| Konu: | Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 107 |
| Tarih: | 15.06.2017 |
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında, bugün ve bu son günlerde, özellikle, bütün hatip milletvekilleri adaletten, hukuktan, hukukun üstünlüğünden ve özgürlükçü hukuk anlayışından bahsetmekteler. Aslında, dünyanın en diktatöryal, en faşist ülkelerinde bile demokratik, özgürlükçü ve adil bir hukuk sistemi olmasa bile en azından kanunlar vardır. Dolayısıyla, biz o ülkelere hukuk devleti diyemesek bile diktatöryal, faşist ülkelerde, cuntayla yönetilen ülkelerde bile kanunlar vardır ve bu cunta yönetimlerin kendi koymuş oldukları kendi kanunlarına uymak gibi bir prensipleri ve kuralları vardır. Ne yazık ki ülkemizde artık, bırakın, hukuk devletinden, hukukun üstünlüğünden, yargının bağımsızlığından ve tarafsızlığından, tabii hâkimlik ilkesinden, bırakın özgürlükçü bir hukuk anlayışını ülkede artık bir kanunlar devletinden bile bahsetmek mümkün değildir.
Nitekim, 16 Nisan referandumundan sonra mevcut Anayasa değişikliğiyle Cumhurbaşkanının artık parti başkanı olmasıyla birlikte artık il valileri AKP'nin il başkanları, kaymakamlar AKP'nin ilçe başkanları ve bütün bürokrasi ise AKP'nin birer çalışanı, yöneticisi konumunda bir ülke durumuna geldik. Dolayısıyla, Türkiye'ye artık "Türkiye Cumhuriyeti" demek yerine "AKP cumhuriyeti" demek herhâlde yerinde bir tespit olacaktır.
Eş genel başkanlarımıza ve milletvekillerimize yönelik hukuksuzluk, bırakın hukuksuzluğu, kanunsuzluk... Zira, Ceza Kanunu'nun tüm mevzuatı AKP döneminde, AKP'nin iktidarda olduğu dönemlerde değiştirildi. AKP'nin kendi değiştirmiş olduğu, kendi koymuş olduğu kanunlara uymamak gibi bir prensibi var. Milletvekillerimizin ve eş başkanlarımızın yargılanmaması ve bir yıla yakın bir süre geçmesine rağmen yargı önüne çıkarılmamış olması AKP'nin artık bu ülkede bölgelere göre bir hukuk, kişiye göre hukuk, olaya göre hukuk ve zamanın ruhuna göre kendi hukukunu inşa ettiği gerçekliğiyle karşı karşıyayız.
Bölgemizde özellikle olağan hâle, rutin hâle gelen bir zırhlı araç katliamı peyderpey yaşanmaktadır. Çok kısa bir süre önce Silopi'de zırhlı araç bir eve girdi, 2 çocuk katlediliyor, yine Van'da zırhlı araç sivil eziyor, daha dün Lice'de yine bir kadını eziyor ama ortada ne bir yargı ne bir hukuk ne bir sorumluluk var. Öte yandan, yine bu Parlamentonun bir milletvekiline bir astsubay haddini aşarak keyfî bir uygulama yapıyor, hukuk diye bir şey işlemiyor. Yine, çok kısa süre önce, 4 Haziran günü Iğdır İl Genel Meclisi seçimleri gerçekleştirildi. Bu İl Genel Meclisi seçimleri öncesinde bu Hükûmetten güç alan ne idiği belirsiz, aslında bir çete, bir serseri ama aynı zamanda Hükûmetten güç alan bir köy korucusu, bizim adaylarımızın fotoğraflarını alıp gördüğünüz gibi kafasına silah dayatarak ve bunu bir videoya -bu aldığım fotoğraf videodan sadece bir fotoğraf- alıyor, açık tehdit savuruyor, akla hayale gelmeyen tehditler savurup küfürler ediyor ve bunu sosyal medyada paylaşıyor ama hakkında hiçbir işlem yapılmıyor. Neden yapılmıyor? Az önce ifade ettiğim gibi, tüm bürokrasi AKP'nin birer yöneticisi, birer çalışanı konumuna getirildiğinden yapılmıyor. Bu hukuksuzluğun, bu adaletsizliğin en başta bu ülkede anarşizmi, kaosu ve en önemlisi de iktidarın...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - ...kendi başına yaratacağı bir bela olduğunu ifade etmek istiyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıraların alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Adıyaman.