GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:99
Tarih:31.05.2017

HURŞİT YILDIRIM (İstanbul) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; CHP grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce, terör örgütüyle mücadele ederken şehit haberini almış olduğumuz şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Yine, aynı şekilde, içerisinde olduğumuz, idrak ettiğimiz ramazan ayının, birlik ve beraberlik ayının, mağfiret ve bereket ayının tüm ülkemize ve İslam âlemine hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, öneriyle ileri sürülen OHAL ve KHK'ları iyi anlayabilmek için öncelikle 15 Temmuzu çok iyi değerlendirmek gerekir. Her on yılda bir darbelerle mağdur olan Türkiye, 15 Temmuzda, bu defa, hain FETÖ'nün darbe girişimine karşı dik durmuş, darbecilere boyun eğmemiş, istikbalini ve istiklalini yitirmemiştir. 15 Temmuz darbe girişimi öncesi bürokratik tüm birimlere sızan FETÖ'nün hayalini topyekûn millet bir gecede tarihe gömmüştür. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, 15 Temmuz darbe girişimine kadar, MİT olayı, 17-25 Aralık darbe girişimi, Gezi olayları gibi sayısız başkaca darbe girişimleri atlatması, vesayet güçlerinin beklemediği refleksleri göstermesi, her daim milletin verdiği millî iradeye sahip çıkması, liderlik karizması ve dik duruşu milletimize güç ve güven vermiştir. İlk defa, bir darbe girişimi karşısında önceki alışkanlıklar gibi teslim olan değil, tam aksine, darbeye karşı çıkan bir lider etrafında millet topyekûn birleşmiştir.

Siyasi tarihimizde 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylülde cuntacıların Silahlı Kuvvetlerdeki bir kısım unsurları kullanarak ülke yönetimine el koyma geleneği... 15 Temmuzda Recep Tayyip Erdoğan'ın cep telefonundan televizyonlara bağlanarak milletine "Ben halkın gücünün üstünde bir güç tanımadım. Milletimi havaalanlarına, meydanlara çağırıyorum." çağrısıyla milyonlar anında sokaklara dökülmüş ve ilk defa silahlı bir darbe girişimi püskürtülmüştür.

Sayın milletvekilleri, 15 Temmuzdan sonra bütün siyasi partilerin millî iradeye sahip çıkmasını, darbe girişiminden hemen sonra Gazi Meclisimizde partiler tarafından kaleme alınan ortak bildiriyi de anlamlı buluyorum.

15 Temmuz, milletimiz tarafından millî irade ve millet egemenliğine sahip çıkılmasıdır. Bu, hep birlikte, tek yürek olarak Türkiye'nin geleceğine sahip çıkılması demektir. Milletçe en büyük kazancımızın 15 Temmuz ruhu yani millî birlik ve beraberlik olduğuna inanıyorum. 15 Temmuzda gerek Ankara'da, burada bulunan vekillerimiz gerekse seçim bölgelerinde bulunan vekillerimiz demokrasiye darbe vurmak isteyenlerin karşısına çıktı ve "Milletin verdiği emaneti yere düşürmeyiz." dedi.

Sayın milletvekilleri, 15 Temmuz gibi hain ve sinsi bir darbe girişiminden sonra hiçbir şey olmamış gibi davranamayız, 15 Temmuzda bize destek veren milletimin isteklerini görmezlikten gelemeyiz. 15 Temmuz Türkiye için yeni bir milattır. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, hepimizin bildiği gibi, ülkemiz bambaşka bir döneme girmiştir. Olağanüstü durumlarda acilen ve yıldırım hızıyla kararlar almak gerekmektedir. Olağanüstü dönemlerde olağanüstü kararlar geçerlidir. OHAL ve KHK düzenlemeleriyle siyasetin ve millet iradesinin üzerinde yeni bir vesayete izin vermeyecek düzenlemeleri yapmak zorundayız, devletimiz ve milletin bekası için de gerekli düzenlemeleri yapmak zorundayız. Devletin demokratik işleyişini bozma tehdidi taşıyan kamu personeli ve unsurlarının bürokrasiden temizlenmesi gerekir. Başka bir ifadeyle, devlete sadakatle bağlı olmayan bürokrasiyle devletin beraber çalışması düşünülemez.

