GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:87
Tarih:03.05.2017

NİYAZİ NEFİ KARA (Antalya) - Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekilleri; özel etüt merkezlerinin kapatılması konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisine verdiğimiz grup önerisi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

İki gün önce coşkuyla kutladığımız bu 1 Mayısın, taşeronu, iş cinayetlerini, işçilerin, emeğin sömürülmesini konuştuğumuz son 1 Mayıs olmasını diliyorum. 1 Mayısın ülkemizde Emek ve Dayanışma Günü olarak kutlanmasını sağlayan bu Meclisin milletvekillerine teşekkür ediyorum ancak işçi kardeşlerimize karşı sorumluluğumuzun devam ettiğini de vurgulamak gerekir. Taşeron sistemin son bulduğu, iş cinayetlerinin önlendiği, emeğin sömürülmediği ve özgürleştiği bir Türkiye'yi hep birlikte kurabiliriz.

Değerli arkadaşlar, 687 sayılı KHK'yla 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nda düzenlenen özel etüt merkezleri kapatıldı. Kapatılma gerekçesi olarak bu etüt merkezlerinin terör örgütleriyle bağlantıları olması gösterildi. Aynı KHK'yla bu eğitim merkezlerinin 29/7/2017 tarihine kadar kanunun ilgili bentlerinde tanımlanan özel öğretim kurumlarından birinin gerektirdiği şartlara uygun hâle getirilmeleri, aksi hâlde kapatılacakları da hükme bağlanmıştır.

Öncelikle belirtmeliyim ki eğer herhangi bir özel eğitim kurumunun ya da etüt merkezinin terör örgütleriyle bir bağı var ise elbette ki kapatılmalıdır. Bu etüt merkezlerinin sahipleri ve hatta bu etüt merkezlerinin açılmasına izin veren makam sahipleri yargı önüne çıkarılmalıdır. Ancak içinde bulunduğumuz OHAL sürecinde her KHK'da olduğu gibi bu KHK'yla da aldığınız kararlar suçsuz birçok kişiyi ve kurumu mağdur etmiştir. Toptancı bir anlayışla tüm etüt merkezlerine "Terörle ilişkisi var." muamelesi yapmanız son günlerde arayıp da bulamadığımız adalet anlayışını ve devlete olan güveni daha da çok zedelemektedir.

Arkadaşlar, bu etüt merkezleri okul çağındaki öğrencilerin sosyal, psikolojik, bilimsel ve sanatsal faaliyetlerde bulundukları ve bu konuda destek aldıkları mekânlardır. Özellikle özel sektördeki mesai saatleriyle kıyaslandığında ailelerin, okuldaki dersler bittikten sonra çocuklarının güvende olduklarını bildikleri, beslenme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarının giderilmesinin yanında sosyalleştiklerini de bildikleri kurumlardır. Bunların yanında, bu kurumlar birçok atanmamış öğretmene iş imkânı da sunmakla beraber, birçok işsiz vatandaşımıza da ekmek kapısı durumundaydı.

Yukarıda da belirttiğim gibi, tekrar vurgulamak isterim ki eğer bir eğitim kurumunun FETÖ, PKK gibi devletimize ve milletimizin canına kasteden hain terör örgütleriyle bir ilişkisi tespit edilmiş ise bu kurumlar derhâl kapatılmalıdır ve çocuklarımızın güvenlikleri sağlanmalıdır, böyle kurumlara izin de verilmemelidir. Ancak, terör örgütleriyle hiçbir şekilde bağı olmayan etüt merkezlerinin kapatılmış olması, etüt merkezi sahibine, bu merkezde çalışan öğretmenler ile diğer personellere, çocuklarının mesai saatleri süresince bir eğitim merkezinde güven içerisinde olduğunu bilen ailelere ve bu merkezlerde sosyal hayatta ilişkileri gelişen çocuklarımıza olumsuz etkisi olacağı da göz önünde bulundurulmalıdır.

Değerli arkadaşlar, terörle mücadele ediyoruz diye ilan ettiğiniz OHAL'de geçen sürede çıkardığınız 24 KHK'yla terörle mücadeleyi içermeyen, terörle ilişkili olmayan birçok karar aldınız. Kış lastikleriyle ilgili düzenlemeyi KHK'yla geçirdiniz. En son, evlilik programlarını, yayınladığınız KHK'yla kaldırdınız. Yanlış anlaşılmasın, bunu söyleme nedenim bu düzenlemelere karşı olduğumuzdan değil, Meclise getirseydiniz, burada çözseydik. Aslında, tüm bunlar getirdiğiniz yeni değişikliğin bir provasıydı. Siz daha referandum olmadan KHK yetkisiyle Meclisi işlevsizleştirmeyi tercih ettiniz. Sadece bizim değil sizlerin de yetkileri ellerinizden alındı.

