GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:94
Tarih:18.05.2017

CHP GRUBU ADINA BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Saygıdeğer milletvekilleri, 475 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin İkinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini bildirmek amacıyla kürsüdeyim.

Umut ederdim ve arzu ederdim ki, artık, önümüzdeki yaşanan ekonomik tabloya baktığımızda, biz, yapılan hataları, mevcutta yaşanan olumsuzlukları ve bu olumsuzluklara bağlı acilen yapılması gerekenleri çözecek bir ekonomik genel değerlendirme, çalışma ve ona bağlı yasama faaliyetlerini yerine getirelim. Ama görünen o ki, geçtiğimiz yıl yapmış olduğumuz alacakların yapılandırılmasıyla ilgili düzenlemenin yetmediği, hatta hatta yaşanan dokuz, on aylık süreçte şartların daha da ağırlaşarak borçlu olan, zamanında ödemesi gereken yükümlülüklerini yerine getiremeyenlerin var olduğunu ve bu açıdan bir düzenleme yaparak yine suyun üzerinde yüzen samanı seyreder gibi sorunları seyretmeye devam etme kararlılığında olunduğunu görüyoruz.

Değerli arkadaşlar, bugün vergi ve vergiye bağlı veya sosyal güvenlik primleriyle ilgili de karşımıza çıkan, zamanında yükümlülüğü yerine getirmemenin çözümünü ortaya koyarken biz sürekli esas sorunu çözmeden geçici sorun çözecek veya çözmesi beklenen hedeflerle yasal çalışma yapıyoruz. Burada "vergi" ve "af" dediğimizde ki kimi zaman "Efendim, yapılandırma bu, af değil." dense dahi alenen af olan ve zaman zaman, yıllar içinde baktığınızda dolaylı dolaysız, örtülü örtüsüz birçok af gibi bu sefer de yükümlülüklerle ilgili yerine getirilecek süreci planlayan bir çalışmayla karşı karşıyayız ama yetmiyor, benim içinde konuşacağım ikinci bölümde daha da ek bazı maddelerle birleştiren bir yasama faaliyeti içerisinde devam ediyoruz.

Şimdi, baktığımız zaman, hadi "af" dedik... Ben üzülüyorum ve merak ediyorum. Yıllardır ya şu af veyahut yapılandırma hiç mi zamanında en yüksek oranda vergisini ödeyen ücretliye, çalışana gelmez? Biz her zaman onlardan tıkır tıkır vergisini alırız -bu seneki dört aylık bütçe gerçekleşmelerindeki yüksek payları gibi- ama Allah için, o ödeyenler için herhangi bir teşekkür karşılığı olacak düzenlemeyi yapmayı beceremeyiz.

Diğer taraftan baktığınızda, karşımızda bu bölümle ilgili maddeleri de değerlendirdiğimizde gerçekten önemli başlıklar var. Öncelikle, Sayın Maliye Bakanı burada olsaydı kendisine iletmek istiyordum. Seçim bölgem olan Çatalca ve Silivri'deki yüz yılı, yüz otuz yılı bulmuş olan bir sorun vardır. Gerçekten, göçle gelmiş, kanla tarih yazmış bir toplum, yerleşimi resmî olarak gerçekleştirilmesine rağmen, kadastro döneminde kayıtlardaki ihmallerin de eklenmesiyle kendi zilyetlerinde olan malın sahibi olamama sorunlarıyla baş başaydılar. Hoş, tabii, yılardır, bu konuda düzenleme en son 2000'li yılların başında da yapılmıştı ama kendi mallarını almak üzere yapılacak düzenlemelerde ne yazık ki istenen sonuç elde edilmedi. Karşımıza teklif içerisinde birleştirilmiş olarak geldi ama orada bizim çekincelerimiz; daha yapılması gereken, daha iyileştirici kararların alınması gerekiyordu. Bu konuda taleplerimizi ilettik. Biz, oradaki satış bedellerinin emlak değerleri üzerinden olmasını talep etmiştik ve ilk karşımıza gelen 5 bin metrekarelik ölçünün yetersiz olduğunu, ortalama alanların altında olduğunu dile getirmiştik ve bunun artırılmasını talep etmiştik. Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan çalışma neticesinde 5 dönümlük alan -5 bin metrekare- 7 bin metrekareye verdiğimiz önergelerle çıkmıştır, ödeme süresi de iki yıldan beş yıla uzatılmıştır faizsiz olarak.

Tabii, dediğim gibi, bu, aslında o kişilerin yaşadığı yerlerde sahip olduğu, yıllarca aile köklerinin var olduğu yerlere tekrar kavuşmalarını sağlayacak bir düzenleme olarak geldi. Yani hiçbir zaman onlar bir işgalci, zorla kullanan kişi değil, oranın gerçek sahipleriydi ama yüz otuz yıl içerisindeki çeşitli dönemlerde ortaya konan sonuçlar nihai hedefi gerçekleştirememişti. Umut ediyorum ve diliyorum ki bu yapılan iyileştirmelerle nihai sonucuna doğru bir hedefe varma söz konusu olur.

Tabii, bu bölümde yine bir madde var. Biz alıştık artık, Meclis çalışmasın, verelim Bakanlığa yetkiyi, o da tecilde, geçtiğimiz vergide olduğu gibi, tecili kullanıp tecile göre vereceği düzenlemeler gibi, bundan sonra bu bölümde yer alan SGK primleriyle ilgili de ortaya çıkabilecek olan tecil ihtiyaçları söz konusu olduğunda Bakanlığın vereceği kararı geçerli hâle getirecek bir düzenleme. Yani yine Meclisin önüne, Meclisin yasama yetkisinin önüne bir güç olarak Bakanlar Kuruluna yetki devrini getirdik.

