GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:109
Tarih:17.06.2017

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugünkü ve dünkü açıklamalardan görüyoruz ki bazı siyasiler ve yetkililer bu adalet yürüyüşünü küçümseyen ve dalga geçen veya ironiyle yaklaşan açıklamalarda bulunmuşlar. Bilinmesini isteriz ki Cumhuriyet Halk Partisinin başlattığı adalet yürüyüşü sadece partinin yürüyüşü değildir, adalet isteyen ve adalet arayanların, adaletsizlik karşısında duyarlı ve vicdanlı herkesin yürüyüşüdür. Kişiye, mevkiye, akrabaya, servete göre değil, herkes için adil, eşit adalet ve hukuk istiyoruz. Zalimlerin zulmü artınca, hukuk ve adalet adliyelerde olmayınca, bıçak kemiğe dayanınca sokak haktır. Bir ülkenin ana muhalefet lideri bile "adalet" pankartıyla yürümek zorunda kalıyorsa bunu herkesin bir düşünmesi gerekir. Kimsesiz ve çaresiz insanların sessiz çığlığıdır bu yürüyüş. Bu yürüyüş "yeter artık, hayır" yürüyüşüdür. Bizim için sorun salt Enis Berberoğlu'nun tutuklanması değildir. Hâlâ anlamamış olanlar için bir kez daha anlatalım: Bu yürüyüş, ürünleri para etmeyen, "Ananı da al git." denilen çiftçinin, sömürülen tarım emekçilerinin, "Bana mı sordun?" diye azarlanan, baskıyla korkutulan memurların, kıdem tazminatı çalınmak istenen çalışanların, kadro sözü verilip kandırılan taşeron işçilerin, şiddete uğrayan, yıpranma payı bile çok görülen sağlıkçıların, milyonlarca işsiz gencin, işe alımlarda haksızlığa uğrayanların, KPSS ile torpil ve yandaş mülakatlarla hakkı gasbedilenlerin yürüyüşüdür.

Bu yürüyüş, tekmelenen Somalının, "fıtrat" diye ölüme terk edilen madencinin, Gezi'de coplanan, gaz sıkılan, öldürülen gençlerin, Berkinlerin, Ali İsmaillerin, kumpaslarla iftira atılanların, tutuklananların, Türkan Saylanların, Ali Tatarların, parası olmadığı için okulu bırakmak zorunda kalan öğrencinin, öğretme aşkıyla yanan ama atanamayan öğretmenlerin, çalınan sınav sorularıyla geleceği çalınan, hakkı yenenlerin, kanun hükmünde kararnamelerle kadrosu elinden alınan 14 bin ÖYP'li araştırma görevlisinin, kanun hükmünde kararnamelerle sorgusuz sualsiz, haksız yere ihraç edilerek işsiz ve aşsız kalan akademisyenlerin, bin türlü kumpas, yalan, iftirayla hayatı karartılanların, haksız, hukuksuz gözaltına alınan, tutuklanan ve hayatını kaybedenlerin, adaletsiz karar ve uygulamaları onurlarına yediremeyip intihar edenlerin, gözü yaşlı annelerin yürüyüşüdür.

Bu yürüyüş, parmaklıklar ardındaki 160 gazetecinin, on beş yılda iş cinayetlerinde ölen 20 bin işçinin, on beş yılda şehit olan 2 bin vatan evladının, geride kalan şehit çocuklarının, binlerce gazinin, terör kurbanı olan 400 sivil vatandaşımızın, 15 Temmuzda tarihe geçen 250 şehidin, "Bana 400 milletvekili verin, bu iş huzur içinde çözülsün." diye tehdit edilen milletin, referandumda "hayır" çıkmasına rağmen, Yüksek Seçim Kuruluyla oyları çalınan, iradeleri yok sayılan halkın yürüyüşüdür.

Bu yürüyüş "Yeter artık, adalet istiyoruz." diyenlerin yürüyüşüdür. Bu yürüyüş, biraz vicdan, biraz izan, biraz insaf, katıksız adalet isteyenlerin yürüyüşüdür, herkes için adalet arayanların yürüyüşüdür.

Sayın Başbakan bugün demiş ki: "Sokakta adalet aranmaz, çözüm Meclistir." Sayın Başbakana buradan seslenmek istiyorum: Adalet olması gereken yerde olmadığı için yollardayız ve adaleti arıyoruz.

Muhalefet, bu Meclis çatısı altında toplumun her kesimine, her iş alanına yönelik öneriler getiriyor mu? Getiriyor. Her emekçinin hakkı için adil düzenlemeler istiyor mu? İstiyor. Başkanları iktidar üyelerinden oluşan komisyonlarda muhalefetin verdiği yüzlerce kanun teklifi, bekletiliyor mu? Bekletiliyor. Muhalefet tarafından Genel Kurula sunulan araştırma önergeleri iktidar tarafından reddediliyor mu? Reddediliyor. Zeytinliklerimizi, meralarımızı bile korumak için muhalefet olarak günlerce mücadele vermek zorunda kalıyor muyuz? Kalıyoruz.

Bu Mecliste, toplumun tamamını etkileyecek Anayasa değişikliğinin oylamasında bile sadece sayı fazlalığından aldığı güç ve ihtirasla Anayasa'ya aykırı oy kullanmaktan zevk alan bir anlayışa sahip iktidar karşımızda oturuyorken bu Meclisten adaletli bir çözüm çıkmaz. Çıksa çıksa iktidara ve yandaşa adalet çıkar. İşte, bunun için, canı yanan, adaletsizlikten bıkan, "Yeter artık." diyenler yollardadır.

Daha önce bu kürsüde "Kanser bile bu Parlamentodan daha demokratiktir." demiştim. O gün eksik bırakmışım, şimdi tekrarlıyorum: Arkadaşlar, kanser bile bu Parlamentodan daha adildir.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın İrgil.