Terörle mücadele ediyorsunuz, bu kapsamda evlilik programlarını kaldırıyorsunuz. Ancak, her televizyon kanalında mafya, terör, ölüm, savaş içeren diziler yayınlanmakta ve özellikle, çocuklarımız ve gençlerimiz bu tarz yayınlardan olumsuz etkilenmektedir.

Değerli arkadaşlar, dinimiz sevgi dinidir, dilimiz sevgi dili olmalıdır. Bunları konuşmamız gerekirken bu millete, gelecek nesillere barış, dayanışma, kardeşlik gibi duyguları aşılamamız gerekirken siz, çocuklarımızın eğitim alacağı, terörle ilişkisi bulunmayan tüm kurumları kapatarak gelecek nesillere de kötülük yapıyorsunuz.

Dahası da var. Mesela, bu KHK yetkisiyle neler yaptınız? YSK'nın seçim dönemlerinde özel radyo ve televizyon yayınlarında tek yönlü ve taraf tutan yayınların cezalandırılmasına yönelik olan hükmü kaldırdınız. Seçim dönemlerinde, gerçek demokrasilerin olmazsa olmazı fırsat eşitliğini yok ettiniz. Bunun terörle mücadeleyle ne ilgisi vardı? OHAL sürecinde çıkardığınız KHK'larla Türkiye'nin demokrasi, insan hakları gibi evrensel değerlerde küme düşmesine sebebiyet verdiniz. Maalesef, izlediğiniz politikalar nedeniyle Türkiye, Avrupa Konseyi siyasi gözetim sürecine tekrar alındı. Uluslararası alanda da demokrasimizin gerildiğini tescil ettirmiş oldunuz. "Bize ne Avrupa'dan." diyemezsiniz. Dünya ülkeleri arasında ilişkilerinizde üçüncü sınıf bir demokrasiyle tefeciye düşmüş bir tüccar durumuna düşersiniz, bu da ülkenin saygınlığına, milletimizin yani hepimizin saygınlığına gölge düşürürken halkımızın daha fazla sömürülmesine sebebiyet verecektir.

Türkiye'nin bu kadar zemin kaybettiği bir dönemde seçimlerin adilliği, şeffaflığı ve güvenliğinden sorumlu Yüksek Seçim Kurulunun referandum günü ve sonrasında aldığı kanunsuz kararlar da ülkemize olan inanılırlığı zedelemiştir. YSK aldığı kararlarla referandum sürecinde adil bir seçim ortamının olmadığını açıkça ortaya koyan uygulamaların yanında bir de referandumu şaibeli hâle getirmiştir.

YSK kendini kanun koyucu olarak göremez değerli arkadaşlar, kendisini yüce Meclisin üzerinde konumlandıramaz. Hiçbir YSK üyesi, sizlerin sahip olduğu kanun yapma yetkisine sahip değildir, bu onların haddi de değildir. Hukuk devleti bir devletin işleyişinde yargının, adaletin ve hukukun üstünlüğünü teminat altına alır ve ülke vatandaşlarının adalete olan güvenlerini temsil eder. Yani hukuk herkes için gereklidir. Eğer, hukukun üstünlüğünü uygulamazsanız devlet mekanizmasını işlemez hâle getirirsiniz. Devletin olmadığı bir yerde olsa olsa derebeylik ve kaos ortaya çıkar. Hukuk herkese lazımdır, adalet herkese bir gün lazım olacaktır.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Sen ne anlarsın hukuktan, sen ne anlarsın adaletten, OHAL'den, KHK'dan?

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Bunları size defalarca söyledik, sizleri hep uyardık ama maalesef...

HAMZA DAĞ (İzmir) - Sen sadece yumruk vurup kaçmayı bilirsin. Sen milletvekillerinin yüz karasısın!

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Sensin sen, sen!

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - ...sizler üstünlerin hukukunu öngören değişiklikte direttiniz.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Sen ahlaksız bir adamsın!

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Sensin, sen!

BAŞKAN - Müdahale etmeyin lütfen.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Sen aşağılık bir adamsın!

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Sensin o, sen!

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Bir gün hukuk ve adalet size de lazım olduğunda...

HAMZA DAĞ (İzmir) - Utanmıyor musun konuşmaya burada?

BAŞKAN - Sayın Dağ...

HAMZA DAĞ (İzmir) - Sen yumruk atıp kaçan adamsın!

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Sensin o!

ALİ ŞEKER (İstanbul) - O Niyazi Kara, senin yüzün kara!

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - ...eğer arayıp bulabilirseniz bizleri de bilgilendirin.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Sen aşağılık, ahlaksız bir adamsın!

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Korkaksın, korkaksın!

HAMZA DAĞ (İzmir) - Konuşamazsın sen, konuşamazsın burada, konuşmaya hakkın yok senin.

