GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:110
Tarih:18.06.2017

CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Değerli Erzurum milletvekillerimizi görünce şimdi... Erzurumlu, bir ramazan gününde, haziran, temmuz ayında sıcakta; turist çeşmenin başında, ağzını dayamış, bol bol su içiyor...

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Tabakhane Çeşmesi.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Nasıl?

BAŞKAN - Genel Kurula anlatın Sayın Kuşoğlu, hepimiz duyalım.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Tabii ki Sayın Başkanım.

Ramazan günü turist su içiyor Erzurum'da kana kana, Erzurumlu demiş ki: "Dininin kıymetini bil." Şimdi, biz de sabah yürüdük, geldik oruç hâlimizle, ondan sonra da konuşmaya çıkıyoruz. Siz de partinizin kıymetini bilin.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Allah kolaylık versin.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Sağ olun.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 485 sayılı Kanun Tasarısı'nın dördüncü bölümü üzerinde söz aldım.

Tasarının adı: "Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı." Bu, önemli, tabii iddialı bir başlık; kamuoyunda da "üretim reformu" ya da "sanayi üretim reformu paketi" olarak biliniyor, öyle açıklandı, bu da iddialı bir takdim.

Değerli arkadaşlarım, sanayi üretimi, üretim bir zihniyettir aslında, her şeyden önce farklı bir zihniyet gerektirir. Biliyorsunuz, tacir olan, alıp satmasını gayet iyi bilen birçok tacir sanayici olamamıştır. Sanayicilik, üretim yapmak çok ince hesaplar yapmayı, inovasyonu, eğitimi, sürekli eğitimi, ekip çalışmasını, takım çalışmasını, çok iyi bir muhasebeyi, insan kaynakları yönetimini, yeni teknolojileri gerektirir; zor iştir, devletler için de zor iştir, çok farklı bir zihniyet gerektirir.

Sayın Bakanın ben bürokrat olarak çok başarılı olduğunu biliyorum ama bu konuyla ilgili olarak getirdiği bu paketin, adı iddialı olmakla beraber, kendisini de tatmin etmediği görülüyor ki çıkıp yirmi dakika bu konuyla ilgili bir sunum yapma hakkına sahip olmasına rağmen, Genel Kurulda bu sunumu yapmadı. Demek ki kendisini de tatmin etmiş değil. Gerçekten de tatmin edecek bir tasarı değil. Sanayimizin çok önemli sorunları var, sıkıntıları var. Bunlarla ilgili olarak, adı "reform" olan bir çalışmanın bu şekilde olmaması gerekirdi değerli arkadaşlarım.

Bu tasarıda maalesef, sanayi zihniyeti, sanayici zihniyeti ya da üretim zihniyeti yok. Meralarla ilgili ve zeytinliklerle ilgili konular da çıktıktan sonra, maddeler de çıkarıldıktan sonra aslında, bizim muhalefet olarak çok fazla itiraz etmemiz gereken maddeler yok ama buna "reform" dememiz de maalesef mümkün değil.

Türkiye büyük bir ülkedir, ölçekleri çok büyüktür, aslında düşündüğümüzün çok ötesindedir. Bu hafta içerisinde, dikkatli milletvekillerimiz fark etmişlerdir, Milliyetçi Hareket Partisinin bir grup önerisi vardı tarımla ilgili olarak. İktidara mensup Çankırı Milletvekili Değerli Hüseyin Filiz konuyla ilgili olarak takdim yaparken, sunumunu yaparken özellikle ana muhalefete yönelik olarak dedi ki: "70 bin traktör ürettik. 70 bin traktör üretildi bu sene, bunu da mı görmüyorsunuz, bunu da mı takdir etmiyorsunuz?" Alkışlandı aslında. Şimdi, 70 bin büyük bir rakam gibi geliyor değil mi?

Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin traktör envanterine göre stoku 1 milyon 273 bin. Senede reel olarak amortismana tabi tuttuğunuzda, reel amortismanı beş altı senede gerçekleşirse yılda 200 binin üzerinde traktör üretilmesi lazım, traktör alması lazım çiftçinin. Türkiye büyük ülke, büyük düşünmemiz lazım. Bu sanayi konusunda da öyle büyük düşünmemiz lazım. Şimdi, İngiltere'ye, Fransa'ya, Almanya'ya bakıyorsunuz; İngiltere'de bin hektar işlenen arazi başına 87 traktör var, Almanya'da 80, Yunanistan'da bile 92 traktör var, bizde 36 traktör var. Ya, bununla nasıl övünelim? Ama böyle, büyük geliyor değil mi 70 bin rakamı? Değil, bunlar bizim daha büyük düşünmemizi gerektiren şeyler. Onun için bu reform paketinde de böyle küçük düşünülmemesi lazım, büyük düşünülmesi lazım, daha büyük düşünülmesi lazım; bunlar yetmez.

