GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:93
Tarih:17.05.2017

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu, son bir yıl içinde 2'nci, AKP hükûmetleri döneminde ise adına "yeniden yapılandırma" ya da "af" dediğimiz 11'inci kanun. Eskiden üç yılda bir gelen yapılandırma ve af kanunlarının sıklığı son dönemde önce iki yılda bire, şimdi ise yılda bire kadar çıkmış durumda. Her yıl bir yeni af ya da yapılandırma kanunu gelmekte. Bunun anlamı şudur değerli arkadaşlarım: Artık bu ülkede af, yapılandırma olmadan vergi ödeyen neredeyse kalmayacak, alışkanlık hâline geldi, vergi ödeme davranışları bozuldu. Âdeta vergisini zamanında ödemeyeni teşvik eder hâle geldik hep beraber. Artık sadece zordaki esnaf, sanayici değil, herkes sürekli bir borç ertelemesi ve af beklentisi içine girmekte. Bizler tabii ki ülkemizin refahı, vatandaşımızın huzuru için zor durumdaki esnafımız, sanayicimiz için düzenlemeler yapılmasına karşı değiliz ancak artık yılda bir kez af çıkarma ihtiyacının da adını doğru bir şekilde koymalıyız. Bu ihtiyaç başlı başına ülkemiz ekonomisinde yapısal sorunlar olduğunu, büyük kriz yaşanmakta olduğunu ortaya koymakta. Peki, ne yapmamız lazım?

Öncelikle vergisini, borcunu zamanında ödeyen yurttaşlarımızın adalet duygusunu incitmekten, güvenini sarsmaktan kaçınmalıyız. Eşitlik ilkesine aykırı pansuman af yasaları yerine basit, anlaşılır, adaletli, vergiyi tabana yayan, kayıt dışını önleyen bir vergi sistemine ihtiyacımız var. Bu yapısal reformları ve kayıt dışı ekonomiyi engelleyecek adımları bu Mecliste birlikte atmaya biz hazırız.

Değerli arkadaşlarım, bu paketteki yeniden yapılandırmalara yurttaşlarımızın çektikleri sıkıntıları hafifletmesi umuduyla karşı olmamakla beraber asla kabul etmeyeceğimiz, hukuka aykırı düzenlemelere de karşı olduğumuzu burada vurgulamak isterim. Öncelikle Anayasa'ya aykırı biçimde yasama organı Parlamentomuzu tamamen devreden çıkararak Maliye Bakanına ve Bakanlar Kuruluna istenen mükellefler için keyfî uygulamaların yolunu açacak, son derece geniş tecil yetkisi getirilmesini sorunlu buluyoruz. Tabii, tecil müessesesi önemlidir, gereklidir ama bunun koşullarının, sınırlarının mutlaka burada kanunla belirlenmesi gerekmektedir.

İkinci olarak: Görüşmekte olduğumuz maddeye ilişkin Maden Kanunu'nda yapılan değişiklikle maden bölgesi olarak belirlenen alanlarda toplam rezervin yüzde 50'sine sahip olan ruhsat sahiplerinin diğer küçük ruhsat sahiplerini birleşmeye zorlaması ve bu talebi kabul etmeyenlerin ruhsatlarının iptaline ilişkin bir düzenleme getirilmekte. Bu da hukukun temel ilkelerine, hakkaniyet ilkesine ve özellikle de eşitlik ilkesine aykırıdır. Bu şekliyle bunu kabul etmek mümkün değildir.

Üçüncü olarak: Hidroelektrik, rüzgâr enerjisi, doğal gaz ve kömür santralleri için ön lisans ya da lisans alan işletmelerden bu projelerden keyfî olarak vazgeçenlere teminatlarının geri verilmesine imkân sağlayan bir düzenleme de bulunmakta bu teklif içinde. Teminata bağlanmış bir kamu işiyle ilgili olarak önce hesabınızı doğru yapmayacaksınız, sonra da keyfî bir tavırla gelip "Ben vazgeçtim, teminatımı geri verin." talebinde bulunacaksınız. Bu hakka hiç kimse sahip değildir. Şu anda birçok vatandaşımızın, şirketimizin kamuyla yaptıkları işlerde teminatları irat kabul edilmekte. Hâl böyleyken HES'ciler için, GES'ciler için, rüzgâr santralcileri için böylesine eşitlik ve adalet ilkesine uygun olmayan bir düzenleme getirilmesine kesinlikle karşıyız. Böyle keyfîlik olamaz. Bunların da bu şekilde geçmesine mutlak şekilde karşıyız.

Ayrıca, bu madde ve madencilikle ilgili diğer düzenlemelerin öncelikle ilgili Enerji ve Sanayi Komisyonumuzda etraflıca ele alındıktan sonra Genel Kurula getirilmesi daha doğru olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, ekonomimizin krizden çıkabilmesi, üreten, yatırım yapan bir ekonomiye dönüşmesi için insanlarımızın ve yatırımcıların güven ve güvenlik endişesini ortadan kaldıracak demokrasi ve hukuk devletine ihtiyacımız var. Bakın, Anayasa Mahkemesinin kararlarına rağmen milletvekilleri tutuklu. Ülkemizde tutuklu gazetecilerin sayısı azalmıyor, artıyor. Bu, hepimiz için çok büyük bir ayıptır. Bu kürsüden bir önceki konuşmamda Murat Sabuncu'yu, Kadri Gürsel'i, Musa Kart'ı söylemiştim. Onların serbest bırakılmasını beklerken aralarına yenileri eklendi. Son olarak Cumhuriyet İnternet Editörü Oğuz Güven, atılan yanlış bir başlık yüzünden, elli beş saniye içinde düzeltilen bir başlık yüzünden önce gözaltına alındı, sonra tutuklandı.

Değerli arkadaşlarım, gazetecilerin hapiste çürütüldüğü bir ülkede ekonomi düzelmez. Ülkemizin düze çıkışı ancak ve ancak OHAL yönetiminden olağan yönetime geçmekte, demokrasi ve hukuk devleti çıtamızı yükseltmekten geçmektedir.

Hepinizi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çakırözer.