| Konu: | (10/518) No.lu Çölyak Hastalığıyla İlgili Farkındalık Yaratılması, Teşhis Aşamasıyla İlgili Önlem Alınması, Sebep ve Sonuçlarının Detaylı Bir Şekilde Araştırılması ve Bu Hususlarda Çözümler Üretilmesi, Ayrıca Bu Hastalığa Maruz Kalan Hastalara Kalıcı Yardımlar Sağlanması Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergenin Ön Görüşmesi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 88 |
| Tarih: | 04.05.2017 |
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri, çölyak hastalığıyla ilgili Mecliste grubu bulunan tüm partilerin birlikte, beraber bir Meclis araştırması komisyonu kurulmasıyla ilgili vermiş olduğumuz önerge hakkında konuşmak istiyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Bu arada, 4 partideki bu arkadaşlarıma da ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. Bu birlikteliğin bundan sonra da Meclisteki çalışmalarımıza yansımasını en büyük dileğim ve arzum olarak da ifade etmek istiyorum.
Benden önce konuşan değerli konuşmacılar, 4 doktor arkadaşım çölyakla ilgili konunun aşağı yukarı tamamını izah ettiler. Ben de kısaca şöyle ifade edebilirim: "Glüten" denilen proteinli maddelerin vücuda girmesiyle birlikte özellikle ince bağırsaklarda alerji meydana getirerek "villus" denilen bu çıkıntılardan emilimin yok olması anlamına geliyor. Emilim niçin yok oluyor? Buradaki villusları yok ederek yok oluyor. Dolayısıyla proteinler, vücuda giren gıdaların büyük bir kısmı da ince bağırsaklarda sindiriliyor ve ince bağırsaklardan emiliyor. Buna bağlı olarak emilemeyen bu gıdalar o zaman ince bağırsağın doku yapısında da bir bozukluk meydana getiriyor, dolayısıyla fonksiyonunda da bir bozukluk söz konusu oluyor. Fonksiyondaki bu bozuklukla birlikte de bağırsaktaki aşırı hızlanmayla ishaller meydana geliyor. Bu, çocuk yaşta da oluyor, hayatın diğer bir döneminde de ortaya çıkabiliyor.
Bunun teşhisi zor çünkü diğer hastalıklarla birlikte semptomları başka hastalıklarla da karıştığı için teşhiste zorlanılıyor ama kesin teşhisi de -daha önce arkadaşların belirtmiş olduğu gibi- doku biyopsileriyle yani ince bağırsak biyopsileriyle birlikte kesin teşhis konuyor.
Tedavisi ne? Tedavisi de glütenli gıdaların vücuttan uzaklaştırılması. Zaman içinde bozulan bu ince bağırsak villusları bu gıdalarla karşılaşmadığı andan itibaren de kendini yeniliyor ve eski hâline geliyor, hastalıktan kurtulmuş oluyor.
Tabii, değerli arkadaşlarım belirttiler, bu hastalık önemli bir hastalık, çölyak hastalığı; Türkiye'deki popülasyonu da ifade edildi, yüzde 0,3 ile yüzde 1 arasında görülmesi. Şöyle nüfusumuza oranladığımız zaman da aşağı yukarı 700-750 bin civarında hastanın olmasını beklememize rağmen, bizim tespit ettiğimiz rakam, Sağlık Bakanlığımızın da almış olduğu rakam 68 bin civarında hastanın olduğudur.
AK PARTİ olarak bizler hem metabolik hastalıklarda hem diğer hastalıklarda hem de çölyak hastalığıyla ilgili önemli çalışmalar yaptık. Bunu değerli Cumhuriyet Halk Partisinden konuşmacı arkadaşım da burada ifade ettiler. Özellikle 2004 yılında yapmış olduğumuz değişiklikler... Çünkü daha önceleri hiç devlet desteği yok iken o zaman belli bir yardım yapılmıştı. Sonra 2006, sonra 2011, daha sonrada da 2015 yılında yapmış olduğumuz değişikliklerle birlikte bu hastalarla ilgili önemli çalışmalar yaptık ve hastaları korumaya çalışıyoruz. Yeterli mi? Tabii ki değil. Daha yeni yeni bu hastalarla ilgili çalışmalar yaparak bu hastaların hem yaşam düzeylerindeki konforun artırılması hem de toplum içerisindeki bireysel haklarını bunlara iade etmemiz gerektiğini, sosyal devlet olarak en önemli, altını çizerek bunu yapan parti de biziz diye ifade etmek istiyorum.
