GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:93
Tarih:17.05.2017

CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

475 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım.

Değerli arkadaşlarım, önemli bir dönemdeyiz, değişim dönemindeyiz. Bu değişim ve önem sadece Türkiye'yle sınırlı değil, dünyayla da ilgili bu değişim ve dönüşüm dönemi, bu farkındalık dönemi; büyük sıkıntılar var. Hani şu meşhur söz vardır ya Fukuyama'nın "Tarihin sonu." diye. "Tarihin sonu"

"Tarihin sonu" dediği Fukuyama'nın liberal ekonominin, kapitalizmin, Batı'nın bir anlamda galip gelmesini ortaya koyuyordu, onu söylüyordu ama hemen ertesinde kapitalizmin, liberal ekonominin, Batı'nın galip gelmediği, bir sıkıntı içerisinde olduğu da çok net ortaya kondu, anlaşıldı.

Hemen biz de bu referandumda bir taraftan sevinenler, nicelik olarak galip gelenler olduğunu gördük ama nitelik olarak da bir kaybediş içerisinde olduğumuzu da gördük ve bu referandum sonucunda da maalesef toplumda, devlette, toplum hayatında, siyasi hayatta bir heyecan olmadığını da gördük. Ama konu bunlarla sınırlı değil. Dünyadan Türkiye'ye geldiğimizde büyük bir sıkıntı olduğunu da görüyoruz. Bu, dış politikada da toplum hayatında da var ve ekonomide de var. Ekonomiyle ilgili olarak da büyük bir sıkıntı söz konusu. Ekonomiyle ilgili sıkıntı söz konusuysa devlet gözüyle baktığımız zaman ekonomideki sıkıntı vergiyle ilgilidir. Çünkü, ekonomiyle ilgili devlet bir reform yapacaksa vergiden başlamak zorundadır, vergi almasını bilmek zorundadır, kimden alacağını bilmek zorundadır, nasıl, ne oranda alacağını bilmek zorundadır. İşte böyle bir dönemde böyle bir sıkıntı konusuyla baş başayız. Bugünkü kanun, görüştüğümüz kanun teklifi bu konuyla ilgili.

Ekonominin yeni baştan ele alınması, vergi reformunun yapılması gerekiyor. Sayın Bakanın da teyit ettiği gibi iki yılda bir reform yapıyoruz, pardon, af çıkarıyoruz maalesef. Ama bu sefer, dokuz ayda aynı konuyla ilgili, aynı çerçeveyle ilgili üçüncü affı çıkarmış bulunuyoruz. Bu, geçen yıl ağustosta 6736 sayılı Kanun'la başlamıştı, sonra şubat ayında bunu tekrarladık mükellefler için, yararlanamayanlar için 6770'le tekrarladık, şimdi, üçüncü defadır aynı çerçeveyi uzatıyoruz, tekrarlıyoruz.

Değerli arkadaşlar, bir kanun, bir af kanunu dokuz ayda üçüncü defa çıkıyorsa üzerinde düşünülmesi gerekir, bir sebebi olması gerekir, bir sıkıntının mevcut olması gerekir; demek ki ekonomiyle ilgili bir sorun var, bir sıkıntı var. Bunu söylediğimiz zaman, Komisyonda Sayın Maliye Bakanına "Bir kriz var, o nedenle üçüncü defadır aynı kanunu tekrar tekrar getiriyorsunuz." dediğimiz zaman "Hayır, bir kriz yok ama 15 Temmuz alçak darbe girişimi dolayısıyla bir sıkıntı var." diyor. Şimdi, bir sıkıntı olduğunu, bir sorun olduğunu kabul ediyor ekonomiyle ilgili ama bunun gerekçesinin farklı olduğu, sonucunun da farklı olduğu gibi anlaşılmaz bir şey söyleyebiliyorlar. Aslında ne olduğunu net olarak ortaya koymamız lazım. Teşhisi doğru koyamazsak tedaviyi de yapamayız. Dolayısıyla, aslında bu Af Kanunu da, şu uğraştığımız kanun da soruna bir çözüm değildir; Türkiye'deki esnafın, özel sektörün sıkıntıları için çözüm değildir. Bu şekilde bununla ilgili olarak bir sonuç almamız mümkün değildir değerli arkadaşlarım.

