GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:89
Tarih:09.05.2017

ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yaş sebze meyve fiyatlarındaki dalgalanmayla ilgili söz aldım. Tabii, ana, temel konu yaş sebze meyve fiyatlarındaki dalgalanma değil, ekonomi doğru yönetilmiyor. Ekonomide -on beş yıldır dilimizde tüy bitti- bir planlama, bir envanter çalışması yapılması gerektiğini ve doğru desteklerin verilmesi gerektiğini her platformda söyledik.

Geçen gün Sayın Başbakan bir açıklama yaptı, "Gayrisafi millî hasılamız 2023 yılında 2 trilyon dolar olacak." dedi. Ya buna kargalar güler. Bugünkü gayrisafi millî hasıla TÜİK'in yeni verilerine göre, düzenlemeler yapılmasına rağmen 800 milyar doları bile bulmamış. Yani geriliyoruz, dolar bazında gayrisafi millî hasıla geriliyor ve Sayın Başbakan diyor ki: "2 trilyon dolar gayrisafi millî hasılaya çıkacağız yedi yılda." Oturdum hesapladım, her yıl yüzde kaç büyümemiz gerekir diye bir hesap yapmaya gayret ettim. Her yıl üst üste yüzde 12 büyüme sağlarsak 2 trilyon doları gene bulamıyoruz. 1,7-1,8 trilyon civarında kalıyor. Bu hangi hesaba dayanıyor? Onun için AKP iktidarının bütün hesapları böyle. Orta vadeli plan açıklaması orta vadeli plan açıklaması yapılıyor. Orta vadeli planda bakıyorsunuz "Yüzde 5 büyüyeceğiz, enflasyon yüzde 5 olacak." deniyor. Dönüyorsunuz, revize ediyorsunuz. Enflasyon şu anda yüzde 11. Büyüme rakamlarımız da sizin söylediğinize göre yüzde 3-3,5 civarında kalacak. Bu büyüme rakamlarıyla Türkiye'nin kalkınması mümkün mü? Soru bu.

İkincisi, yaş sebze meyve fiyatlarındaki dalgalanmayla ilgili her sene bu hikâye okunur. Bakarsınız kış aylarında bir gün en büyük suçlu kabak olur, öbür ay bakarsınız biber olur, bir ay bakarsınız salatalık olur ama asıl temeldeki sorunlara hiç kimse bakmaz. Şimdi de domates suçlu. Enflasyonla ilgili domates suçlanıyor. Ve diplomatik ayıplar yapılıyor arkadaşlar. Rusya'ya görüşmeye giden Türk heyeti, heyetimiz, Rusya'da görüşmeleri yapıp Twitter'larından domates gönderip "Büyüksün domates." diye "tweet" atabiliyor. Olmaz. Olmaz. Neden olmaz? Şimdi, eğer dış politikayı domatese indirgerseniz hiç ciddiyeti kalmaz bu işin.

Geçen yıl, 2015 yılı Kasım ayında Rus uçağının düşürülmesinden sonra ekonomiyle ilgili çok ciddi gelişmeler oldu çünkü Türkiye pazarında bir, turizm; iki, tarım Rusya'ya bağlı, yaş sebze meyvede özellikle. Sadece bir domates üzerinden fırtına koparılıyor.

Bakın, şurada net olarak söyleyeceğim: Takip edin fiyatları, on beş gün sonra domatesin fiyatı 1,5 lira ya da 2 liraya düşecek. Bu, üretim planlamasıyla alakalı arkadaşlar. Üretim planlamasında maalesef biz sınıfta kalıyoruz. Bir türlü bu planlamayı yapamadık. Bir -biraz önce Okan Vekilim söyledi- gayrisafi millî hasılanın yüzde 1'inin tarım sektörüne sübvansiyon olarak, destek olarak verilmesi gerekiyor. On beş yıllık rakamlara baktım, yüzde 1'in karşılığı aşağı yukarı 8 milyar dolardır, bunu 3,5'la çarparsanız 25 milyar dolar yapar ve dönün bakın arkadaşlar, hiçbir yıl bunun yarısını vermemişiz. Yani buradan söylüyorum çiftçilere, televizyonda izleyen çiftçi kardeşlerime: Sizin bu iktidardan, on beş yıl boyunca ortalama 10 milyar TL deseniz -yani 10 katrilyon- sizin şu anda alacağınız 1,5 katrilyon para var. Bu çünkü Tarım Kanunu'nda yazıyor, bunu talep edin. Bu destekler olmadığı sürece biz aç kalırız.

Bakın, iki Trakya büyüklüğünde tarım alanı ekilemiyor. Nadasa bırakanlarla falan baktığınız zaman 10 milyon hektar gibi bir alan Türkiye'de ekilemiyor. Gidin, bakın Anadolu'daki köylere -hepiniz gidiyorsunuz, daha yeni seçimden çıktık- o Anadolu köylerinde, o Toroslarda artık genç nüfus kalmadı. O tarlaları ekip biçecek önümüzdeki üç beş sene içinde adam da bulamayacağız. Onlar kente geliyorlar ve kentte işsizler... Bugün yüzde 13 seviyesine çıkmış işsizlik var. Bu nasıl ekonomi yönetimi? İnsanlar aç, insanlar susuz, insanlar işsiz kaldığı zaman yapabilecekleri hiçbir şey yok. İnsanlar intihar ediyorlar artık. İnsanlar evine ekmek götüremiyorlar. 4 gençten 1'i Türkiye'de işsiz. Üniversite mezunlarından 4 mezundan 1'i işsiz. Bu nasıl adalet, bu nasıl vicdan?

