| Konu: | Beyoğlu ilçesinin ve İstiklal Caddesi'nin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 06.06.2017 |
SELİNA DOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün Beyoğlu ve İstiklal Caddesi'nin sorunları hakkında konuşmak istiyorum.
Sayın milletvekilleri, bazı kentler vardır tarihî dokusuyla ünlüdür, bazı kentler ekonomik özellikleriyle nam salmıştır, bazıları da coğrafi güzellikleriyle ünlüdür. İstanbul ise tüm bu özellikleri bünyesinde barındıran çok özel bir şehir ancak ne yazık ki son yıllarda korkunç, vahşi bir rant kavgasına kurban edilmiş durumda. Bunun en somut örneğini de Beyoğlu'nda ve özelde de İstiklal Caddesi'nde görüyoruz.
Bildiğiniz gibi, Beyoğlu 27 konsolosluk, konsoloslukların bünyesindeki kültür merkezleri, yabancı kolejler, azınlık okulları, tiyatrolar, opera salonları, festivaller gibi, Beyoğlu'na karakteristik özelliğini veren pek çok etkinlikle ünlü bir semtti ve bu hâliyle de çok kültürlülüğün vücut bulduğu çok özel bir semt idi yakın döneme kadar. Biliyorsunuz, büyük kitabevlerine, büyük tiyatrolara ev sahipliği yapmıştı ancak ne yazık ki belli bir süredir kasıtlı ve bilinçli olarak Beyoğlu tüm bu özelliklerinden arındırılmak isteniyor. Yakın geçmişin bu yaşam merkezi ne yazık ki Laleli gibi bir ucuz alışveriş merkezine dönüştürülmek isteniyor. Hâl böyleyken oturup hep birlikte bir düşünmemiz ve bunun önüne nasıl geçmemiz gerektiğini birlikte konuşmamız gerekiyor.
Bu bilinçli ve kasıtlı değişim büyük ölçüde 2004 yılında başladı, ruhsat verme yetkisi kaymakamlıklardan alınıp belediyelere verilince iş yeri sayısı Beyoğlu'nda katlanarak arttı. 2005 yılında ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Beyoğlu Belediyesi caddedeki ağaçları söküp yerine Çin graniti döşemeye karar verdiler, sonra ondan da memnun olmadılar, onları da söküp bu sefer Türk taşı döşemeye karar verdiler. Kamu kaynakları böyle hoyratça harcanırken tabii ki caddeye gelen ziyaretçilerin sayısı ciddi anlamda düştü. 2005 yılında eğlence vergileri yüzde binleri geçecek şekilde artırıldı, alkollü içki üreten markaların kültürel etkinliklere sponsor olması yasaklandı, üzerine bir de sigara yasağı getirildi. Tabii, bu yasağın faydalarını burada tartışmayacağım ama mekânların dışarılara masa koyması engellendiği için sürekli olarak zabıta ve esnaf karşı karşıya geldi. Tüm bunların ardından bir de Beyoğlu'nun, İstiklal Caddesi'nin ortasına hançer gibi saplanan -çok lazımmış, İstanbul'da yeterince AVM yokmuş gibi- bir de AVM dikildi. Eskilerin tabiriyle şahtı şahbaz oldu! (CHP sıralarından alkışlar) Böylece Beyoğlu sakil, rüküş ve bayağı bir semt hâline getirildi.
Vazgeçilmez bir demokratik hak olan protesto hakkı dünyanın her yerinde o semtin, o kentin meydanlarında veya işlek yerlerinde kullanılırken Taksim tüm bu protestolardan arındırıldı ve yine İstiklal Caddesi geçmişte hiç yaşamadığı değişimler yaşadı. Emek, Alkazar ve Sinepop gibi sinemalar tarihe karıştı. Atatürk Kültür Merkezi, Muammer Karaca Tiyatrosu ve Devlet Tiyatroları, Aziz Nesin Tiyatrosu kapandı. İnci Profiterol kapandı sayın milletvekilleri, Kelebek Korse taşınmak zorunda kaldı ve Beyoğlu'nda sanat öldü sayın milletvekilleri. Evet, İstiklal Caddesi zaman içinde çok değişti ama Körfez ülkelerinden saç ektirmeye gelmişken "Ucuz tişört de alayım bari." diyen turistlere de hiç teslim edilmemişti.
Bir de, tabii, Taksim Meydanı var, "yayalaştırma projesi" adı altında Türkiye'nin en önemli meydanına beton döküldü. Evet, bildiğiniz beton döküldü, ortasında kalan Atatürk Anıtı'ysa polis bariyerleriyle çevrildi. Soruyorum: Dünyanın hangi ülkesinin en büyük meydanı şöyle bir görüntüye sahiptir? Şöyle.
Sayın milletvekilleri, bizleri bekleyen başka bir tehlike daha var. Kültür ve sanat, eğlence İstiklal Caddesi'ni terk ederken bu mekân yerini fuhuş ve uyuşturucu mafyasına terk etmiş durumda. Bugün sokaklarda mendil satarak ya da dilenerek yaşamak zorunda bırakılan çocuklar için bunun ne anlama geldiğini hep beraber bir düşünelim. Ama hakkınızı yemeyelim, Sayın Cumhurbaşkanının şikâyet ettiği gibi, kültürde yeterince ilerleme sağlayamadınız, bunu yapamadınız ama cumhuriyetin aydınlanma kültürünü tahrip etme yolunda önemli bir aşama kaydettiniz. Yerine, postmodern, yağmacı, rantçı bir talan kültürü yarattınız ve bununla anılacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar) Adı "özgürlük"ten geliyor diye İstiklal Caddesi'ni de tahrip ettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELİNA DOĞAN (Devamla) - Gelin, bundan vazgeçin, caddeye eski kimliğini kazandırmak için eleştirilerimizi dikkate alın.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Doğan.