Konu: | Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 107 |
Tarih: | 15.06.2017 |
LEYLA BİRLİK (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 30'uncu maddesinde yapılan düzenlemelere ilişkin söz almış bulunmaktayım.
Meralara ilişkin tasarıdaki değişiklik "Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının talebiyle organize sanayi bölgeleri, endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri, yerleşim yerleri içinde bulunan sanayi siteleri ve münferit işletmelerin yerleşim yeri dışına çıkarılması için tahsis amacı değişikliği yapılır." hükmünü içermektedir. Yani bu tasarıyla sanayi alanları için meraların talan edilmesinin önü açılmıştır. Meraların ıslah edilip Türkiye'nin hayvancılık alanında gelişmesini sağlamak yerine, meraların bu şekilde sanayiye açılması ileride Türkiye'de hayvancılığın bitmesi gibi telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracaktır.
Meralara ilişkin yapılan bu değişiklikler son yıllarda krizden bir türlü çıkmayan hayvancılık sektörü için de büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu durum, mera hayvancılığının geliştirilmesi hedefiyle büyük bir çelişki oluşturmaktadır. Hayvancılığın temel alanı olan meraların sermayenin kullanmasını kolaylaştırmak için farklı kullanımlara açılması, Türkiye'nin temel ihtiyaçlarından, temel geçim kaynaklarından olan hayvancılıkta bugün itibarıyla bütünen dışa bağımlı hâle gelmesine sebep olacaktır. Tarım ve hayvancılık alanında yaşanan sorunların ana kaynağı, tarımsal faaliyetlerle ilgili karar alma süreçlerine ve politika belirlemesine halkın doğrudan veya dolaylı yollardan demokratik katılımının sağlanmaması yani söz sahibi olmamasıdır. Böyle olunca, halkın tarım ve hayvancılık faaliyetlerini bizzat gerçekleştirmesine, üretmesine, yaratmasına ve bu faaliyetlere emek vermesine rağmen halk, altından kalkamayacağı ağır sorunlar ve zorluklarla karşılaşmaktadır. Bırakalım temel ihtiyaçlarını karşılamayı, beslenme sorunlarını bile yeterince çözemeyen yine halkın kendisi olacaktır. Bu tasarıyla, küçük çapta hayvancılık yapan üreticiler aç ve işsiz kalacak, kentlere göçlerin sayısı artacaktır. Tarım ve hayvancılık alanında yaşanan temel sorunlardan biri de halkın kendi iradesiyle kendi ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde bu faaliyeti yürütecek imkânlarının elinden alınarak bunun yerine devlet, özel sermaye, şirket ve kuruluşların kendi egemenliklerine tahsis etmesidir.
Sayın Abdullah Öcalan'ın "Nanın ana yurdunda nansız bırakılması." sözü, tam da tarım ülkesi olan Türkiye'de yapılmak isteneni çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır. Şu çok açıktır ki: Bu tasarıyla beraber iktidar, yıllardır gündemden düşmeyen doğa tahribatına, ekolojik dengelerin altüst edilmesine, bu politikaların yol açtığı sorunlara her gün bir yenisini daha ekleyip ülkeyi bütünsel bir yaşam alanı olarak ciddi tehlikelerle karşı karşıya bırakmaktadır. Düzenlenen bu tasarıda açıktır ki iktidar, bu sorunları aşacak politikalar izlemekten çok uzaktadır.
Ayrıca, Türkiye ekonomisinin büyük bir oranda tarım ve hayvancılığın dayalı olduğu kürdistanda süren askerî operasyonlar, askerî yasak bölge ve geçici güvenlik bölgesinin ilanları sebebiyle hem Türkiye ekonomisini büyük oranda olumsuz etkilemekte hem de kürdistan halkının tek geçim kaynağı olan tarım, hayvancılığı bitirme noktasına getirmektedir. Şu anda Şırnak'ın birçok bölgesinde, askerî yasak bölge ilanı nedeniyle meralara çıkartılmadıklarından dolayı binlerce hayvan telef olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Sadece bu yıl, Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde en az 24.600 küçükbaş, 2.820 büyükbaş hayvan ve yine Şırnak'ın Balveren beldesinde 150 bin civarında arı kovanı yaylalara götürülmediğinden dolayı şu anda bir telefle karşı karşıyadır. Yıllardır sürgün, göç etme uygulamaları sonucu da hayvancılık faaliyetlerinin yürütüldüğü Kürt köylerinin yaklaşık yarısı boşaltılmış, geçim kaynakları olan tarım alanları ve hayvancılık da yok edilmek istenmiştir. Aynı uygulamalar başka bir şekilde yeniden devreye konularak bu durum devam ettirilmektedir. İktidarın uyguladığı bu politika aslında yasa tasarısında yapılmak istenen değişiklikle bire bir örtüşmektedir. Siyasi iktidar halkın kuşaklardan beri yararlandığı doğanın gasbına çanak tutarak, sermayeye güç katarak halklar arası ekonomide adaletsizliği büyütmekle kalmayıp doğayı da halkın yaşam alanlarını da tahrip etmektedir.
Sonuç olarak, betonlaşma, doğadan uzaklaştırma, çevre katliamları gibi devreye konulan yüzlerce kirli politikanın devam ettirilmesinin bir ayağı da meraların katliamıyla sermayeye peşkeş çekme tasarısının bir an evvel çekilmesi elzemdir.
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Şırnak milletvekili Leyla Birlik'e teşekkür ediyorum.