| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 01.06.2017 |
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grubumuzun önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, acımız gerçekten çok büyük. 13 şehit, 80 milyon yaralı var. Tüm şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum; yakınlarına, ailelerine sabır diliyorum.
Gelibolulu şehidimiz, değerli hemşehrimizdi, Binbaşı Koray Onay'ı ve jandarmamızın ilk kadın komutanı Yarbay Songül Yakut'u bir kez daha bu yüce kürsüden anmak istiyorum. Yarbay Songül Yakut, kadına yönelik şiddetle ilgili çok ciddi mücadeleler veren çok başarılı bir komutandı. Ayrıca kumpas davalarında da Balyoz davasının da sanığı idi. Yani kumpas davalarının mağduruydu. Mekânları cennet olsun, milletimizin başı sağ olsun.
Değerli milletvekilleri, OHAL süreci devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK PARTİ Genel Başkanı Erdoğan ve iktidar 12 Eylül darbe hukukunun tipik bir uygulaması olan OHAL dönemini, OHAL uygulamalarını maalesef çok sevdi. Ve toplumu OHAL'le birlikte yaşamaya alıştırmaya çalışıyorlar. 20 Temmuz sivil darbesinden bu yana toplam 24 olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamesi yürürlüğe girdi ve uygulanıyor. Bunlardan yalnızca 5 tanesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülüp karara bağlandı ve yasalaştı.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepimizin bildiği gibi, Anayasa ve İç Tüzük uyarınca olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamelerinin en geç otuz gün içinde ivedilikle ve diğer kanunlardan, tasarılardan önce mutlaka görüşülüp karara bağlanması bir zorunluluk arz ediyor hukuken. Gündemimizdeki 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 17/10/2016 tarihli kararına rağmen, ki bu kararda söz konusu kanun hükmünde kararnamenin komisyonlarda görüşülmesine ilişkin yirmi günlük süre 17 Ekim 2016 tarihi itibarıyla sona erdiğinden kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz içinde görüşülüp karara bağlanması gerektiği vurgulanıyor ama Genel Kurulda görüşülmedi diğer kanun hükmünde kararnameler gibi. Maalesef, Anayasa'ya, hukuka saygı tamamen yitirilmiş durumda. Türkiye bu şekilde kesinlikle devam edemez.
Değerli milletvekilleri, olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamelerini Anayasa Mahkemesi denetlemiyor. Hâlbuki, Anayasa Mahkemesinin olağanüstü hâl döneminde çıkan kanun hükmünde kararnamelerle ilgili hukuki niteleme yapıp, o kararnamelerin iç yüzünü ortaya çıkartıp, gerçekten olağanüstü hâlin amacına uygun mu yoksa bir olağan dönem KHK'sı mı, bu nitelemeyi yaptıktan sonra bir inceleme yapması aslında bir zorunluluk ama bundan kaçınıyor, görevini yapmıyor Anayasa Mahkemesi. Olağanüstü hâl döneminde KHK'ları denetlemek için tek yetkili organ var, tek denetim yeri var, Türkiye Büyük Millet Meclisi ama Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu da yani çoğunlukçu bir anlayışla iktidar partisi de maalesef bu hukuksal görevini yerine getirmiyor.
