| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 89 |
| Tarih: | 09.05.2017 |
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. HDP grup önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Evet, yargıda kadrolaşma, yargının siyasallaşması ve ideoloji, yargının tarafsızlığı, bağımsızlığı, bütün bunlar onlarca yıldır Türkiye'nin gündemini meşgul eden meseleler, ta ki istiklal mahkemelerinden günümüze dek her daim, özellikle 28 Şubat sürecinde hâkimlerin brifing alması, 17-25 Aralık hadisesinde yargıçların darbe teşebbüsünde bulunması. Bütün bunlar değerlendirildiğinde aslında Türkiye'deki problemin ana unsurları, bir, yargıdaki zihniyet dönüşümü; ikincisi ise yasama, yürütme, yargı üç ayağı içerisinde özellikle yasama, yürütmenin tahakkümünde kalması ve yargıyla arasındaki eşgüdümün anayasal çerçevede kâğıt üzerinde kalmasından kaynaklanan problemler olduğunu görüyoruz.
Anayasa "Yargı" başlıklı üçüncü bölümünde 138 ile 160'ıncı maddelerinde mahkemelerin bağımsızlığı, hâkim ve savcıların teminatını düzenlemiştir. Aslında buradaki mahkemelerin bağımsızlığı, hâkimlerin ve savcıların teminatı sadece anayasal bir güvence altına alınmakla birlikte uygulamada ise problemler olduğuna düçar olmuşuzdur. Her daim siyasal konjonktürde değerlendirmeye tabi olan münferit hadiselerden kaynaklanarak değer yargılarına varılmıştır.
Netice itibarıyla, hâkimler kararlarıyla konuşmalıdır. Hâkimler Türk milleti adına karar vermelidir. Tabii ki hâkimin ideolojisi, siyasi fikri olacaktır ancak hâkim cübbesini giydiği anda ideolojisini, görüşünü mahkeme eşiğinde bırakmalıdır. Kararlarını Anayasa'ya, hukuka, ahlaka ve vicdana göre vermelidir. Eğer bunlardan ari bir karar veriyorsa o karar siyasidir, hukuki değildir. Gerek onlarca yıl öncesinde gerekse günümüze dek uzanan bu yargı tartışmalarının ana nedenlerinden biri de deminki söylediğim unsurlardan kaynaklanıyor. Hâkimler ideolojisini, düşüncesini, fikriyatını bir siyaset argümanı olarak değil bir mahkemede ilam hükmünde herkesi bağlayıcı, bütün tarafları bağlayıcı kararlar verdiğinin farkında olmalı. Hukukun üstünlüğünü kendisine şiar edinmeli, Anayasa'yı ve mevzuatı kendisine şiar edinmeli. Demin de söylediğim üzere, kararını verirken siyasi düşüncesi ne olursa olsun alabildiğine tarafsız, alabildiğine bağımsız karar verebilmeli. Cübbesini giydiği andan çıkardığı ana kadar olan süre içerisinde ideolojisini mahkeme eşiğine bırakmalıdır diye düşünüyorum.
Netice itibarıyla, deminki hatip birtakım beyanlarda bulundu bir hâkimle ilgili. Tabii ki bir hâkimin verdiği -demin de söylediğim üzere- karar hukuki olmalıdır, hâkim kararıyla konuşmalıdır dedik, karar haricinde konuştuysa yapmış olduğunu tasvip etmemiz de mümkün değildir.
Netice itibarıyla, özellikle 17-25 Aralık sürecinde alçak FETÖ yargı darbesine kalkışan hâkimler olduğu gibi, 15 Temmuz gecesi de kahramanca duruş sergileyen, Türk milleti adına karar verebilen hâkimlerimiz ve savcılarımız olmuştur. Netice itibarıyla, o darbe sürecinde, darbenin renginin belli olmadığı saatlerde, gerekse biz buradan, Meclisten direniş hareketini başlatırken, aynı şekilde, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, gözaltına alma, yakalama ve hazırlık tahkikatını başlatmak için gerekli talimatları vermiştir. Bu çok önemlidir ve manidardır. Demek ki millî iradeye, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne de saygı duyan hâkimlerimiz ve savcılarımız vardır, onlarla da gurur duymalıyız.