Onun için, başta planlama ve bir strateji geliştirmek... Sanayi strateji belgeleri çıkararak sanayi geliştirilemez. Birincisi, hukuk. Herkesin yaptığının karşılığını alabilecek güvende kendini hissetmesi gerekir. Hem tarımda hem sanayide hem ticarette hem hizmet sektöründe eğer üretim yatırımı yapılması isteniyorsa önce demokrasi gerekiyor arkadaşlar, önce demokrasi; sonra hukukun üstünlüğü, sonra iş ve aş. Bunlar olmadığı zaman insanlar yatırım yapmazlar. Yabancı sermayeyi getirmek istiyorsunuz, getirmek istiyoruz, hep beraber istiyoruz ama yabancı sermayenin gelir elde eden kârlı şirketleri satın almaya değil sıfırdan yatırıma gelmesi gerekiyor. Dönün bakın, son on beş yılda, Sayın Başbakan, Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye'nin her yerinde açılış yapıyor, 10 bin kişiye istihdam sağlayacak, 5 bin kişiye istihdam sağlayacak 1 milyar dolarlık orta yüksek teknolojide ya da yüksek teknolojide bir sanayi kuruluşunun kurdelesi kesilmiş mi? Dönün bakın, varsa buyurun, çıkın söyleyin. Sadece betona yatırım yaparak bu ülkede ne istihdamı sağlayabilirsiniz ne zenginleştirebilirsiniz. Bir de üstüne üstlük tek adam iktidarını istediniz, tek adam rejimini istediniz, şimdi hukuk da yok, adalet de yok. Hukukun olmadığı yerde, adaletin olmadığı yerde zenginlik de olmaz. Hiç kendimizi kandırmayalım, 2014'ten beri ülkede fiilî olarak tek adam rejimi yaşanıyor. Dönün bakın rakamlara; büyüme yüzde 3 seviyesinde kalmış, döviz rakamları 2014'ten itibaren bakarsanız yüzde 35 artmış. Dolayısıyla tarımda da ithalatçı olduğumuz için tarım ürünlerinin tamamının fiyatlarına resmen büyük zamlar gelmiş. Yani yoksul halkın ümidi olan, yoksul halkın sofrasından eksik olmayan ürünlerin tamamı ithal artık. Biraz önce söylendi; nohut ithal, mercimek ithal, kuru fasulye ithal, et ithal. Buradan şu çıkmıyor mu: Yönetemiyorsunuz, ekonomiyi yönetemiyorsunuz. Artık dönün, hiç olmazsa burada muhalefetin söylediklerine kulak verin.

Bakın, turizmle ilgili de durum aynı. Turizmle ilgili tarım bağlantısı nedir? Tarım bağlantısı şudur: Antalya'ya gelen turist sayısı 2014 yılında 12 milyondu, 12 milyon turist 110 milyon geceleme yaptı, 110 milyon geceleme toplam 110 milyon gün yapar; 1 domates 110 milyon domates demek, 1 elma 110 milyon elma demek. Turizmi de bitirdik. Bir uçak krizi, arkasından Avrupa'yla kavgalarımız; şimdi Avrupa'dan turist gelmiyor, artık Rusya'dan da gelip gelmeyeceği belli değil.

Dış politikada hata, iç politikada hata, ekonomide plansızlık ve bugün geldiğimiz noktada resmen bir çöküş yaşıyor ülke. Biraz önce söylendi, eğer hukukta ve demokraside geri gidersek, yargıyı siyasallaştırırsak, yargıyı yandaşlardan hâkim atayarak yaparsak bu ülkede daha karanlık günler bizi bekliyor ve önümüzdeki dönem için de bunu lütfen bir uyarı olarak alın.

Bakın, turizm dedik, turizmde yine ilk üç ay rakamları yüzde 5,5 eksi yazıyor. Bu, Türkiye'nin acı bir gerçeğidir. Turizm sektörü en çok istihdam sağlayan, doğrudan döviz kazandıran ana sektörlerden biri ve 500 bin kişi geçen sene işsiz kaldı. Bir siyasi hata, dış politikadaki yanlışlarınız 500 bin kişiyi işsiz bıraktı. Bu yıl hâlâ devam ediyor, geçen seneye göre yüzde 5 eksi ama gelirlere bakıyorsunuz, 800 dolardan 700 dolara düşmüş, çok ağır bir gelir kaybına da sebep olmuş. E tabii ki tarımı da vuracak, ayakkabı boyacısını da, yumurta üreticisini de, aklınıza gelebilen... 54 sektörü destekleyen sektördür turizm, dönüp hiç bakmadınız çünkü turizm politikanız yok; sanayi politikanız, tarım politikanız olmadığı gibi turizm politikanız da yok. Bugün yaşananlar, yanlış yönetim, geleceği görememek ve kendinizden başka hiç kimseyi dinlememek bizleri bugüne getirdi. İnşallah bu yanlışlardan dönersiniz.

Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Budak.