| Konu: | Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 17.06.2017 |
EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 42'nci maddesi üzerinde söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarının bu maddesiyle organize sanayi bölgelerine kimi düzenlemeler getirilmektedir. Ancak tasarının geneline bakıldığında organize sanayi bölgelerinin gerçek emekçileri olan işçilerin yüzünü güldürebilecek herhangi bir düzenleme söz konusu değildir. Bu vesileyle kimi veriler üzerinden Türkiye'de işçi sağlığı ve güvenliği konusunda birkaç noktaya değinmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, tarihsel sürecin çeşitli dönemlerinde kabul edilmiş temel insan hakları belgeleri, herkesin sağlıklı ve güvenli bir işte çalışma hakkını uluslararası bir norm olarak tescil etmiştir. Örneğin, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi madde 23'te "Herkesin çalışma, işini serbestçe seçme, adaletli ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır." ifadesiyle insan onuruna yakışır iş açıkça tarif edilmiştir. Uluslararası Çalışma Örgütü, 1981 ve 1985 yıllarında iki önemli iş sağlığı sözleşmesi ve tavsiye kararının altına imza atmıştır. ILO ,bu sözleşme ve tavsiye kararlarıyla dünya ölçeğindeki iş sağlığı ve güvenliği alanında mevcut olumsuzlukların ortadan kaldırılmasına yönelik daha ciddi önlemlerin alınmasının gerekli olduğuna işaret etmiştir.
Değerli milletvekilleri, bugün bütün dünyada insana yakışır iş, insan onuruna yakışır iş, temel sağlığı ve yaklaşımından hareketle kadınların ve erkeklerin özgürlük, hakkaniyet ve güvenlik içinde çalışma fırsatlarının yaygınlaştırılmasına yönelik düzenleyici tedbirlerin hayata geçirilme tartışmaları devam etmektedir. Bu bağlamda, ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği alanında yeterli ve kalıcı sonuçlara ulaşabilmek adına çeşitli yasal düzenlemelere gidilmiştir. Ancak bu düzenlemeler sürecinde gerek torba yasalarda ve gerekse yönetmeliklerde yapılan değişikliklerle hizmet alanlarının kapsamı ve sürelerine ilişkin sürekli değişiklik yoluna gidilmiştir ve gelinen noktada maalesef ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliği sistemi âdeta işlemez duruma getirilmiştir. Kısaca belirtmek gerekirse 155 ve 161 sayılı ILO sözleşmelerinin 2004 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabulünden sonra 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu sosyal tarafların mutabakatı olmadan 2012 yılında çıkarılmıştır.
Değerli milletvekilleri, bakınız, Türkiye'nin ölümlü iş kazalarında Avrupa'da 1'inci, dünyada ise 3'üncü sırada yer aldığı ve AB üyesi 28 ülke ortalamasının altı kat üzerinde olduğuna dair tespitlerin yapılması oldukça düşündürücüdür.
İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi tarafından açıklanan verilere göre 2004-2012 yılları arasında her yıl ortalama en az 1.365 yurttaşımız iş kazalarında yaşamını yitirmiştir. 2015 yılında 1.730, 2016'da ise 1.970 çalışanın iş kazalarında hayatını kaybettiği ülkemizde ne yazık ki bu yılın ilk beş ayında 741 işçi yaşamını kaybetmiştir.
Değerli milletvekilleri, çalışma ortam ve koşullarında sürekli iyileştirmenin temel yaklaşımı olarak iş sağlığı ve güvenliğine önem verilmesi, tutarlı bir çaba gösterilmesi sadece çalışanların değil, aynı zamanda yaşanılan toplumsal yapının refahı açısından da kritik bir öneme sahiptir. Ancak, ne yazık ki ülkemizde iş sağlığı ve güvenliğine gereken önem verilmemektedir. Üstelik, kanayan bu yaraya bir parça merhem olması beklenen yasal düzenlemeler de hayata geçirilememektedir. İlgili mevzuatın sürekli olarak içeriği işçinin aleyhine, işverenler ile piyasa aktörlerinin lehine olacak şekilde değiştirilmesine artık bir son verilmelidir ve ülkemizde özellikle üretim ve imalat sektörlerinde insani çalışma koşullarının önü açılmalıdır diyor, bir kez daha Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Dora.