GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Gümrük İdaresi Arasında Gümrük Alanında Ortak Komite Kurulmasına İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:88
Tarih:04.05.2017

CHP GRUBU ADINA DİDEM ENGİN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Hazreti Mevlâna bir şiirinde "Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol." der. Bu referandumda Adalet ve Kalkınma Partisi olarak olduğunuz ya da göründüğünüz gibi değil, gerçekleri tamamen gizleyerek, halkımızı aldatma ve yanıltma üzerine Makyavelist bir anlayışla kurguladığınız bir tiyatroyu oynadınız.

Bir taraftan kuvvetler birliğini hedefleyerek yargının siyasileşmesi için teklif hazırladınız, diğer taraftan "Yargı bağımsızlığı için evet" pankartları astınız. Bir taraftan, Meclisin yetkilerini sınırlandıran, milletvekillerinin sözlü soru sorma imkânını bile kaldıran ve ülkemizdeki tüm yetkileri tek bir kişide toplayan maddeleri hazırladınız, diğer taraftan "Güçlü Meclis için evet" pankartlarıyla her yeri donattınız. İyi niyetli vatandaşlarımızın oylarına göz diken sinsi siyasetçilerin yalanlar üzerine kurulu bir propagandayı nasıl yürütebildiklerini tüm dünyaya gösterdiniz ve ülkemizin demokrasi tarihine kara bir leke olarak kayda geçirdiniz. Bu Anayasa değişikliğiyle ülkemizi bir ateşin, bir kaosun içine atarak her türlü dış kumpasa açık hâle getirdiniz. Tarih, 26'ncı Dönem Meclisini kendi yetkilerini ve işlevselliğini kısıtlayarak, alkışlarla demokrasimizi rafa kaldıran bir Meclis olarak kayda geçirmiştir. Bu onur "evet" oyu veren tüm milletvekillerine yeter. Partili Cumhurbaşkanlığıyla Cumhurbaşkanlığı makamının manevi saygınlığını yok ettiniz, ülkemizin birlik ve bütünlüğünün altına dinamit konulmasına göz yumdunuz. Bundan sonra Cumhurbaşkanı cumhurun başkanı olamayacaktır, sadece kendi partisinin başkanı olacak ve bu şekilde karşılık bulacaktır.

Adalet sistemini siyasileştirerek hukuk devletini yok ettiniz. Şimdi bütün dünyanın önünde milletimizin gözüne bakarak "Buna da alışacaklar." umursamazlığı içinde Hâkimler ve Savcılar Kurulunun siyasi yapısını oluşturuyorsunuz.

Baskılarınızla "evet" demek zorunda kalan vatandaşlarımızın bile gönlünde kabul görmeyen bu Anayasa değişikliğiyle, halkımızın sahip olduğu demokrasi bilincine rağmen ülkemizi bu şekilde yönetemezsiniz. Çünkü bu Anayasa değişikliğiyle oluşacak hukuk sistemiyle Türkiye içte ve dışta öngörülemez bir ülke konumuna düşmüştür. İşte, AGİT ve Venedik Komisyonu raporları ve son olarak Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi kararı.

Siz istediğiniz kadar mezarlıkta ıslık çalarak "Bu kararların hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur." deyin, bu referandum sonucunun meşruiyeti sadece ülkemizde değil, tüm dünyada sorgulanmaktadır. Yürüttüğünüz dış politikayla zaten dünyadan tecrit edilmiş duruma getirdiğiniz ülkemize bu kararların hem dış politikada hem de ekonomide faturası çok ağır olacaktır. Hem yerli hem de yabancı yatırımcıların, yatırımların durmasının, ülkemizden sermaye çıkışlarının hızlanmasının, ihracatın her geçen yıl daha da gerilemesinin, turizm gelirlerinin her yıl daha da azalmasının, finansman bulunmasının zorlaşmasının, cari açıkların tolere edilemez boyutlara ulaşmasının, ekonomimizdeki çarkların yavaşlamasının, iflasların hızla artmasının, sokaklarımızı çığ gibi büyüyen işsizler ordusunun kaplamasının, ülkemizin içinden çıkılamaz bir girdabın içine sürüklenmesinin müsebbibi bu sorunları görmezden gelerek sadece kendi çıkarlarını düşünen ve kendi menfaatleri için Anayasa değiştiren, olağanüstü hâl sürecinde referandum düzenleyen ve güzel ülkemizi bir parti devletine dönüştürmeye çalışan AKP olacaktır.

Hemen her fırsatta millet iradesinden bahsediyorsunuz. Bu Mecliste her tartışmada millet iradesinin arkasına sığınıyordunuz, "Millet iradesinin başımızın üzerinde yeri var." diyordunuz.