OHAL sürecinde demokrasi ve hukuk askıya alındı, KHK'larla ciddi mağduriyetler yaratıldı, yüz binlerce insan aileleriyle birlikte giderilmesi imkânsız mağduriyetlere sürüklendi. Terör örgütleriyle, FETÖ'yle mücadele dışında da muhalefet boğulmak isteniyor. Cezaların şahsiliği ilkesi, masumiyet karinesi, adil yargılanma hakkı gibi konular askıda olduğu için maalesef, hukuk devleti temelinden sarsıldı.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak demokrasi ve hukuk devleti için mücadele ediyoruz ama maalesef, iktidar çoğunluğunun ve Cumhurbaşkanının, aynı zamanda da Genel Başkanınızın başka dertleri var. Fiilî tek adam rejimini, suistimalci bir Anayasa değişikliğiyle 16 Nisan referandumu sonucunda YSK'nın açıkça kanuna aykırı mühürsüz seçim kararıyla tahkim ettiniz, şeklen yürürlükte bir Anayasa değişikliği yarattınız ama asla meşru olmayan bir değişiklik ve meşruiyeti çok uzun süre tartışılacak, 12 Eylül darbe anayasasının bugün bile tartışıldığı gibi. Türkiye Cumhuriyeti devletinden artık dünyada bahsedilirken "Erdoğan rejimi" deniyor yani tek adamı rejimi. Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhurbaşkanlığı partisi olmuş durumda, maalesef. Partili Cumhurbaşkanı, partili hâkimler, partili savcılar. Yasama, yürütme, yargı erkleri tek elde toplanmış durumda OHAL sürecinde.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra, herhâlde bu darbe girişimi büyük bir nimet olarak görüldü ve bir sivil darbeyle tek adam rejimi, fiilî tek adam rejimi hukuki zeminde yaratıldı.
Bakın, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, OHAL sürecinde çıkan KHK'larla ilgili ve referandumla ilgili raporunu paylaştı.
Avrupa Konseyini Avrupa Birliğiyle karıştırmayalım. Avrupa Konseyinin kurucu üyesiyiz. Onun raporları bizim için çok çok önemli.
Ne dedi Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi? "OHAL sürecinde, demokratik bir ortamda referandum gerçekleşmemiştir." dedi.
Başka ne dedi? "YSK'nın kararı açıkça kanuna aykırıdır." dedi.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Fransa'ya niye bir şey söylemedi?
MUHARREM ERKEK (Devamla) - Bizim söylediklerimizi söyledi.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Fransa'ya niye bir şey söylemedi, Fransa'ya?
MUHARREM ERKEK (Devamla) - Doğruları söyledi.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Fransa'da da OHAL vardı.
MUHARREM ERKEK (Devamla) - Bakın, doğrulardan, gerçeklerden kaçamazsınız.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Fransa'da da OHAL varken seçim vardı.
MUHARREM ERKEK (Devamla) - Kaçamazsınız.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...
MUHARREM ERKEK (Devamla) - AİHM ne dedi?
OHAL sürecinde yarattıklarınıza bir bakalım. Gazeteciler cezaevinde, basın özgürlüğü yok olmuş durumda.
Bakın, AİHM...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Fransa'da OHAL yok mu? Seçime gitmedi mi, Cumhurbaşkanlığı seçimine?
BAŞKAN - Sayın Bak...
MUHARREM ERKEK (Devamla) - Osman Bey, her zaman doğrudan, haktan, adaletten yana olun.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Tamam, doğru söylüyorum işte.
MUHARREM ERKEK (Devamla) - Bir yerde bir hukuksuzluk, adaletsizlik varsa ve siz ona karşı durmuyorsanız, zalimin yanındasınız demektir.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Biz karşı duruyoruz, merak etme!
MUHARREM ERKEK (Devamla) - Biz, nasıl Ergenekon, Balyoz, Odatv, Şike, kumpas davaları sürecinde adaletten yana tavır aldıysak, bugün de aynı tavrı alıyoruz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Yani Avrupa Konseyinin kararı çok doğru, net bir karar mı?
MUHARREM ERKEK (Devamla) - Rahatsız olmayın...
BAŞKAN - Lütfen karşılıklı konuşmayalım Sayın Aşkın Bak.
MUHARREM ERKEK (Devamla) - Bakın, AİHM gazetecilerin davalarını öncelikle görüşme kararı aldı. Bu, Türkiye için iyi bir tablo değil.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Muharrem Bey, siz Avrupa Konseyine bir gidin de bir dinleyin bakalım!
MURAT EMİR (Ankara) - Bir dinle ya!
LEVENT GÖK (Ankara) - Muharrem Bey, sen devam et.