Şimdi, böyle bir düzenleme yapıyorsak bunun bir gerekçesi olması lazım. Hukuki gerekçesinin dışında, Sayın Maliye Bakanının Hükûmet adına gelip şu kürsüden net olarak açıklaması lazım: "Değerli arkadaşlar, şu kadar alacağımız var bizim Maliye olarak, SGK'nın da şu kadar prim alacağı var. Aslı şu kadar, ferîleri şu kadar, belediyelerin alacakları da şu kadar. Bunlar bölgeler itibarıyla şöyle şöyle, sektörler itibarıyla da böyle. Onun için sıkıntı var, bu sıkıntı nedeniyle bir af kanunu gündeme getiriyoruz, bu konuda desteğinizi istiyoruz." demesi lazım. Biz bunu sorduğumuzda "Neden bu rakamlar yok? Bu gerekçeler neden yok Sayın Bakan?" dediğimizde "Haklısınız, getirelim." dediler. Ertesi gün, sadece daha önce bildiğimiz rakamları getirdiler.

Değerli arkadaşlar, tam olarak rakamlar verilmedi; bölgeler itibarıyla, sektörler itibarıyla kamunun ne kadar alacağı var bilmiyoruz, gerçekten bilmiyoruz ama şunu biliyoruz: Asli olarak geçen ağustosta bu kanunun ilki çıkarken 90,7 milyar vergi aslı alacağı vardı Maliyenin, 68 milyar kadar da SGK'nın prim alacağı vardı, o da aslı; bunun ferîleri de var, faizleri de var, cezaları da var ve belediyelerin de alacakları vardı. Yani aslında aslı ve ferîleriyle birlikte -ferileri 60 milyar yapıyor- 250-300 milyar liralık bir kamu alacağından bahsediyoruz ve bu alacak toplanamıyor. Türkiye Cumhuriyeti artık vergi toplayamıyor değerli arkadaşlar, bu noktadadır, Maliye Bakanlığımız bu noktadadır, vergisini toplayamıyor, özellikle de prim ve vergilerle ilgili olarak beyana dayanan vergileri toplayamıyoruz. Tabii ki ÖTV gibi... Hani diyoruz ya benzin istasyonları vergi dairesi gibi çalışıyor, onları düştüğünüz zaman beyana dayanan vergileri toplayamayan bir Maliye Bakanlığıyla karşı karşıyayız. Çok sıkıntılı, rezalet bir durum çünkü son yıllarda yapılan uygulamalarla, denetimle ilgili ya da Maliye Bakanlığı içerisindeki bazı kurumların kaldırılmasıyla, oradaki devlet anlayışının değişmesiyle beraber çok şey de değişti, Maliye Bakanlığı bugün yeniden bir reforma muhtaç hâle geldi, büyük sıkıntılar içerisindedir. Bunun sonucu olarak tahsilatla ilgili olarak da sıkıntıları var maalesef, denetimle ilgili olarak da sıkıntıları var, biraz önce söylediğim şekilde de çok büyük bir alacağı bir türlü tahsil edemiyor, sürekli olarak, iki yılda bir çıkarılan aflarla bu sorunu, sıkıntıyı erteliyor.

Bu sefer ne yaptı biliyor musunuz bu sorunu çözmek için? Bu kanunun 6'ncı ve 7'nci maddesinde var, bakın. Maliye Bakanlığına ve Bakanlar Kuruluna yetki verdi. Bundan sonra af kanunları buraya gelmeyecek yani Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmeyecek ya da çok az bir ihtimalle gelecek. Niye gelmeyecek? Çünkü yetki bundan sonra Maliye Bakanlığında olacak ve Bakanlar Kurulunda olacak. Bakanlar Kurulu belli kıstaslar dâhilinde zor durumda olan mükellefleri tespit edecek, gerekiyorsa onların borç faizlerini tecil edecek, onları yeniden yapılandıracak. Maliye Bakanlığına ve Bakanlar Kuruluna bu kanunla böyle bir yetki veriyoruz.