Pensilvanya'daki hain teröristbaşından emir alan şizofren ve Haşhaşi ruhlu bu örgütle, gerek OHAL ve KHK içinde gerekse OHAL'den sonra mücadeleden vazgeçildiği takdirde veya bu mücadele sulandırıldığı takdirde oynanan küresel oyunlara düşeriz. FETÖ'yle mücadelede, FETÖ'nün gerçek yüzünü gördükten sonra kim nasıl mücadele ediyor, iyi izlemek gerekir. Biraz önce bahsettiğimiz 15 Temmuz hain darbe girişimine ve terör eylemine karşı yine hukuk içerisinde, Anayasa'mızın 119, 120 ve 121'inci maddelerinde ifade edilen OHAL ve KHK düzenlemelerini yürürlüğe koymak zaruri olmuştur. Böyle bir dönemde OHAL ilan edilmeyecek de ne zaman ilan edilecektir? Ayrıca OHAL ve KHK'lar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 15'inci maddesinde bu mücadelenin hukuki dayanakları da yer almaktadır. Devletler, kamu düzenini bozan, ulusal varlığını tehdit eden tehlikeler karşısında gerekli tedbirleri de almak zorundadır.

Sayın milletvekilleri, Anayasa'mıza göre olağanüstü hâlin, tabii afet hâllerinde, tehlikeli salgın hastalık durumlarında, ağır ekonomik buhranlarda ve Anayasa'yla kurulan hür, demokratik düzenlemeyi, temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik şiddet hareketlerinin bulunması hâlinde ilan edileceği malumunuzdur. OHAL, toplumun gündelik yaşamını da etkilememektedir, tam aksine vatandaşlarımızın gündelik hayatlarını sürdürmesi için uygulanmaktadır. OHAL'le ve KHK'larla, demokratik düzenin tesis edilmesi önünde engel teşkil eden vesayetçi aktör ve terör yapılarının ortadan kaldırılması da hedeflenmektedir. Ayrıca OHAL ve KHK'ları -Bakanlar Kurulu kararından- Parlamento tarafından onaylama veya reddetme hakkımız da bulunmaktadır. Dolayısıyla, gerek OHAL kararında gerekse KHK'larda, Parlamentonun devrede olduğu, İç Tüzük ve Anayasa gereği mevcut hükümlerin uygulandığı, hukuk sisteminin işlediğini de ifade etmek gerekir.

Sayın milletvekilleri, OHAL ve KHK'lar, sadece ulusal güvenliğimizi ve ülke bütünlüğünü tehdit eden FETÖ, PKK, PYD, DAEŞ gibi terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı alınmış yasal ve hukuki bir uygulamadır, AK PARTİ iktidarlarından önce de zaman zaman başvurulmuş olan anayasal bir tariftir. Örneğin, merhum Cumhurbaşkanımız Sayın Turgut Özal döneminde, 1987 tarihinde, doğudaki 14 ili kapsayacak şekilde yürürlüğe konan OHAL, tam 46 defa uzatılmış, 30 Kasım 2002 tarihinde AK PARTİ tarafından kaldırılmıştır. Yani başka bir ifadeyle, AK PARTİ özgürlükçü bir kararla yıllardır uygulanan OHAL'i kaldıran aslında bir partidir.

