GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:106
Tarih:14.06.2017

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği önerge hakkında söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan ve her yönüyle ihanet kokan hain kalkışma girişimini aynı zamanda bir işgal girişimi olarak gören ve yok edilmeye çalışılan devlet otoritesini yeniden tesis etmek adına üzerine düşeni eksiksiz bir şekilde yapmayı kendisine görev edinmiş bir siyasi partidir. Bu sebeple, muhalefet şerhimizde bunlara çok dikkat ettik. 15 Temmuzda FETÖ'cü darbe girişimini gerçekleştirenleri bu vesileyle tekrar lanetliyor, 15 Temmuzdaki ve bu ülkenin birliği, beraberliği için şehit olmuş bütün şehitlerimizi tekrar rahmetle, minnetle anıyor, gazilerimize de hayırlı ömürler diliyorum.

FETÖ'nün yıllardır var olduğu ve siyasetle en güçlü bağı yakın zamanda içinde kurduğu göz ardı edilmemelidir. Yapılan ihmallerin ve izlenen yanlış politikaların sonucunda en büyük ve en önemli kaynağımız olan insan kaynağımızın heba edildiği ise ayrıca dikkat çekilmesi gereken bir husustur.

15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştiren FETÖ'nün devletimize ve milletimize faydalı kişiler olabilecek yetenekli yüz binlerce gencimizi devşirdiği ortadadır.

Sayın Başkan, çok gürültü var.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, uğultuyu keselim. Hatibin insicamı bozulmasın.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - FETÖ'nün devşirdiği ve beynini yıkadığı yetenekli insanların oluşturduğu hasar, 1915 yılında Çanakkale Savaşı'nda kaybedilen neslin oluşturduğu hasardan belki daha büyüktür. Anılan tarihte, 1915'te harbiye, tıbbiye, mülkiye ve Anadolu'daki liselerimiz mezun vermemiştir. Çanakkale'de verdiğimiz 253 bin şehidimizin çoğu eğitim görmekte olan gençlerimizden oluşmaktaydı. 15 Temmuz hain darbe girişimi sonucu, FETÖ'yle irtibatlı, iltisaklı ve darbeyle fiilen bağlantılı olan, bu iddialarla ihraç edilen, açığa alınan, tutuklu bulunan kamu görevlilerinin sayısına bakıldığında FETÖ'nün açtığı hasarın Çanakkale Savaşlarının bu minvalde açtığı hasardan bir farkı yoktur. Velhasıl Çanakkale'den bir asır sonra tekrar bir nesil kaybettik milletçe. Bu sebeple olayları masaya doğru yatırmak, çalışmalarımızı doğru yapmak ve sağlıklı sonuçlara ulaşarak yeni 15 Temmuzların önünü kesecek tedbirleri almak konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak hem zorunluluğumuz hem de sorumluluğumuz vardır.

Tabii ki ortada bir terör örgütünden bahsedince bu terör örgütünün bugüne kadar nasıl geldiğine çok iyi bakmamız lazım. Dolayısıyla, burada bu işin mali ayağı olmadan, finansman ayağı olmadan hiçbir terör örgütünün ayakta kalmasının mümkün olmadığını hepimiz çok iyi bilmekteyiz. Darbe Araştırma Komisyonu olarak örgütün mali ayağıyla ilgili aslında çok da somut araştırmalar yapılamadı. Yani bu örgüt şimdiye kadar kamu kaynaklarını nasıl aktardı, kamunun gücünü kullanarak iş adamları üzerinde nasıl baskı kurdu ve başka, bu şirketleri, işletmeleri, okulları yasal, yasal olmayan yönlerle nasıl aktive etti, bunları nasıl ruhsatlandırdı, nasıl açtı, nasıl kapattı, bu konuda aslında Komisyon olarak çok da yeterli çalışma yaptığımızı söyleyemeyiz. Özellikle kamu ihaleleri, kamu ihalelerini alan belli şirketlerin durumları ve bu şirketlerin kamu içerisine yerleştirdikleri insanlar aracılığıyla ihaleleri nasıl kotardıkları konusu gerçekten araştırmaya değer bir alanı oluşturmaktadır.

Yine, üzerinde özellikle durulması gereken bir konu da belediyelerdir. Yani, burada tabii, konuyu konuşurken FETÖ'yle de sınırlandırmamak lazım. Bugün Türkiye'de bütün terör örgütlerinin devletin idare ettiği alanlarda; belediyelerde, üniversitelerde ciddi yapılanmaları kurmaya çalıştığı ve oradan kendilerine alan açtığı, oradan ihaleleri aldığı söylendi. Geçtiğimiz dönemde, mesela FETÖ'nün belediyelerle ilgili mali kaynağının nasıl aktarıldığı konularından, işte, öyle ki hâlâ hafızalarımızdan çıkmayan, damadı FETÖ konusuyla ilgili olarak tutuklanıp serbest bırakılan eski Başbakan Yardımcımız, Meclis Başkanımız Bülent Arınç ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek arasında yaşanan tartışmada Bülent Arınç'ın Gökçek'e yönelik olarak "Ankara'yı parsel parsel sattı, yurt yerleri verdi." sözleri iddialı ve belediyelerin FETÖ konusuyla ilgili yaptığı çalışmaların ne kadar denetlenmeye muhtaç olduğunu, bundan sonra da benzer yapılara kaynak aktarılmaması, benzer yapılara taşeronlar vesaire üzerinden kadro kullandırılmaması bakımından bunların üzerinde durulması lazım.

