| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 06.06.2017 |
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grubunun vermiş olduğu önergenin aleyhinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken geçtiğimiz hafta Şenoba'da yaşanan vahim helikopter kazasında kaybettiğimiz şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Tabii ki bu olayla ilgili olarak da geçtiğimiz 2 Haziran günü Yeni Özgür Politika (Özgür Gündem) gazetesinde çok vahim, içimizi kanatacak bir haberin yer aldığını öğrenmiş bulunmaktayız. Bu haberle ilgili olarak bugüne kadar cumhuriyet savcılarınca yapılmış herhangi bir işlem var mıdır, yok mudur? Doğu ve güneydoğuda çok zor şartlarda Türkiye'nin huzuru ve bekası için mücadele eden kahramanlarımıza bu kadar vahşice saldıran bu gazeteyle ilgili de gerekli incelemenin yapılmasını ve bu haberi yapanlarla ilgili gerekli değerlendirmenin yapılmasını, buradan, Sayın Başkan, sizin aracılığınızla istirham ediyorum. Çünkü bu haber gerçekten çok vahim bir haber; orada kahraman şehitlerimizin yakınlarını incitecek, terörle mücadele eden bütün kahramanlarımızı incitecek bir haber.
Şimdi 5 Haziran 2015'te Diyarbakır'da yaşanan olayı birkaç başlık altında sizlerle birlikte tefekkür etmek istiyorum. Birincisi, tabii ki Türkiye'de terörle mücadeleyi akamete uğratan süreçler yaşadık. Bu süreçlerin hemen sonunda seçim atmosferinde Türkiye'yi kaosa sürüklemek isteyenlere uygun zeminler oluştu ve bu zemini kullananlar 5 Haziranda Diyarbakır'da Türkiye'yi kaosa götürecek bir bombanın fitilini çektiler.
Tabii burada Türkiye'nin içinden geçtiği süreçleri biraz dikkatlice irdelersek aslında hepimizin bundan sonrasıyla ilgili biraz daha sağlıklı düşünmesini sağlayacak bir zemine belki ulaşmak mümkün. Bu terörle mücadele yerine terörle müzakere zemini, tabii ki Türkiye'deki başka birçok sıkıntıyı da gündeme getirdi. O sürece baktığımızda, o terörle mücadele yerine müzakere sürecine baktığımızda, öbür tarafta da FETÖ'nün devletin istihbarat birimlerini ciddi manada ele geçirdiği bir ortam söz konusu ve bugün Türkiye'de yaşanan bütün terör olaylarını masaya doğru yatırdığımızda hepsinde istihbarat zafiyeti görürüz. Niye? Son dönemlerde FETÖ'nün devletin içerisine sızmasıyla birlikte en çok zarar gören devletin içerisindeki yapı istihbarat yapısı oldu ve bu yapının zarar görmesi de... Tabii ki böyle sokakta kovalayarak terörle mücadele olmaz, terörle mücadeleyi topladığınız istihbarata göre yapacaksınız. Bu manada, Türkiye, gerçekten zor bir sürece girmiştir. 17-25 Aralıkta -hep milat olarak AKP iktidarı böyle alıyor ama- o dönemde de bu manada yapılmış başarılı bir emniyet yapılanması söz konusu değil. Ancak 15 Temmuzda herkesin kafasına bombalar düştükten sonra atılan adımlarla istihbaratın yeniden yapılandırılması konusunda gerek Emniyette gerek Jandarmada gerek MİT'te yeni çalışmalar yapıldı ve birtakım istihbari faaliyetler yeniden başlatıldı. Ama geriye dönük uzunca bir dönem bir hafıza eksikliği olduğu için, o dönem yapılmayanlarla ilgili boşluk doldurulamadığı için, bugün özellikle Irak ve Suriye'deki istikrarsızlıktan da istifadeyle, orada gene büyük devletlerin de devreye girmesiyle terör örgütlerine yapılan yardımların da ülkemize bugün yansımaları çok daha net bir şekilde görülmektedir.
Gene Türkiye'de terör örgütlerinin hepsinin hedefi bir kaos oluşturmak, efendime söyleyeyim devleti yıpratmak, devlet otoritesini zayıflatmaktır; bu manada terör örgütleri arasında bir iş birliği de her zaman olmuştur. Bunu da yakın tarihimizde çok açık bir şekilde görmek mümkündür; FETÖ PKK, PKK IŞİD arasında birtakım birlikte hareket edilen olayların varlığı da bilinmektedir. Ama bunun ötesinde tabii terör örgütleri arasında hesaplaşmalar da vardır. Türkiye'de tabii ki Haziran 2015 seçimlerinde bir kaos oluşturmayı hedefleyen unsurlar da harekete geçmiştir. Özellikle Diyarbakır'daki bu patlamayı da bu çerçevede düşünmek, incelemek ve irdelemek lazımdır.
Gene burada, bu olayla ilgili olarak işte ihmali görülen polislerle ilgili Emniyet soruşturmalar yapmış ama burada gene bir şeyi daha görmek lazım: 15 Temmuz sonrası bu polislerin bir kısmı da kanun hükmünde kararnamelerle ihraç edilmiştir yani o polislerin kimler olduğunu, orada ihmali olan polislerin kimlerden talimat aldığını da bu manada bir daha değerlendirmek gerekmektedir.
Tabii, yargı süreci devam ediyor. Gene 15 Temmuz sürecine iyice baktığımızda, FETÖ'nün Türkiye'de en çokzarar verdiği kurumlardan biri de yargıdır. Yargı mensuplarının üçte 1'i 15 Temmuz sonrası süreçte görevden uzaklaştırılmıştır. Bu da dikkate alındığında, Türkiye'de yargının geçmişten bu yana ne kadar sıkıntılı bir süreç geçirdiği, özellikle 2010 referandumu sonrası ne kadar sıkıntılı bir süreç geçirdiği, bu süreç içerisinde yargı faaliyetlerinin nasıl sekteye uğradığı görülmektedir ama 15 Temmuzdan sonrabu manada da yapılan ciddi çalışmalar var. İnşallah yargının yeniden inşası ve yargının, yeniden herkesin güveneceği, herkesin "Türk adaleti yanlış yapmaz." diyeceği noktaya gelmesi ve bu manada da önümüzdeki her türlü terör olayının doğru bir şekilde sorgulanması, yargılanması ve sonuca ulaştırılması gerekmektedir.
Yargı sürecinin devam ettiği bir olayla ilgili olarak bir araştırma komisyonu kurulması zaten doğru ve mantıklı değildir. Bu bakımdan, HDP'nin grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu tekrar ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.