İşte, kuracağımız bu Meclis araştırması komisyonuyla birlikte bu hastalara daha neleri yapabiliriz, ne iyilikler getirebiliriz, bunları birlikte inşallah o komisyonda tartışacağız, eksikleri belirleyeceğiz, ona göre de yeni yeni tedbirler alacağız. Gastroenterolog olan her hastanede bu hastalara verilen raporlarla birlikte bunların bir yıl kadar glütensiz gıdalara ücretsiz erişimlerini sağlamıştık. Bunlarda değişiklikler söz konusuydu. Özellikle 2011 yılında hasta yakınlarının bu gıdaların yetmemesiyle ilgili şikâyetleri üzerine Sosyal Güvenlik Kurumunun toplanmasıyla bunlarda artışlar olmuştu.
O konuyla ilgili özellikle ifade etmek istiyorum, sadece çölyak hastalıklarıyla ilgili değil, aynı zamanda protein emilimine bağlı diğer metabolik hastalıkları olan hastalara da bu yardımlar yapılmıştı. Aylara göre ifade edecek olursam -bunu protein metabolizması bozuk olan, metabolik hastalığı olan hastalar için söylüyorum- 0-12 aylık hastalara 31 TL verilirken yüzde 50 artışla bu rakam 46,50 TL'ye yükseltildi ve rakamlar 120 liraya kadar da çıktı. Çölyak hastalarında 78 ile 120 lira arasında değişiklikler söz konusu oldu. Son zamanlardaki bu artışlar yeterli mi? Yeterli bulmuyoruz. Sağlık Bakanlığımız bir çalışma yapıyor, bu çalışma kapsamında da inşallah bir yol haritası belirleyeceğiz. Özellikle STK'lar, üniversiteler, özel sektör... Erişkin bazı metabolizma hastalıkları, bunlar ne olabilir? Tiroit, tiroidit, osteoporoz, gut gibi hastalıklar da dâhil olmak üzere, çölyak hastalığında kontrol programıyla ilgili, Sağlık Bakanlığındaki yol haritası belirlenmiş oldu. Hep beraber, inşallah bu Meclis araştırma komisyonunda da bunların çalışmalarının içeriğini, genişliğini orada görmüş olacağız. Bu kapsamda, 2017-2021 eylem planını yapmış oluyoruz.
Tabii, Tarım Bakanlığının da hastalarla ilgili çalışmaları söz konusu çünkü benden önceki arkadaşların yine ifade etmiş oldukları gibi burada gıdaların büyük bir kısmı Türkiye'de üretilmemekte, bunlar yurt dışından ithal edilmektedir. İthal edilenler arasında da "glütensiz" denilmesine rağmen glütenli gıdaların olması da dikkat çekmektedir. Bunu ortadan kaldırmak adına Tarım Bakanlığı etkin bir şekilde bunların kontrolünü ve denetimlerini yapabilmektedir. Bunlar hatta bazen yüzde 20 glütenli gıdalara bile "glütensiz" yazıldığı görülmüştür. Bu açıdan, Tarım Bakanlığımızın da dikkatli bir şekilde üzerine giderek bu gıdaların ithalini daha doğru bir şekilde yapma adına çalışmaları mevcuttur. Bu bağlamda, tüm partilerin duyarlı olmasından dolayı herkese teşekkür etmek istiyorum.
Yine, ben, Milliyetçi Hareket Partisinden Ahmet Bey'in ifade etmiş olduğu özellikle yıpranma payıyla ilgili görüşlerini, onun kendisini bu kürsüden destekleyeceğimi ifade etmek istiyorum çünkü sağlık çalışanları gerçek anlamda emekçi kardeşlerimizdir, çünkü onlar geceleri gündüzleri olmadan, sabahlara kadar evlerine gitmeden nöbet tutmaktadırlar, ağır işçi konumundadırlar. Bunların yıpranma payını vermenin de bizim görevimiz olması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Yine, sağlık çalışanlarıyla ilgili yapacağımız iyileştirmeler de çok önemli.
Tabii, "değerli kardeşim" diye hitap edeceğim Cumhuriyet Halk Partisinden Aytuğ Bey'in birtakım eleştirileri söz konusu oldu, ona da buradan şunu ifade etmek istiyorum: Değerli kardeşim, Türkiye sağlık alanında çok önemli yerlere gelmiştir. Sen de biliyorsun ki özellikle bir ülkede sağlık oranlarına bakmak, sağlıkta ilerleme anne ölüm hızı ve bebek ölüm hızıyla tabir edilebilir, görülebilir. Türkiye'de binde 30'ların üzerindeki bebek ölüm hızları bugün binde 7'lere, Avrupa Birliği standartlarına çekilmiştir. Bu ne zaman yapılmıştır? On yıl içinde yapılmıştır. Gelişen ülkelerde bu, otuz yıl içerisinde yapılmıştır. Anne ölüm hızları da yine aynı, 100 bin kişide 64 iken bugün artık 17'lere kadar inmiştir. Bu da Türkiye'nin sağlık alanında yapmış olduğu büyük bir başarıdır diyorum ama yeterli mi? Değil. Daha ileriye gitmemiz lazım, daha çok çalışmamız lazım diyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum, hoşça kalın diyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)