Bu, otomobil üretimi için de öyleydi. Sayın Bakan da şimdi uğraşıyor, ondan önce de sayın bakanlar yıllardan beri bu otomobil meselesiyle uğraşıyorlar. Türkiye otomobil üretecekmiş. Ya, Türkiye'nin şu anda o söylenen, benzinli, o bildiğimiz, klasik üretimi üretmesi kollu çamaşır makinesi üretmeye benziyor. Otomobil çok farklı hâle gelmiş artık. İnsansız otomobil üretilmesi söz konusu, elektrikli otomobiller var. Tesla markası dünyanın 4'üncü otomobil markası oldu. Yurt dışına gidenleriniz vardır, ben geçen Londra'da gördüm, yurt dışında şarj direkleri var caddelerde, belli yerlerde. Artık belli...

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Burada da var Sayın Vekilim, İstanbul'da var.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - E, tabii.

Tutup da böyle bir durumda klasik bir benzinli otomobil üretmenin bir anlamı yok ki. Yani farklı olacak, yeni inovasyon getireceksiniz, zihniyetinizi farklılaştıracaksınız, üretmek böyle olur. Farklı üretmek, ucuz üretmek, rekabetçi olabilmek, inovasyona dayalı üretebilmek, bunları gerektiriyor yani farklı bir zihniyet gerektiriyor. Burada o yok değerli arkadaşlarım.

Ve şunu söyleyeyim: Geçenlerde, daha bu ay içerisinde, bu ayın başında İSO -İstanbul Sanayi Odası- 500 büyük sanayi kuruluşuyla ilgili bir anket yayınladı. Bunun değerlendirmelerine bakın, çok önemlidir. İSO 500'ün değerlendirmeleri düşünülmeksizin, dikkate alınmaksızın, aslında böyle bir reform paketinin de konuşulması anlamlı değildir çünkü İSO 500'ün anketine giren sanayi kuruluşlarımız Türk sanayi üretiminin yüzde 20'sini üretiyor. Aslında yüzde 20'nin de altında, daha fazla üretilmesi lazım, daha büyük sanayi kuruluşlarımızın olması lazım bizim. Demek ki bizim sanayi üretimimiz ağırlıklı olarak KOBİ'ler tarafından yapılıyor demektir bu. Bu da çok doğru değildir. Büyük kuruluşlar tarafından, dünyayla rekabet edebilen kuruluşlar tarafından yapılması lazım aslında bu üretimin. Dolayısıyla 500 büyük firmanın daha büyük olması lazım.

Orada özellikle çok önemli tespitler var ama şu 3'ünü ben çok önemli gördüm bu konumuz açısından: 500 büyüklerin üretiminde teknoloji yüksek yoğunluklu üretimin payı sadece yüzde 3,7. Çok düşük bir rakam bu 3,7.

Bu kadar teşvik verilmesine rağmen 500 büyük kuruluşta AR-GE harcamalarının artmadığını, tam tersine yüzde 13 oranında da düştüğünü görüyoruz. Demek ki bir yanlışlık var. Ya, bu kadar teşvik veriliyor, devlet teşvik ediyor ama AR-GE harcamaları artmıyor, düşmüş, bir anormallik var. Demek ki bu tür paketler hazırlarken daha farklı düşünmemiz lazım.

Yine, 500 büyüklerde üretim, istihdam ve ihracatta artış yok, azalış var ve şirketlerin toplam kaynaklarının şu anda yüzde 62'si borçlardan, yüzde 38'i sermayeden, öz kaynaktan oluşuyor; yüzde 38'i öz kaynak, yüzde 62'si borçlanma. Bu, 2010 yılında yüzde 50-50'ydi. Bakın, borcun payı yüzde 62'ye çıkmış, artıyor. Demek ki bununla ilgili de bir şeyler yapmak lazım. Var mı böyle bir konu? Yok. Bakıyorsunuz, 90 madde içerisinde -şimdi 100'ü buldu- bunlarla ilgili hiçbir şey yok.

Sanayileşmeye dayalı istihdam artışı -ki sanayileşmeye dayalı istihdam artışı çok önemli bir konudur, dün de konuştuk- 2016 yılı rakamlarına bakıyorsunuz; mevcut yapıyla büyüyemediğimizi, istihdamın artmadığını gösteriyor. Bu da çok önemli. Şimdi, bunlarla ilgili bir şeyler var mı bu tasarıda? Üretim reformu diyoruz, bir şey yok. Ne getiriyoruz biz? Nasıl biz sanayi üretimini artıracağız? Sanayi üretimi artmadan Türkiye'nin bir iddiası olabilir mi dünyada, rekabetçi olabilir mi? Olması mümkün değil. İşte bunlar olmadan olması mümkün değil.

Bir diğer konu var, ilgili maddede de konuşmak istiyorum ama şurada söyleyeyim: 85 ve 86'ncı maddelerde 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'yla ilgili bir erteleme yapıyoruz. 2012'de başladığı hâlde yani 2012 yılında çıkardığımız bu kanunun uygulamasını 2020'ye erteliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayınız Sayın Kuşoğlu.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, evet, böyle bir talep geliyor iş yerlerinden ama hiç olmazsa kamu için bu uzatmayı yapmamamız lazım, kamunun örnek olması lazım, kamu iş yerlerinin hiç olmazsa örnek olabilmesi lazım, bunu yapmamız lazım. Hiç olmazsa kamuda erteleme yapmadan o zorunluluğu istememiz lazım diye düşünüyorum.

Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli babaların Babalar Günü'nü kutluyorum. (CHP sıralarından alkışlar)