Peki, bu, bu gerekçeleri ortadan kaldırıyor mu yani piyasadaki bu sorunu, sıkıntıyı, ekonomik sorunu çözüyor mu? Hiç alakası yok. Bununla ilgili yapılan hiçbir şey yok aslında değerli arkadaşlar. Biraz önce Sayın Bakan dedi ya "Piyasanın bunlara ihtiyacı yok yani yeni bir İstanbul yaklaşımına, Anadolu yaklaşımına ihtiyacı yok.", var aslında. Bunların yeniden ele alınması lazım. Biraz önce size bahsettim, 250-300 milyar liraya yakın gerçekte kamu alacağı var ve bunlar tahsil edilemiyorlar ve bu yapılan uygulama maalesef bütün kamu alacaklarını da kapsamıyor, her şeyi içine almıyor, çok sınırlı kaldı.

Mesela, TRT bu sefer ilave edildi -TRT alacakları- ama birçok düzenleyici ve denetleyici kurum alacağı, idari para cezaları buna dahil edilmedi. Keyfî olarak yapıldı yani böyle bir sınırlamanın da olmaması lazım, o da sonuç olarak idari para cezası, kamu alacağı, 6183 sayılı Kanun'la çözülmesi gereken konu ama 6183 bu kapsamda olduğu hâlde bunlar yapılamadı. Biraz -biraz değil, fazlasıyla- keyfî uygulamalar bunlar değerli arkadaşlarım.

Yani, böyle bir konu gündeme getirildiği zaman, böyle bir af gündeme getirildiği zaman, hele dokuz ayda 3'üncü defa olarak gündeme getirildiği zaman nereden, ne kadar alacağımız var, hangi bölgeden, hangi sektörden bilmemiz, ona göre bizim Meclis olarak bu düzenlemeyi yapmamız lazımdı. Çok önemli, sıkıntılı bir dönemde, büyük vebalimizin olduğu bir dönemdeyiz, büyük sorumluluklarımız var hepimizin üzerinde. Türkiye'nin çünkü bundan sonraki süreci çok çok önemli.

Görüyorsunuz, dünyada da sıkıntılarımız var. Sayın Cumhurbaşkanı Hindistan'a 1 kere, Rusya'ya son iki ay içerisinde 2 kere gitti, Amerika'ya gitti; sürekli olarak araştırmalar içerisinde, hem yurt dışında hem de yurt içerisinde büyük sıkıntılar içerisindeyiz. Bu sıkıntılar başta ekonomi, dış politika ve her alanda, toplum yaşamıyla ilgili her alanda var. Böyle bir dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bunları çok detaylı bilmek ve çözüm üretmek zorundayız ama bunlarla ilgili hiçbir şekilde önümüze bilgi gelmiyor. Bizim de çözüm üretebilmemiz için yapılması gereken hiçbir şey yok maalesef.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Mikrofonunuzu açıyorum, sözlerinizi tamamlayınız Sayın Kuşoğlu.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, söylemek istediğim, bundan sonrasıyla ilgili, ekonomiyle ilgili birimlerin -Maliye Bakanlığından Kalkınma Bakanlığına, Hazineden sorumlu bakanlığımıza kadar birçok bakanlığın- çok iyi bir şekilde koordine edilmesiydi. Bu konuda da önemli eksiklikler var, bunların da ele alınması lazım. Bu tür sorunların çözülebilmesi bu kadar basit değil, bu kadar palyatif tedbirlerle olamaz; daha kesin, daha rasyonel, daha radikal tedbirlere ihtiyacımız var, bunu bilmek zorundayız.

Ve Sayın Maliye Bakanının da bu kürsüye gelip bunlarla ilgili çok detaylı, ayrıntılı bilgi vermesi lazım. Hakkı olan bir yirmi dakikayı bile kullanmamasından dolayı da üzüldüğümü belirtmek istiyorum.

Hepinize bu vesileyle saygılar sunuyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kuşoğlu.