| Konu: | Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 106 |
| Tarih: | 14.06.2017 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
485 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 19'uncu maddesine bağlı ek 38'inci madde üzerinde söz aldım.
Değerli arkadaşlarım, Allah nasip etti 2011'den beri bu resmî olarak 3'üncü dönemim, milletvekilliği yapıyorum. Bu kürsüye geldiğimde hep ilgili maddeyi konuştum -biraz önce Zekeriya Bey'in söylediği gibi- şimdiye kadar bir başka konuda konuşmadım, siyaset yapmadım ama bugün gerçekten üzgünüm, gerçekten canım çok sıkkın, müsaadenizle bir başka konuyla ilgili de sizinle hasbihal etmek istiyorum.
Hepimizin görevi milletvekilleri olarak halkın sorumluluğunu burada yansıtmaktır. Burası milletin Meclisidir. Hepimizin üzerinde bir sorumluluk var. Halkın sorumluluğu kamunun sorumluluğudur, ammenin sorumluluğudur, kulun sorumluluğudur; yani toplumun, kamunun ve kulun sorumluluğu var üzerimizde, hepimizin. Bu sorumluluğu yerine getirmek durumundayız. Birikimimiz de, eğitimimiz de, imanımız da, inancımız da bunu gerektiriyor. Hepimiz için bu böyledir; hepimiz bununla mükellefiz, böyle bir sorumluluk var üzerimizde. Şimdi, böyle bir sorumluluk varken, ülkenin durumu malum, bakıyorsunuz dış politikada büyük sıkıntılar içerisindeyiz, etrafımızda hiç istemediğimiz referandumlar yapılıyor. Bugün Rakka Operasyonu'na karışamıyoruz, yarın Musul ve Kerkük'e de karıştırmayacaklar demektir bu; Avrupa'yla, Avrupa Birliğiyle ilişkilerimiz çok bozuk, bir NATO ülkesiyiz, NATO'yla ilişkilerimiz çok bozuk; öbür taraftan Doğulu olamamışız, Rusya'ya güvenemiyoruz, Çin'le ilişkilerimizin ne olduğu belli değil, adını koyamıyoruz; böyle anormal bir vaziyetteyiz. Ne İslam ülkeleriyle beraberiz ne Batı'yla beraberiz ne Doğu'yla beraberiz. Ne olduğu belli olmayan bir konjonktür yaşıyoruz. Hiçbirimizi de bu -ben de gayet iyi biliyorum- mutlu etmiyor, tatmin etmiyor.
Ekonominin durumu malum. Bakın, rakamlara yansıtmıyor, burada Bakanımız oturuyor, bildiğinden eminim ama söyleyemez, bugün hiçbir iş adamı -aranızda var- Türkiye'ye yatırım yapmıyor. Türkiye'ye yatırım yapan iş adamları buraya bir yapıyorsa yurt dışına üç yatırım yapıyor. Birkaç yıldır özellikle bu böyle. Herkes buraya yatırım yapmaya korkuyor, çekiniyor, kimse yatırım yapamıyor çünkü hukuk ortamı yok, çünkü yatırım ortamı yok, öyle bir iklim yok, anormal bir vaziyette. Toplumun durumu malum. Sistematik gerginlik tüm sosyal dokularımızı, değerlerimizi yok ediyor. Sistematik bir gerginlik var.
Bakın, bugün yaşadığımız bu gerginlik de öyle. Bir arkadaşımız bugün birdenbire tutuklandı, bir suçu olmadığı hâlde -dikkatinizi çekerim, daha önce yayınlanmıştır oradaki bilgiler bir gazetede- yirmi beş yıl tutuklanma talebiyle cezaevine kondu. Bu bizim, hepimizin vicdanlarını sızlatmalı, bu sorumluluğumuzu hatırlamalıyız. Büyük bir sorumluluktur, sıkıntıdır bu. Toplumsal barışımız hepimiz için tehlikede. Böyle bir ekonomiyle, böyle bir dış politikayla, böyle bir devlet yönetimiyle bu işi devam ettiremeyiz değerli arkadaşlarım. Sizler de bunun farkındasınız, biliyorum, söyleyemezsiniz de farkındasınız. Hepiniz vicdan sahibisiniz, bunları görebilecek birikimdesiniz, bu inanca sahipsiniz ama böyle devam edemeyiz. Buna en başta siz iktidar milletvekilleri olarak karşı çıkmak durumundasınız. Türkiye böyle devam edemez, Allah için devam edemez. Bunu görmemek mümkün değil. Devam etmemiz mümkün değil. Bu kadar gerginlikle, bu kadar sistematik bir gerginlikle bütün değerlerimizi yok ediyoruz. Millî, manevi bütün değerlerimizi yok ediyoruz. Şu ramazan günü olan hadiselere bakınız, yarın neler olacağını, önümüzdeki yıl neler olacağını bilmiyoruz. Ekonominin şu durumuna bakın, geçen yıl ekonomi bu yıldan daha iyiydi. Gelecek yıl bu yıldan kötü olacak ekonomi. Bilen biliyor bunu. Bu şekilde Türkiye devam edemez, bu şekilde Türkiye mutlu, müreffeh bir ülke olamaz, biz de mutlu, müreffeh olamayız, biz de huzur duyamayız. Üzerimizde büyük bir vebal var. Bu dönemde Allah'a şükür...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - ...milletvekili olduk ama bunun gereğini yerine getirmek zorundayız. Bunun ilk gereği de adalettir, adaleti tesis etmektir, devlet olmak adaletli olmaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)