Yine, Kamu İhale Kanunu yöntemlerinden birisi olan hizmet alım ihaleleri ki bunların üzerinden hem kaynak aktarılması var hem de kadro kullandırılması söz konusu. Bu konuların da üzerinde ciddi ciddi çalışmalar yapmak lazım.

Yine, mesela Kaynak Holding gibi direkt FETÖ'ye bağlı olan, FETÖ'nün mali ayağına ilişkin kuruluşların kamuya yüklü miktarda mal ve hizmet satışları yaptığının tespit edildiği raporlar Komisyonumuza MASAK tarafından gönderildi ancak bunun olmasına sebep olan konular yeteri kadar denetlenemedi. Çünkü AKP iktidara geldikten sonra teftiş kurullarını etkisizleştirdi, bütün mali denetimi Sayıştaya bıraktı. Bu Sayıştayın da bütün kurumların denetimini yapma konusunda hâlâ altyapısını kurup bütün mali denetimi gerçekleştirdiği söylenemez. Mesela Koza İpek Grubunun işlettiği Bergama altın madeninin nasıl ruhsatlandırıldığı, oradaki birçok sıkıntıya rağmen, ruhsatın defalarca iptal edilmesine rağmen, o ruhsatların yeniden yeniden nasıl alındığının da üzerinde durulması lazım çünkü Koza İpek Grubunun en önemli işletmelerinden birisi de Bergama altın madeni işletmesiydi.

Yine bu manada üniversiteler çok önemli kurumlar. Üniversiteler de özerk kurumlar, bütçeleri var, üniversite hastaneleri var vesaire. Buradan çok ciddi kadrolar kullandırılmakta ve terör örgütleri bu üniversite içindeki yapıları kullanarak hem öğrencilerle iletişim kurabilmekte hem de oraya birtakım mali kaynaklar aktarabilmekte. Gene şu anda, malumunuz, doğu ve güneydoğuda onlarca belediye kayyumlar tarafından yönetiliyor. Yani belediyelerin kaynaklarını istismar eden tek örgüt de FETÖ değil, başka örgütler de PKK da bu kaynaklara el atabilmektedir. Bu bakımdan, belediyelerin denetimlerinin sürekli hâle geleceği bir şey kurulması lazım. Bugün, tabii, Türkiye'de faaliyet gösteren PKK, DEAŞ, DHKP-C, FETÖ ve benzeri yapıların hepsine baktığımızda, hepsinin çok ciddi kaynaklar kullandığı ortadadır ve MASAK'ın bu mali hareketliliği kontrol edebilecek bir gücünün olmadığı, hep geriden gittiği ve o arada da atı alanın Üsküdar'ı geçtiği bir realiteyle karşı karşıyayız. Bu bakımdan MASAK'ın ve istihbarat örgütlerinin, terör örgütlerinin finansman kaynaklarını kontrol edebileceği bir yapının kurulması ve bunun üzerinde hep birlikte çalışmamız gerektiği konusu önemlidir, böyle bir sıkıntı vardır. Bu yapının nasıl oluşacağının tespit edilmesi bakımından da bir Meclis araştırma komisyonu kurulmasında fayda vardır. Gene kaçakçılık bütün örgütler için önemli bir gelir kaynağıdır. Burada kaçakçılık deyince sadece sigara kaçakçılığı; efendim, alkol kaçakçılığı; efendim, mazot kaçakçılığı olarak da düşünmemek lazım. Şimdi, artık 15 Temmuz sonrası yaşanan süreçte görülmektedir ki örgütler Türkiye'den çantalarla para nakletme yoluna başlamışlardır. Dolayısıyla, Türkiye'deki, bu, milletimizin helal paralarından milletimiz kandırılarak toplanan paraların yurt dışına gayrimeşru yollarla çıkarılmasının da önünü kesecek ciddi bir kontrol mekanizmasına da her geçen gün daha çok ihtiyaç duyulmaktadır. Tabii ki bunları kimle yapacağız? Devleti, sonuçta hangi sistemi kurarsak kuralım insanla yöneteceğiz. En önemli mesele, insanımızı doğru yetiştirmektir. Bugün eğitim sistemindeki boşluklardan ve zaaflardan istifade eden aklı karışık birtakım yapılar, gençliğimizin aklını karıştırmakta, onları devşirmektedir. Eğitim sistemimizi millîleştirmek ve orada biat etmeyen, sorgulayan ve Türkiye'nin yarınlarına şekil verecek gençliği doğru yetiştirmek ve devletimizi doğru bir nesle teslim etmek zorundayız. İşin en önemli kısmının da bu olduğuna inanıyorum.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)