale'de yatıyorlar.

Kurtuluş Savaşı... Doğu cephesinde Ermenilerle, Güney cephesinde Fransızlarla savaştık. Doğu Anadolu tamamen kurtarıldı, TBMM resmen tanındı. Maraş, Urfa, Adana ve Sakarya'da zafer kazandık. Fransızları yurttan temizledik. Şehirlerimize gazi, kahraman, şanlı isimlerini verdik.

Batı cephesi daha kanlıydı. Birinci ve İkinci İnönü, Kütahya-Eskişehir, Sakarya savaşı yaşandı. Sakarya savaşı, tarihe en çok subayın şehit olduğu savaş olarak girdi. İtalyanlar Muğla ve Antalya'dan çekildi. Mustafa Kemal Atatürk, Büyük Taarruz'u başlattı. Dumlupınar Meydan Muharebesi'nden sonra 'İlk hedefiniz Akdeniz, ileri!' dedi.

Yunan ordusu İzmir'e kadar kovalandı, İzmir düşman işgalinden kurtarıldı. Batı Anadolu düşmandan tamamen temizlendi. Konferanslar, kongreler, ateşkesler, anlaşmalar... Kurtuluş Savaşı da 4 yıl sürdü. 16 mevsim, 208 hafta, 1.460 gün... Binlerce şehit verdik. O binlercenin yine iki katından fazlası bulaşıcı hastalıktan öldü.

Ve 15 Temmuz... 1 gün bile sürmedi, tekrar ediyorum, 24 saat bile değildi; 15 saat sürdü! Limana yanaşan düşman gemilerinden değil, sağ olsun Erdoğan'ın eniştesinden öğrendik. Ama hazırlıksız değildik. Lojistik destek tamdı mesela. Nedense 4 farklı noktada bekletilen uçaklar, helikopterler, 3G bağlantıları, televizyonlar, radyolar...

Düşman bu kez ne İngiliz ne Fransız, ne de Alman'dı... Bir zamanlar yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen, istedikleri her şey verilen 'muhterem hoca efendileri'ydi.

Amaç devleti ele geçirmekti ama nedense birkaç tankla darbe yapmaya çıkmışlardı. Her şeyden habersiz masum erlerle polisi ve vatandaşı karşı karşıya getirdiler. Kardeşi kardeşe kırdırdılar! Kurtuluş yine bizimkilerden, FETÖ'nun kumpas kurduğu Kemalist askerlerden geldi ve milletin direnişiyle birlikte darbe püskürtüldü. Sonuç 248 şehit, yüzlerce yaralı...

Kısaca, evladını beşikte bırakan Nene Hatunlar, kocasını toprağa verip cepheye koşan Kara Fatmalar; çocuk, yaşlı, kadın demeden Ata'mızın önderliğinde bizlere 19 Mayısı, 23 Nisanı, 30 Ağustosu, 29 Ekimi bıraktılar!

Amma geriye Sarıkamış'ta ölenler için 'halay' çektiğimiz anmalar, 'Yağmur yağıyor çocuklar üşümesin.' diye yasaklanan 23 Nisanlar, her sene hastalık bahanesiyle iptal edilen 19 Mayıslar ve güvenlik gerekçesiyle yasaklanan 30 Ağustoslar kaldı!

Velhasıl 'Elin tokadını yemeyen kendi tokadını yumruk sanırmış!'

Tarihe altın harflerle yazılan onca zafer, binlerce şehit ve ders alınacak yüzlerce hikâye kalmışken; darbenin araştırılmasını istemediğiniz Meclis önergeleri, muhterem hoca efendinizi değil de masum askeri karşınıza alarak bastırdığınız afişler; bir türlü temizleyemediğiniz, kovalayamadığınız ve düşmandan kurtaramadığınız vatan varken size de hiçbir güvenlik gerekçesi göstermeden 1 hafta bayram yapmak komik gelmiyor mu?"

Arkadaşlar, bu köşe yazısı Yeliz Koray imzasıyla yazılmış ve hepimiz gördük, Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının propagandası yapılmış; savcının teki de çıkmış, terör örgütü propagandası yapmaktan dava açmış. İş bu hâle geldiyse vay halimize! (CHP sıralarından alkışlar)