Diğer taraftan, hâkimlik mesleğine, savcılık mesleğine avukatlıktan geçişle ilgili -bir avukat olarak konuşuyorum, uygulamadan gelen biri olarak konuşuyorum, gerçek manada uygulamadaki sıkıntıları yaşayan biri olarak söylüyorum- özellikle ciddi derecede hâkim ve savcı açığı olan bir ortamda ve uygulamada problemleri bilen, tatbikata ağırlık veren meslektaşlarımızın hâkimlik mesleğinde daha başarılı olacaklarına inanıyorum. Netice itibarıyla, avukatlık mesleğinden hâkimliğe geçişte ÖSYM bir sınav yapıyor ve bu sınavda belirli bir puan barajı var, o barajın üzerinde de bir sıralama yapılıyor. Bu sıralamada, alınacak eleman, yani alınacak hâkim ve savcı sayısının belli katındaki sıralamaya tabi olanlar sözlü mülakata çağırılıyor ve sözlü mülakatta da Adalet Bakanlığı bürokratları ve HSYK, Yargıtay, Adalet Akademisinden de gerekli komisyon üyeleriyle oluşturulan bir heyet karşısında bu sınav yapılıyor.
Tabii ki sözlü mülakat sınavları, alabildiğine objektif de olsa, bütün sözlü mülakatlar tartışmaya açıktır, tartışılacaktır. Netice itibarıyla, burada ilgili komisyonun, hâkimlik ve savcılık ehliyetini haiz olup olmadığı, mesleki kariyerinin bu meslekteki şiarına etki edebilecek, aleyhe etki etmeyecek aksine lehe etki edecek davranışları da beraberinde barındıranı olumlu anlamda değerlendirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Burada isim verilerek bunların nasıl sınavı kazandığından bahsedilmesi tabii ki değerlendirmeciye aittir diye düşünüyorum ama ben doğru bulmuyorum, buna inanıyorum.
Özellikle, avukatlık mesleğinden hâkimliğe geçişi bizim teşvik etmemiz lazım. Gerek alçak FETÖ darbesinden sonra hâkim ve savcı açığının ortaya çıkması gerekse uygulamayı bire bir bilen ve alandaki sıkıntıları, hukuki sıkıntıları bilen ve vatandaşla ihtilaf; dava sahibi, iddia sahibi olanlarla, aynı zamanda müdafi ve avukatlık ilişkisi kuran ve bu iletişimde mahkeme nazarında da kürsüde olma durumunu da içselleştirdiğinden dolayı hem kürsüde olma hem de kürsünün gerisinde avukatlık ve müdafilik durumunda olduğu için empati de yapabilecektir. Bu manada ben avukatlık mesleğinden hâkimlik mesleğine geçişin doğru olduğunu, kolaylaştırılması gerektiğini ve bundan da adalet mekanizmasının ve adaletin faydalanacağını umuyorum.
Uygulamada, mülakatlarda problemler varsa bunların üzerine gidilmelidir diye düşünüyorum ben. Netice itibarıyla, hangi cenahtan, hangi ideolojiden kim gelirse gelsin hâkimlik vakarına, savcılık vakarına yaraşır bir şekilde mesleğini ifa etmelidir diye düşünüyorum.
İdeolojisi ne olursa olsun karar verirken bütün ideolojisini ve düşüncesini mahkemenin eşiğinde bırakarak adalete, hakkaniyete ve nefasete uygun karar vereceklerini umuyor ve bu beklentiler içerisinde HDP grup önerisini takdirlerinize sunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.