GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:106
Tarih:14.06.2017

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, bugün kadına yönelik şiddete karşı alınması gereken önlemlerle ilgili verdiğimiz önerge üzerine bir konuşma hazırlamıştım ancak dün Türkiye feminist hareketi için, Türkiye kadınları için çok değerli, çok büyük katkıları olan, benim de çok yakın dostum olan Şirin Tekeli'yi kaybettik. Kendisini anlatmadan önce aslında Türkiye'de yapılmış olan, kendisinin de tabii bundan hoşnut olacağı bazı uygulamalardan bahsederek söze başlamak istiyorum.

Şimdi, son birkaç yılda Türkiye'de 43 yerde kadın merkezi açıldı. Bu merkezlerde psikolog, sosyolog, doktor gibi yaklaşık 500 kadın istihdam edildi, 4 yerde sığınak kuruldu, Alo Şiddet hattı kuruldu, mor satış kabinleri hazırlandı, kadın kooperatifleri kuruldu, kadınların basketbol, voleybol takımları kuruldu, kadın festivalleri, kadın tiyatro toplulukları oluşturuldu, kadın, çocuk sağlığı konusunda sağlık merkezleri açıldı, kadın şoförler işe alındı, erkeklerin yoğunlaştığı alanlarda istihdam alanları açıldı kadınlara, 8 Mart idari tatil ilan edildi, eşlerine şiddet uygulayanlara ve kız çocuklarını okutmayanlara ağır cezalar getirildi, maaşları kesildi, işten çıkarıldılar.

Şimdi, belki iktidar sıraları bunların kendileri tarafından yapıldığını düşünebilirler ama hayır, bunlar sizler tarafından yapılmadı. Bunlar, ister "güneydoğu" deyin ister "Kürt illeri" deyin ister "kürdistan" deyin, adına hanginiz ne derseniz deyin, ancak hep klişelerle, töre, namus cinayetleriyle anılan ve belki hâlâ kafalarda böyle kalan yerlerde açıldı ve şimdi onların yerinde yeller esiyor. Çünkü bunların hepsi kapatıldı, kayyumlar atandı ve kayyumlar kadın merkezlerini, kadın sığınaklarını kapatmakla meşguller.

Evet, maalesef daha birçok da akıl almaz olay yaşandı. Şimdi, bu, sadece Kürt illerinde olan bir şey de değil. Aslına bakarsanız, her yerde kadınların kazanımlarını silmek ve onlar yokmuş gibi davranılmak istendi. Yani âdeta format atmak, bizim geçmişimiz, hafızamız silinmek istendi. Ancak ben özellikle şunu ifade etmek isterim: Bizler, erkekler tarafından yazılan o tarihi de kendimiz ortaya çıkardık ve bütün bu kazanımları kendimiz elde ettik. Türkiye feminist hareketinde, kadın hareketinde çok büyük kazanımlar elde edildi ve çok köklü bir tarihimiz var. O nedenle, bize format atmak da, bu anlamda baskı kurmak da, kazanımlarımızı gasbetmek de hiçbir şekilde kolay değil ve olmayacak, hiçbir zaman da kolay olmayacak.

Evet, çünkü biz aslında inadı çok iyi biliyoruz. Hakikaten o inat bütün kadınlarda var ve o mücadeleyle kazanılan şeyler de hiçbir şekilde geri verilmeyecek. Tabii, yapmanız gereken şeyler var ama bunları sıralamak istemiyorum çünkü siz bunları Tayyip Erdoğan'ın Belediye Başkanlığı döneminden beri biliyorsunuz aslında, neler yapmanız gerektiğini. 6284 sayılı koruma tedbirleri kanununun nasıl etkin uygulanması gerektiğini, nasıl İstanbul'da imzalandığı için "İstanbul Sözleşmesi" adını alan, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Sözleşme'nin etkin uygulanması gerektiğini, kadınlara kreş ve ücretsiz sağlık hizmetleri sağlanması gerektiğini, bunun yanı sıra pek çok şeyi, yüzlerce sığınak açmanız gerektiğini, bunların hepsini ama hepsini çok çok iyi biliyorsunuz ama yapmıyorsunuz, yapmıyorsunuz, yapmıyorsunuz.

Evet, sizin inadınız varsa bizim de inadımız var ve ben işte o inatçı kadınlardan bir tanesini sizinle tanıştırmak istiyorum: Şirin Tekeli.

