GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:109
Tarih:17.06.2017

ALİ AKYILDIZ (Sivas) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekili arkadaşlarım, ekranları başında bizleri izleyen değerli yurttaşlarım, basınımızın ve Meclisimizin kıymetli çalışanları; görüşülmekte olan 485 sıra sayılı torba kanunla ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi sevgiyle, saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.

Sayın Bakan, tabii, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız burada olacaktı, ben ona göre yine de size takdim ediyorum. Sayın Bakanım, 20 Haziran 2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 38'inci maddesinin birinci fırkasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan 1 Temmuz 2017 tarihinden itibaren 50'den az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfında yer alan iş yerleri için iş sağlığı ve güvenliği hizmeti verme zorunluluğu, bu getirilen torba yasanının 86'ncı maddesinde "1 Temmuz 2020" şeklinde değiştirilerek üç yıl daha erteleniyor.

SGK istatistiklerine göre, ülkemizde iş kazalarında her yıl ortalama 1.500 civarında insanımız can vermektedir. İş kazalarında Avrupa 1'incisiyiz, dünya 3'üncüsüyüz ve maalesef bu sayı da her geçen gün artmaktadır. İş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili mevzuat ve normların sürekli ertelenmesi işverenlerin sorumluluk almamasına neden olmakla birlikte iş cinayetlerinde de sürekli bir artışa neden olmaktadır. Bununla birlikte, ülkemizde yaklaşık olarak 77 bin (C) sınıfı, 16 bin (B) sınıfı, 18 bin (A) sınıfı uzman bulunduğunu ve erteleme yapılması hâlinde, özellikle az tehlikeli sınıfa bakabilecek (C) sınıfı uzmanların da işten çıkarılmaya başlanabileceği ve işsizler ordusuna yeni işsizlerin katılacağını da dikkatlerinize sunuyorum. Sayın Bakan, yol yakınken gelin bu düzenlemeden vazgeçin ve milletimizin evlatlarını, canlarımızı yeni yeni iş cinayetlerine kurban vermeyelim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iki gün önce Kıymetli Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun başlatmış olduğu adalet yürüyüşü devam ediyor. Ben de biraz önce yürüyüşten geldim ve Meclisteki adalet nöbetimize devam ediyorum. Bu adalet yürüyüşümüz, ülkemizdeki mazlumlara ve mağdurlara olduğu kadar ülkemizin geleceğinden kaygı ve endişe duyan bütün yurttaşlarımıza bir umut ışığı olmuştur. Siyasetin emrine, daha doğrusu tek adamın emrine giren yargının, sarayın değil de milletin yargısı olarak tamamen bağımsız ve tarafsız olması için yürüyoruz. Ülkemizde, mevcut iktidarın ve bu zihniyetin sayesinde kaybolan adaleti arıyoruz, bunun için yürüyoruz. Haksız yere yargılanmış ve cezalandırılmış insanlar toplum için bir yaradır. Bu, insanların vicdanına dokunur ve mutluluğunu bozar. Bu nedenle, toplumda adaletin sağlanması için mümkün olan her şey yapılmalı ve herkese karşı adil davranılmalıdır. Bir milletin sahip olabileceği en kutsal değer, sahip olduğu adalet sistemidir. O ülkede yaşayan insanlar haklarını bu sayede korur ve savunurlar.

Çinli düşünür Konfüçyüs "Devletin hazinesi adalettir." derken büyük Hint lideri ve devlet adamı Gandhi "Adaletsiz rejimi adaletle yıkınız." diye seslenmiştir. Peygamberimiz Hazreti Muhammed "Adaleti çiğneyen devlet adamlarını cezalandırmayan milletler çökmek zorundadır." demiştir.

Değerli milletvekilleri, sürem azaldığı için ben kalan süremi Sayın Hüseyin Dilibal'ın bir şiirini okuyarak tamamlamak istiyorum:

"Yürüyor halkım, yürüyor

Yoruldukça dura dura

Doğudan batıya doğru

Karanlığı yara yara

Onu eleştiren yandı

Bıçak kemiğe dayandı

Uyuyanlar da uyandı

Öğreniyor sora sora

Umut tükendi yargıdan

Yara iyi olmaz sargıdan

Geçilmez oldu kurgudan

Halka kumpas kura kura

Dilibal'ın alnında ter

Halkımız adalet ister

Yürü yiğitliğini göster

Yık kötüyü kıra kıra"

Yüce heyetinizi tekrar sevgiyle, saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akyıldız.