Şimdi soruyorum: Referandumda milletimizin iradesinden neden korktunuz? Neden milletimizin iradesinin özgürce sandığa yansımasını engellemek için her türlü baskıyı denediniz? Milletimizin vergilerini neden "evet" için hesapsızca harcadınız? Neden bütün vatandaşlarımızın cebinden çıkan vergileri kullanarak dağı taşı "evet" afişleriyle donattınız? Neden "hayır" afişlerine tahammül edemediniz? Neden "hayır" pankartlarının çoğunu asıldığı gün kestiniz, yırttınız, kaldırdınız? Neden lise öğrencilerini, kamu çalışanlarını "evet" propagandası yaptığınız açılışlarınıza, mitinglerinize katılmaya zorladınız? Neden taşeron işçileri ve belediye çalışanlarını işten atma tehditleriyle "evet" oyu vermeye zorladınız ve bu oylarını fotoğraflarla ispatlama mecburiyetinde bıraktırdınız? Neden "hayır" diyen vatandaşlarımıza "terörist", "vatan haini", "çukur" yakıştırmalarını yaptınız? Neden?

Bu referandumun bir faydası oldu, o da sizin "millet iradesi" söylemlerinizin cilalarını dökerek, o cilanın altındaki gerçek yüzünüzü halkımıza göstermiş olmasıdır.

Bu Anayasa değişiklik teklifiyle ilgili Genel Kurulda şunları söylemiştim: AKP, bu defolu Anayasa değişiklik teklifiyle üzerine yapışan bu kapkara lekeyi asla silemeyecektir. Teklif bu Meclisten geçsin ya da geçmesin, demokrasi tarihimize bir ibret vesikası olarak zaten geçmiştir. Kapalı kapılar ardında hazırlanan, dar bir kadro tarafından hazırlanan metni görmeden imzalayan milletvekilleriyle, eleştiri ve önerilerin görmezden gelinmesiyle, konuşmaların televizyondan canlı yayınlanması talebimizin gerekçesiz reddedilmesiyle, sivil toplum kuruluşlarına, anayasa hukukçularına, akademisyenlere Komisyonda söz hakkı verilmemesiyle, kifayeti müzakere önergeleriyle, Genel Kurulda gizli oylamada açık "evet" oyu kullanılmasıyla, bu teklif artık AKP ruhunun silinemez alametifarikası olmuştur." 16 Nisan referandumu ise bu alametifarikayı tescillemiştir. Mühürsüz oy pusulaları ve zarfların Yüksek Seçim Kurulu tarafından geçerli sayılmasıyla, Türkiye'nin her yerinde devletin tüm imkânlarının "evet" için seferber edilmesiyle, baskıyla, hileyle, kanunsuzlukla, "Evet çıkması için her yol mubahtır." anlayışıyla ölülere bile "evet" oyu verdirilmesiyle, silahla oy kabinlerinin önünde bekleyen yandaşların vatandaşlarımızı "evet"e zorlamasıyla, oy vermeye gitmeyen seçmenlerin yerine "evet" oyu kullanılmasıyla, seçim kurullarının "tercih" mührü yerine "evet" mühürleri dağıtmasıyla, şaibeli milyonlarca oyla bu alametifarika ilelebet tescillenmiştir. Tüm bu yaşananlar AKP Türkiyesinin artık bir hukuk devleti olmadığının acı birer göstergesidir.

İşte gerçek yüzünüz, itaat etme ve boyun eğme üzerine kurgulanmış yönetim felsefeniz, işte sizin demokrasi anlayışınız. Bundan sonra demokrasiden bahsedemeyeceksiniz çünkü her "demokrasi" diye ağzınızı açtığınızda, her "millet iradesi" diye övündüğünüzde "İşte sizin demokrasi anlayışınızın alametifarikası bu Anayasa değişiklik teklifi ve bu referandumdur." cevabını alacaksınız. Milletimiz, demokrasimizi rafa kaldıran bu Anayasa değişiklik teklifini devlet terörüne ve her türlü baskıya rağmen, sahip olduğu demokrasi bilinciyle reddetmiştir. Halkımız, hâkimiyetin kayıtsız şartsız millete değil bir tek kişiye ait olduğu dayatmasını, bu oldubittiyi hiçbir zaman kabul etmeyecektir; asla itaat etmeyecek ve asla boyun eğmeyecektir.

Son Meclis konuşmamda "Bu referandum AKP'nin çöküş sandığı olacaktır." demiştim. AKP'nin çöküş ve izmihlali de bu referandumla başlamıştır. Alkışlarla kabul ettiğiniz partili Cumhurbaşkanlığıyla da bu çöküş hızlanmıştır. Minareyi kılıfına uydurduğunuzu zannediyorsanız, "Bu iş oldu da bitti maşallah." diyorsanız, "Kurduğumuz düzene halkımız nasıl olsa zamanla alışır." diyorsanız yanıldığınızı kısa sürede anlayacaksınız. Kaçırdığınız at henüz Üsküdar'a varamamıştır ve maç da henüz bitmemiştir.

Referandum sürecinde ve oy sayım gecesinde yaşadıklarımız hem "evet" diyen hem de "hayır" diyen tüm yurtsever vatandaşlarımızın vicdanını sızlatmıştır. Vicdanı sızlayan bütün vatandaşlarımızın mühürsüz seçim yapanlarla ve bu mizanseni hazırlayanlarla ilk sandıkta görülecek bir hesabı vardır. Bu defa elinizdeki sopayla, tehditle, baskıyla, zulümle milletimizi korkutamayacaksınız. Ne sandıkta yapacağınız katakulliler ve ne de seçim kurullarınız sizleri kurtaramayacaktır.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)