| Konu: | Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 113 |
| Tarih: | 18.07.2017 |
EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 490 sıra sayılı Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 1'inci maddesi üzerindeki önergemiz üzerinde söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kanun tasarısının bu maddesiyle bölge idare mahkemesi başkanı, bir mahkeme üyelerinin toplanamaması hâllerinde mahkeme yerine yeni bir mahkeme ihdas etme gibi bir yetkiye sahip kılınmaktadır. Tabii, bu düzenleme neticesinde doğal hâkimlik ilkesi, bağımsız ve tarafsız yargılama ilkesi ihlal edilerek mahkeme bir bakıma bölge mahkeme başkanının vesayeti altına girecektir.
Değerli milletvekilleri, düzenlemede bir üye eksiği hâllerinde üye görevlendirilmesinden bahsedilmeyip "Dairenin fiilî veya hukuki nedenlerle toplanamaması hâllerinde" denilmek suretiyle uygulamada 1 başkan ve 2 üyeden teşekkül eden dairenin her 3 üyesinin veya 2 üyesinin herhangi bir nedenle hazır bulunmaması hâllerinde bölge mahkemesi başkanının kendi inisiyatifiyle atayacağı veya görevlendireceği üyelerle yeni bir daire teşekkül ettirmesinin önü açılmaktadır. Bu uygulamanın kritik davalarda subjektif yargılarla kararların oluşmasına neden olacağı ise şimdiden öngörülebilecek kadar açıktır.
Değerli milletvekilleri, daireye 3 üye çoğunluğunun bölge mahkemesi başkanının inisiyatifiyle oluşması itibarıyla "tabii hâkimlik" ilkesine aykırılık teşkil eden bu madde düzenlemesi, temel hak ve hürriyetlere, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkelerine de açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Maddenin bu şekliyle kabul edilmesi, daireyi, bölge mahkeme başkanının vesayetine, dolayısıyla Hâkimler ve Savcılar Kurulu ve Adalet Bakanlığı üzerinden yürütmeye bağlı hâle getirecektir ve yetkili hâkimi kendi dava dosyaları üzerinde inisiyatifsiz bir konuma getirecektir. Bu hâliyle madde, tasarının benzer nitelikli diğer maddeleriyle birlikte düşünüldüğünde Anayasa'ya, evrensel hukuka, yargı bağımsızlığına ve kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yargının bağımsızlığı, yargıçların yerine getirdikleri toplumsal işlev dolayısıyla baskılara ve müdahalelere karşı kurumsal ve anayasal olarak korunması anlamına gelir. Yargı bağımsızlığı konusuyla doğrudan ve dolaylı ilgili pek çok uluslar üstü evrensel nitelikte belge de mevcuttur. Bununla birlikte, söz konusu belgelerdeki ilkeler genellikle ortak esaslara dayanmakta ve bir belgedeki ilkeler bir diğerinde daha kuvvetle tekrarlanmaktadır. Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı konularında temel uluslararası belge olarak kabul edilen 1985 tarihli Birleşmiş Milletler Yargı Bağımsızlığı Temel İlkeleri; 1994 tarihli Avrupa Konseyi Hâkimlerin Bağımsızlığı, Etkinliği ve Rolü Konusundaki Tavsiye Kararı; 2007 tarihli Venedik Komisyonu Yargısal Atamalar Raporu ve 2010 tarihli Venedik Komisyonu Yargıçların Bağımsızlığı Raporu bu nitelikte önemli metinlerdir.
Ancak, maalesef, AKP Hükûmeti, özellikle son yıllarda yargıya ilişkin getirdiği hemen her düzenlemede, evrensel hukuk birikiminin yazıya dökülmüş hâli olan bu metinlerden gittikçe uzaklaşan, bunları âdeta yok sayan yaklaşımlarla, Türkiye yargısını adaleti temin etmekten uzak, sembolik bir mekanizma hâline getirmekle meşgul olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, siyasal erkin yani yürütme organının yargı kurumlarını oluşturma, çalıştırma koşullarını belirleme ve yapılarında değişiklik yapma yetkilerini yargı üzerinde bir baskı aracı olarak algıladığını görüyoruz. Bakınız, demokratik rejimlerde bağımsız yargı temel hak ve özgürlüklerin güvencesidir. Diğer taraftan, otoriter ve totaliter rejimlerde ise yargı, temel hak ve özgürlüklerin güvencesi olarak değil, aksine temel hak ve özgürlüklere saygı göstermeyen bir rejimin baskı araçlarından biri olarak tasarlanmıştır. Yani bu tür rejimlerde mahkemeler adalet dağıtan kurumlar değil, rejim karşıtlarını yargılayan, cezalandıran ve rejimin aşırı güç kullanımının hukuki anlamda meşrulaştırılması gereken kurumlar olarak algılamaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yargının yasama ve yürütmenin Anayasa ve yasalarla kendilerine çizilen hukuki sınırları aşıp aşmadıklarını denetleyebilmesi ve eğer aşmışlarsa öngörülen yaptırımları tespit edip uygulayabilmesi için yasama ve yürütmeden bağımsız olması gerekir diyor, bir kez daha Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)