Sayın milletvekilleri, son üç yılda, bizim yaşadıklarımızın onda birini yaşamamış ülkeler OHAL ilan etmekten geri kalmadılar. Fransa, Charlie Hebdo ve Paris katliamı gibi iki üzücü yerel terör olayını yaşamış ve hemen ardından OHAL uygulamasına geçmiştir, iki yıl olmasına rağmen hâlen OHAL kararı sürdürülmektedir. 12 Haziran 2016 günü Amerika'da Orlando'da bir gece kulübü saldırısı sonucu Florida eyaletinde olağanüstü hâl ilan edilmiştir. Bunun benzer pek çok örneği vardır.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; kamu kurumlarında öncelikle açığa alma işlemi yapılarak bir araştırma neticesinde ihraçların gerçekleştirildiğini görüyoruz. 100 bin kişiden bahsediyoruz. Bu kadar büyük bir sayı içerisinde hatalar da olabilir ama bu hataların zaman içinde düzeltildiğini, KHK'lar yayınlanırken iade kararlarının verildiğini hep birlikte görüyoruz. İtirazlar için oluşturulan mekanizmada, başvuru sayısının yoğunluğu, mükerrer başvurular, bu kadar yoğun bir başvuru neticesinde, tabii ki, soruşturma neticesinde alınacak kararda elbette gecikmeler olacaktır. Bunları da olumlu karşılamak gerekir çünkü 15 Temmuzun ülkemize verdiği hasar çok büyüktür. Bu kadar büyük bir hainlik karşısında devletin toparlanması elbet zaman alacaktır. Bu hasarı gidermekte de tüm kurumlarımız birlik ve beraberlik içerisinde olmalıdır.

OHAL ve KHK'ların amacının devletin bekası ve milletin geleceğiyle ilgili olduğunu hep söylüyoruz. Bu mücadele yapılırken elbette hukuk içerisinde bağlı kalınmasına azami gayret gösterilmektedir ve gösterilmelidir, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilmemesine özen gösterilmelidir. Bu nedenle yine kararnameyle Olağanüstü Hâl İşlemleri İnceleme Komisyonu kurulmasına karar verilmiştir. 23 Ocak 2017 tarihinde kurulan bu Komisyonun görevleri malumunuzca bilinmektedir. Malumunuz olduğu üzere bu Komisyon üyeleri şu an için tespit edilmiş bulunmaktadır. OHAL, kanun hükmünde kararnameler nedeniyle işlemin haksız olduğunu iddia edenler bu Komisyona başvurabileceklerdir. Aynı zamanda bu Komisyonun faaliyetleri yargı denetimi altındadır. 11'inci maddede ifade edildiği üzere, Komisyon kararlarına karşı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenecek Ankara idare mahkemelerinde iptal davası açılabilir. Yine (2)'nci fıkrasında belirtildiği üzere, meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilenler, kararın kesinleşmesinden itibaren altmış gün içerisinde ilk derece mahkemesi olarak Danıştaya dava açabilirler. Yani, Komisyon kararına itiraz etmek isteyenler Ankara idare mahkemelerinde iptal davası açabilecek ve böylece yargı denetimine getirilmiş olacaktır.

Sayın milletvekilleri, Türkiye yaşadığı bunca olay ve terör saldırılarına rağmen hukuka bağlı bir şekilde mücadelesini sürdüren nadir ülkelerden biridir. Ülkemiz, devletimiz yıkılmaya çalışılıyor. 249 şehit, 2.193 gazimiz var. Dünyada Türkiye'nin yaşadıklarını yaşayıp da hukuka bu kadar bağlı kalabilecek bir ülke olabileceğini de sanmıyorum. Yaşadığımız darbe girişimi sıradan bir olay değildir. Kırk yıldır devletin içine sızmış, uluslararası, küresel şer güçleri irtibatlı bir terör örgütünün kamudan ve devletin tüm birimlerinden atılması ve temizlenmesi elbette zaman alacaktır. Hem ülkemizin bekası hem milletimizin geleceği hem de gerek 15 Temmuzda gerekse tüm terör olaylarındaki şehit ve gazi olan kardeşlerimize karşı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HURŞİT YILDIRIM (Devamla) -...15 Temmuz sonrası oluşan ruhu devam ettirmek zorundayız. Başka bir ülkemiz...

BAŞKAN - Sayın Yıldırım...

HURŞİT YILDIRIM (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN - Size de bir dakika ek süre vereyim.

Tamamlayın lütfen.

HURŞİT YILDIRIM (Devamla) - Sayın Başkanım, süreye riayet için bitiriyorum.

Başka bir ülkemiz ve başka bir geleceğimiz olmadığı için bu uğurda canlarını seve seve feda eden şehit ve gazilerin mesajlarını doğru okumalıyız diyorum.

Bu vesileyle CHP grup önerisi hakkında aleyhte oy kullanacağımızı ifade ediyor, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.