Diğer taraftan baktığınızda, zaten, şimdi bütçe ve bütçeye bağlı konuları konuşuyoruz, bütçenin en önemli gelir kalemini konuşuyoruz ama bütçe hakkını katledip ortadan kaldıran düzenlemeleri yapmaktan da hiç mi hiç geri adım atmadan yolumuza devam ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, tabii en önemli maddelerden biri de bu 18'inci madde. 18'inci madde içeriğinde önümüze bir teklif geldi, teklif yetmedi, bir de bu lisans ile ön lisans haklarıyla ilgili mahkeme kararları sürecini de dâhil edelim dendi, sonra aman dendi, verilen değişiklik önergesinin değişikliğiyle, bu hâliyle karşımıza geldi. "Neydi bunun amacı?" diye sorduğumuzda, işte, EPDK yetkilileri, mücbir sebepler vardı, sit alanları oldu, doğal olaylar oldu, Bakanlar Kurulu termik santrallerle ilgili, yurt dışından gelen kömürün vergisiyle ilgili düzenleme yaptı, zarar ettiler.

Değerli arkadaşlar, devlet yönetmek ciddi iştir. Devletin alacağı hizmetler veya yaptıracağı işlerle ilgili ediniminin gerçekleşmesi için teminatla güçlendirilmiş bir faaliyetin ortaya çıkması gerekir. Ama bugün karşımıza gelen teklifte, canım, "iki ay içinde başvursunlar..." Yani kurumlar doğru fizibilite yapamamış, doğru karar verememiş, zarar ediyorlar ve orada da işte, çeşitli farklı olaylar ortaya çıktı, mücbir sebebe girip girmediklerinin kendileri daha kararını verip bize başvurup bunun o sebepten iptali için de gelemiyorlar, gelin biz toptancı bir anlayışla bir yasa maddesi koyalım, buradaki teminatları tamamen ortadan kaldıralım. Bu, Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Bugüne kadar teminat vererek teminatını yakmış olan kişilere karşı cevabınız ne olacak? Savunmanız ne olacak? Bu eşitsizliğin temelindeki tercihin sebebi ne olacak veya baştan yapılan, yönetmelik hazırlanışındaki eksiklikler varsa onları düzeltecekseniz, bunun ilgili komisyonda görüşülerek, detaylarıyla belirlenerek eğer varsa mücbir sebep sayılacak koşullarla beraber değerlendirilmesi süreci işlemeliydi. "Yok, hayır, biz hepsine teminatlarını iade ederiz." Böyle bir şey yok arkadaşlar. Böyle bir yasama faaliyetinin de olması kabul edilemez.

Diğer taraftan, tabii, bu kanun içerisinde bir de 1997 yılı öncesi ruhsat yılına sahip motorlu araçların hurdaya ayrılışı, bunlarla ilgili olarak hurdaya ayrıldığı zaman vergi cezaları, trafik cezaları, gecikme cezalarının kaldırılmasıyla ilgili bir düzenleme yapıyoruz. Bu düzenleme içerisinde de düzenlemenin il özel idareleri ve büyükşehirlere bağlı olarak teslimatına karşı mahallî şoförler odası bir talepte bulundu, dedi ki: "Verin, biz bu işi yaparız. Bunların MKE'ye teslimi sürecine kadar gerekli aşamaları biz idare ederiz." Burada da yapılması gereken -önemli bir konudur- eğer meslek odalarıyla ilgili ortak çalışma zemininde bir konu varsa bunu gerçekleştirmek yüce Meclisin de beraber ortaya koyacağı bir kararlılıktır. Genel itibarıyla baktığımız zaman, tabii, bütçe açığımız, nakit açığımız...

Biz hep diyorduk ki: "Üretmiyoruz, tüketiyoruz; vergiyi de tüketimden alıyoruz." Ama dört aylık bütçe verilerine baktığımızda artık tüketmiyoruz, tüketemiyoruz; ondan da vergi alamıyoruz. Sağ olsun, eksik olmasın, ithalatımız var, ithalata bağımlılığımız; oradan aldığımız vergilerle durumu idare etmeye çalışıyoruz. Bu gerçekleri çok iyi görmek lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Mikrofonunuzu açıyorum Sayın Tamaylıgil.

Buyurunuz.

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) - Türkiye'nin acilen, ekonomik açıdan baktığınızda, reform olacak yani üretimden eğitime, eğitimden araştırma geliştirmeye, teknolojiye ve ihracatın pozisyonuna kadar değişiklikleri ortaya koyacak ve dünyadaki gelişmeleri dikkate alarak içinde bulunduğumuz borçluluk yapısını, şirketlerin yapısını, kur risklerini dikkate alarak doğru dürüst yasalar yapmaya, çalışmalar yapmaya ihtiyacı vardır.

Yarın 19 Mayıs, 19 Mayısın Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı olma kimliğinin getirdiği kuruluş ve kurtuluş felsefesinin ruhunu her zaman taşıyacağını herkesin bilmesini istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Bu kuruluş ve kurtuluş ruhuna karşı, o ruhu yıkmaya çalışanların da tarihin tozlu sayfalarında silinmeye mahkûm olacağını her zaman herkesin bilmesi gerektiğine inanıyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)