1987'de Yoğurtçu Parkı'nda örgütlediğimiz kadına yönelik şiddete karşı, dayağa karşı kampanyada -ki askerî darbeden sonra yapılan ilk yasal yürüyüştü- yaptığımız yürüyüş sırasındaki konuşmasından bu fotoğrafı.

Şirin Tekeli neler yaptı Türkiye'de? Aslında Türkiye'ye bir mesajdır onun hayatı. Özellikle bu kirlenmiş siyasette ve her şeyin yolsuzluklarla, para hırsıyla anıldığı bu ortam içerisinde Şirin Tekeli bütün mallarını ama bütün mallarını yoksul çocukların okuması için bağışladı.

Şirin Tekeli, İnsan Hakları Derneği kurucu üyesidir, İstanbul Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı kurucu üyesidir, İstanbul Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı kurucu üyesidir, Türkiye Helsinki Yurttaşları Derneği kurucu üyesidir, Kadın Adayları Destekleme Derneğinin kurucusudur, Kadın Hukukçuları Destekleme Vakfının -en son birlikte kurduğumuz vakıftır- kurucusudur ve bu vakıf şu anda yüzlerce öğrenciye burs veriyor.

Evet, arkadaşlar, belki çok ilginizi çekmiyor ama paralar paylaşılmak içindir. Şirin Tekeli hayatı boyunca eşitliği kendi bedeninde aslında bunun timsali olarak yaşadı, herkesle eşit ilişki kurarak yaşadı, çocukla, büyükle, bizim yaşımızdakilerle her zaman eşit ilişki kurarak yaşadı ve bu eşitlik hakikaten onun aslında varlığında timsalleşti ve eşi benzeri bulunmaz, o nedenle de boşluğu asla doldurulamaz bir şey oldu.

Şirin Tekeli'nin korumaları yoktu ama yüz binlerce seveni vardı. Feministlerin koruması yoktur arkadaşlar. Onlar kendileri gezerler, kadın mücadelesiyle gezerler, öyle büyük, janjanlı arabalarla, araçlarla, etraflarında binlerce koruma olarak gezmezler. Bu erkek egemen siyaseti değiştirmek için ve bu erkek egemen düzeni değiştirmek için mücadele ederler. İşte Türkiye'de bunun sözünü ilk söyleyen kadındı Şirin Tekeli. İlk defa, Türkiye'de "Feministim." diyen ve bunun yolunu açan kadındı.

Evet, aslında sadece onun hayatı değil, aynı zamanda Şirin Tekeli'nin şu anda ölümü de Türkiye'ye bir mesajdır çünkü 1980 darbesinden sonra, YÖK sırasında "Artık özgür üniversite, özgür eğitim yok." diyerek üniversiteden istifa eden ve belki bugün KHK'larla ihraç edilen binlerce akademisyenle en fazla empati kuran insanlardan birisi olan Şirin, ömrünü, bütün hayatını feminist harekete ve insanlığa vakfettiği gibi bedenini de aynı şekilde bilime adadı ve İstanbul Tıp Fakültesine bağışladı. Yani yarın saat 19.00'da İstanbul Tıp Fakültesinden Şirin Tekeli'yi uğurlayacağız ve bundan sonrasında bilimsel araştırmalar için Şirin Tekeli'nin bedeni yaşayacak ve bunun için kullanılacak. Bu da herhâlde bize ölürken verdiği bir başka mesajdı.

Evet, bu kadar iyilik belki bu kadar kötülükle yaşayamazdı ve gerçekten, onu tüm Türkiyeli kadınlar olarak, feminist mücadele yoldaşları olarak mücadelemizde ve en güzel anılarımızda yaşatacağız. Buradaki her şeyden ve her andan daha gerçek, daha samimi olan feminist mücadeleyi, kadın hareketini de buradan selamlamak istiyorum.

Şunu da ifade etmek isterim ki eğer bu ülkede halkların seçtiği, halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı olacak idiyse o Şirin Tekeli'ydi aslında. Gerçekten buna yakışan insan, yaptıklarıyla, yaşadıklarıyla, ölümüyle, verdiği mesajlarla oydu. Umarım böyle bir dünya da kurulacak, bundan eminim, Türkiye'de ve dünyada bunu kuracağız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)