GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:11
Tarih:18.10.2012

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar, milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz yasa Sendikalar ve Toplu Sözleşme Kanunu. Tabii, bu yasa bu isimle gelmedi ama Sayın Bakan bu ismi koyunca sendika kanunu olduğunu düşünüyor herhâlde ancak biz bunun bir sendika kanunu olduğunu düşünmüyoruz. Tabii, sendika kanunu deyince gelişmiş sanayi ülkelerindeki sendikalaşmış işçi oranları, işçi sayıları akla gelir. Örnek verecek olursak, Almanya'da 8 milyon 600 bin kişi, yine bu Alman nüfusuna oranı yüzde 12. Sendikalaşmış, sendikalı işçi sayısından bahsediyorum. Yine gelişmiş ülkelerden, sanayisi gelişmiş ülkelerden İngiltere 7 milyon 550 bin kişi, bunun da nüfusa oranı yüzde 15. İtalya'da ise 11 milyon 600 bin kişi ve bunun da nüfusa oranı yüzde 23. Peki, Türkiye'deki durum ne? 1980 yani 12 Eylülden önce iki buçuk milyon işçi vardı, bugün kayıtlı işçi sayısı 10 milyon yani yaklaşık 4 kat işçi sayısı artmış. Yine bugün, sendikalı işçi sayımız 922 bin. Tabii, bu 922 bin kafaları karıştırmasın, bu 922 binin tümü grev hakkına sahip değil sadece sendikalı işçi olarak geçiyor. Bu da, Türkiye nüfusunun yüzde 8,94'üne karşılık geliyor. Peki, bu kadar sanayileşmiş olduğundan bahsettiğimiz bu ülkede sendikalaşma oranının, sendikalı işçi sayısının düşük olması ne anlama geliyor? Ne anlama geldiğini şöyle açıklayayım, yine Türkiye İstatistik Kurumunun verilerinde, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 949 lira, yoksulluk sınırı da 3.092 lira.

Sayın Bakan, ben Kocaeli  ili milletvekiliyim, Kocaeli ili de Türkiye Cumhuriyeti'nin sanayi başkenti sayılıyor. Size soruyorum, son on yılda iktidarınız döneminde Kocaeli ilinde kaç tane grev yapılmıştır? Grev ne için yapılır? İşçi, üretimden gelen gücünü kullanmak için yapılır. Neye karşı yapılır? Elde edemediği haklarını, bu haklar ille de bir maddi hak değildir, özlük haklarıyla da ilgili olabilir ama on yılda Kocaeli ilinde bir elin parmaklarından fazla grev olmamıştır.

Özellikle lastik iş kolundan bahsetmek istiyorum. Türkiye'de en iyi ücreti verdiği iddia edilen kimya sektöründe, lastik iş kolunda üç defa grev kararı alınmıştır, üç defa da Bakanlar Kurulu kararıyla bu grev yasaklanmıştır. Nedeni de, millî menfaatler gereği grev yapılmaması kararıydı. Buradan yine Bakana sesleniyorum: Hangi millî menfaat vardı da bu grev yapılamadı? Evet grevi bir ertelediniz, iki ertelediniz, üç ertelediniz; işçiyi iki-üç aylık dönemlerde grev yapacak durumdan uzaklaştırdığınız için, gelirini düşürdüğünüz için de grev yapamaz hâle getirdiniz ve bugün de bu kanunla sanki Türkiye'de bir anda bütün işçiler sendikalı olacakmış gibi bir tavır içerisindesiniz.

Şimdi, son on yılda bunu yapamadık da, grev yapamadı işçi, ne oldu? Her kurumda -özel sektörde- en az çalışan kadrolu işçi kadar taşeron işçi oldu. Maliyetler onların çok daha altında. Yine soruyorum buradan: Kocaeli yine sanayi bölgesi, Kocaeli'deki işçilik maliyetleriyle -Türkiye'deki işçilik maliyetlerinden bahsetmiyorum- Avrupa'daki işçilik maliyetlerini karşılaştırın, karşılaştırın. Avrupa'nın otomobil devi dediğiniz ve yeri bedava verilen -siz tarafından verilmedi- Ford'da 6.600 tane işçi çalışıyor. Bir sorun bakalım kaç paraya çalışıyor bu işçiler? Bu işçiler kaç paraya çalışıyor? Bakın, sendikalı olmak için imza attıklarında iş akitleri nasıl feshediliyor? Bu fabrikaya on yılda 66 bin kişi girmiş çıkmış. On yılda 66 bin kişi girmiş çıkmış. Kimleri alıyor biliyor musunuz? İki yıllık meslek yüksek okulu mezunlarını ve iki yıllık meslek lisesi mezunlarını alıyor.

Peki, size soruyorum: Bu çocuklar altı ay, sekiz ay geçici çalıştırılıp, bir sene, iki sene çalıştırılıp iş akitleri feshediliyor. Bu çocuklar -sizin de tembih ettiğiniz gibi düğünlerinde, nikâhlarında- 3 tane çocuğu yapıp da nasıl geçindirecekler?

Şimdi, bu kanunu çıkartan arkadaşlara, bu kanunu hazırlayan arkadaşlara soruyorum: Bir ay o şartlarda çalışsınlar, kendi ailelerine baksınlar, ondan sonra desinler ki: "Bu kanunlar, çıkarttığımız kanunlar doğru kanunlar."

Gerçekten işçinin emeği sömürülüyor; emperyalist ülkeler tarafından, sermaye tarafından Türkiye'de işçinin emeği sömürülüyor. Hâlen Türkiye sanayileşmiş bir ülke değil. Sadece işçinin maliyetleri düşük olduğu için bu ülkeler Türkiye'ye geliyor, bu sanayi Türkiye'ye geliyor ve sizin on yıllık iktidarınız döneminde de işçisi, emeği sömürülen bir ülke hâline dönüştürdünüz ülkeyi diyorum.

Bu yasanın, işçinin sendikalılaşma haklarını çözeceğini düşünmüyorum ve sendikalılaşma oranını arttırmayacağını düşünüyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Akar.