GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın, (2/1189) esas numaralı Rehber Köpekler Hakkında Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/100) münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:105
Tarih:13.06.2017

MURAT EMİR (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Ben de yirmi beş yılını göz hastalıklarına vermiş bir göz hekimi olarak rehber köpeklerin sayısının artırılması ve çeşitlendirilmesi konusundaki bu kanunumuza bütün parti gruplarından destek istiyorum. Gerçekten de bu siyasetüstü bir meseledir, ağır bir meseledir ve mutlaka Meclisimizin çözmesi gereken bir meseledir.

Değerli arkadaşlar, bunun yanında, doksan sekiz gündür Sincan Cezaevinde yaşanan bir trajediyi tekrar Meclis gündemine getirmek istiyorum. 2 eğitim emekçisi, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, emek mücadelesi için, onur mücadelesi için, haksız, hukuksuz mesleklerinden ihraç edildikleri için açlık grevine başladılar. Defalarca savcının önüne çıkarıldılar, defalarca gözaltına alındılar ve defalarca aranmasına rağmen haklarında hiçbir delil bulunamadı ama bu eylem geliştikten sonra, bu eylemin hem Türkiye'de hem de dünyada bir yankı uyandıracağı görüldükten sonra bu kişiler tutuklanarak bu eylem ve bu kanun hükmünde kararnamelere tepki kamuoyunun, Türkiye'nin ve dünyanın gözünden kaçırılmak istendi ve bu kişiler haksız bir biçimde tutuklandılar. Bu kişilerin sağlık durumları şu anda son derece kritik. Açlık grevinin 98'inci günündeler. Biz, Meclis olarak bu soruna artık "Dur." demek zorundayız. 98'inci güne gelmiş açlık grevine müdahale etmek için daha neyi bekliyoruz? Bakın, bir hekim olarak söylüyorum, çok yakında oraya ambulansları göndermemiz gerekecek. Bu kişilerin yaşamlarında kalıcı hayati riskler oluşmaya başladı bile. Dolayısıyla, başta Başbakan, Adalet Bakanı ve tüm yetkilileri sorumlu davranmaya davet ediyorum.

Aslında, bu soruna insani, vicdani ve hukuku bir çözüm bulma olanağımız var; Ceza İnfaz Kanunu'muz buna müsait. 16'ncı maddesi ve 116'ncı maddesinin (1)'inci fıkrası diyor ki: "Tutuklunun hayati tehlikesi varsa, hayati tehlikesi tutukluluğunun devamına izin vermiyorsa bu kişinin tutukluğu kaldırılıp adli kontrol yoluyla tutukluluğu sonlandırılabilir." Dolayısıyla, aslında işletilmesi gereken budur. Bakın, tam tersi bir şey söylüyorum: Yani açlık grevi yaptığı için tutuklamak yerine, "Açlık grevi yaptığı için bunun tutukluluğu uygun değildir." deyip onu dışarı bırakmak ve adli kontrol hükümlerini işletmek gerekir. Oysa burada yapılan, bu eylemi insanların gözünden kaçırmaktır. Bu benim iddiam değil, iddianamede de var, "Gezi benzeri bir olay olabileceği için biz bunları tutuklamalıyız." diyor sayın savcı.

Tabii, kanunların böylesine işlemediği, çok şanslı insanlar da var Türkiye'de. Ben hukuk fakültesi mezunuyum, birçok hukuk alanı işletilir, okutulur, kürsüleri vardır ama şu anda yepyeni bir hukuk alanıyla karşılaştık, o da damatlar hukuku. Bakın, söz konusu olan damat olunca, nüfuzlu kişiler olunca, dolarları olan kişiler olunca, etkileri olan kişiler olunca onlar için bu tutukluluk gerekçelerinin hiçbiri geçerli değil. Hatta bakın, Kavurmacı'nın iddianamesinde ne diyor biliyor musunuz? Diyor ki... Ve bu rapor, iddianameye konu olan tutuklamanın sonlandırılması için destek olarak gerekçe gösterilen rapor özel bir hastaneden alınmış, yıllar önce alınmış ve diyor ki: "Uzun süre aç kalamayacağı için ve saatler boyunca aç kalırsa hayati durumunda, yaşamsal durumunda telafisi imkânsız sonuçlar doğabileceği için bu kişinin tutuklu olması uygun değildir." Garabete bakabiliyor musunuz, bakıyor musunuz? Bakın, bu, utanılacak bir şeydir. Bir damadın, saatlerce aç kalamayacağı gerekçesiyle, özel hastaneden aldığı bir raporla anında tutukluluğu kaldırılırken, aynı zamanda açlık grevinde olduğu bilinen, 98'inci gününe gelmiş insanların tutukluluğu devam ettiriliyor bu ülkede.

Değerli arkadaşlar, sorumluları sorumlu davranmaya davet ediyoruz. Bu olayın, bakın, böyle konuşularak hafife alınacak bir tarafı kalmamıştır. Artık bu sorun mutlaka çözülmelidir. Herkesi, başta da yüce Meclisi göreve davet ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Emir.