MUHARREM ERKEK (Devamla) - 150'nin üzerinde gazeteci cezaevinde.
Bakın, ben şimdi sormak istiyorum: Kadri Gürsel niçin cezaevinde? Musa Kart niçin cezaevinde? Ahmet Şık niçin cezaevinde? Gökmen Ulu, Mediha Olgun niçin cezaevinde? Bu insanlar niçin cezaevinde? Bu insanları kurguya dayalı iddianamelerle terörle ilişkilendirmeniz mümkün değil.
Kumpas süreçlerinde nasıl o davalar çöktüyse, yarın göreceksiniz bu davalar da çökecek. Bu davalar da çökecek çünkü Victor Hugo ne güzel söylemiş: "Bir suçsuz insan cezaevine gireceğine bin suçlu dışarı çıksın." Bu insanların masum olduğunu, suçsuz olduğunu aslında siz de biliyorsunuz, biz de biliyoruz. İşte OHAL sürecinde yarattığınız tablo bu. Hükûmete göre, iktidara göre en iyi gazeteci yandaş olan gazeteci ya da yandaş değilse tutuklu olan gazeteci, cezaevindeki gazeteci. Basın özgürlüğünü arıyorsanız Silivri Cezaevine bakmanız yeterli.
Bakın, OHAL sürecinde akademisyenleri, gazetecileri, bilim insanlarını, doktorları, bu toplumun nitelikli bütün kesimlerini maalesef sizlere muhalefet ettiği için, terörle hiçbir ilişkileri olmadıkları hâlde mağduriyetlere sürüklediniz. İşte fiilî tek adam rejiminin sonuçları.
Değerli milletvekilleri, 1921 Anayasası, biliyorsunuz, Meclis hükûmeti sistemini getirmişti. Kurtuluş Savaşı yıllarında dahi bütün yetkiler -yasama, yürütme, yargı erkleri- bir kişide değil, Mecliste toplanmıştı. 1924'te de işte parlamenter sistemin temelleri atıldı. Yıl 1921, vatan işgal altında, bütün yetkiler Mecliste toplanıyor; yıl 2017, siz bütün yetkileri bir kişide topluyorsunuz. İşte "evet"in sonuçları. "Evet"in itici gücü devletti, "hayır"ın itici gücü toplumdu ve "evet" sonucunda işte Genel Başkan oldu Cumhurbaşkanı, 316 milletvekili Parlamentoda, HSK'yla yargı da ele geçirildi, yasama, yürütme, yargı tek elde toplandı.
Bir de sosyal ve kültürel iktidar dayatma derdine düştünüz. Bizim derdimiz OHAL'in kalkması, bizim derdimiz demokrasi, bizim derdimiz hukuk; sizin derdiniz kendi yaşam tarzınızı, düşüncelerinizi topluma dayatmak. Toplum mühendisliğini en çok siz eleştirirdiniz. Kültür, sosyal yaşam, yaşam tarzı bireylerin özgürlük alanıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM ERKEK (Devamla) - Bir dakika alabilir miyim efendim?
BAŞKAN - Tamamlayın, peki.
MUHARREM ERKEK (Devamla) - Demokrasinin öznesi özgür bireydir değerli milletvekilleri. Kültürlerin, türkülerin, dillerin, dinlerin, mezheplerin kardeşliğini asla unutmayın. Hükûmetlerin görevi bireyin refahını, toplumun refahını sağlamaktır; sosyal ve kültürel iktidarlarını kurmak değil. OHAL KHK'larıyla tüm muhalefeti boğmak istiyorsunuz, sizin gibi düşünmeyen insanları maalesef ezmeye çalışıyorsunuz ama bunu başarmanız mümkün değil.
Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun çok güzel ifade ettiği gibi:
"Marifet hiç ezilmemek bu dünyada
Ama biçimine getirip ezerlerse
Güzel kokmak
Kekik misali
Lavanta çiçeği misali
Fesleğen misali
Itır misali
Yunus misali
Tonguç misali
Nazım misali."
Teşekkür ediyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)