BAŞKAN - Sayın Dağ, konuşmacıyı duyamıyorum, lütfen...

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Devleti idare edenler hukuku yok ederse ve vatandaş kendi hukukunu yaratırsa devlet ayakta duramaz.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Sen milletvekillerinin yüz karasısın! Sen yüz karası olarak tarihe geçtin.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Sensin o!

BAŞKAN - Sayın Dağ, lütfen...

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Devleti yok ederek iktidarda kalamazsınız arkadaşlar.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Sen, milletvekillerinin, gelmiş geçmiş Türk milletinin milletvekillerinin yüz kararasısın.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Sensin yüz karası!

BAŞKAN - Sayın Dağ...

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Meclis Başkanımızın gönderdiği Kırk Hadis eserinden bir alıntıyla sözlerimi tamamlamak isterim.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Sen saygıdan bahsetme, sen dinden bahsetme, bahsedemezsin sen.

BAŞKAN - Sayın Dağ, konuşmacıyı duyamıyorum, lütfen...

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Peygamber Efendimiz Hazretleri...

ALİ ŞEKER (İstanbul) - O Niyazi Kara, senin yüzün kara!

HAMZA DAĞ (İzmir) - Sen burada bizim genel başkan yardımcımıza yumruk atıp kaçan ahlaksız bir adamsın.

BAŞKAN - Sayın Dağ, lütfen yerinize oturur musunuz?

HAMZA DAĞ (İzmir) - Sen konuşamazsın, konuşmaya hakkın yok! Konuşabilsen gelip kürsüden konuşurdun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Provoke ediyor.

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Dağ... Sayın Dağ, lütfen.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Ne alakası var, bize fırlattınız o bardakları.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Konuşsun.

BAŞKAN - Sayın Dağ...

ALİ ŞEKER (İstanbul) - O bardaklar bize fırlatıldı.

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Sayın Başkan...

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Çık konuş, çık konuş! Ayıp yahu!

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Konuşma ya.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Ne ayıbı, onu yapan kimdi? Sessiz sedasız geziyorsun, yok öyle, yok öyle!

BAŞKAN - Sayın Dağ, lütfen...

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Sayın Başkan...

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Allah Allah!

BAŞKAN - Sayın Dağ... Sayın Özdiş...

HAMZA DAĞ (İzmir) - Ahlaksızlık yaptın, ayıp olan sizin yaptığınız, ayıp olan onun yaptığı. Şu Mecliste tarihe geçti bu konuşan kişi. Konuşamaz bu kürsüde Sayın Başkan.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - O bardakları fırlatan arkadaşına konuş sen.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Nasıl konuşamaz ya, nasıl konuşamaz?

HAMZA DAĞ (İzmir) - "Sevgi dini" diyor bir de, "din sevgi dini" diyor. Sevgiden bahsedecek bu mu? En son sevgiden bahsedecek kişi bu!

BAŞKAN - Sayın Dağ, lütfen...

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Sayın Başkan, eğer izin verirseniz o gün yaşananları bir bir anlatırım.

BAŞKAN - Hayır, hayır, izin vermiyorum.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Neyi anlatacaksın, neyi anlatacaksın videolarda gördüm her şeyi.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ya bırak Nefi ya, bırak!

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Yok canım, gerek yok.

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Ben anlatırım ama...

BAŞKAN - Sayın Kara, lütfen...

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - ...o gün bize gelip baştan saldıran arkadaşlarınızı bilmeniz gerekiyor arkadaşlar.

BAŞKAN - Sayın Kara...

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Kusura bakmayın, yanlış biliyorsunuz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Nefi, konuyu anlat.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Bir de tutup savunma yapacaksın. Nasrettin Hoca hesabı...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, sayın hatibin iki dakika süresi vardı, süresine ekleyin.

BAŞKAN - Biliyorum Sayın Özel, biliyorum, karşıda saat var görüyorum oradan.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Konuyu anlat sen, konuyu anlat.

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Arkadaşlarımız bilmeden suçluyor.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Neyi bilmeden suçlayalım, gerçekler ortada, dışarıda değildik, buradaydık, yumruk vurup kaçtın.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Başkan, müdahale etmeniz lazım. Sayın Başkan, müdahale eder misiniz?

BAŞKAN - Sayın Kara...

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Gerçekten arkadaşım, gerçekten bilmiyorsun, bilsen yapmazsın, kul hakkı alıyorsun.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Anlatsaydın o zaman. Yüzün yok çünkü... Bir de çıkmış sevgiden bahsediyorsun, hukuktan bahsediyorsun.

BAŞKAN - Sayın Kara, bakın, mikrofonunuzu kapattım, lütfen kaldığınız yerden... İki dakika süre veriyorum size, konunuzdan ayrılmayın.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Tamam, siz de sessizliği sağlayın.

BAŞKAN - Sayın Dağ, siz de lütfen sakin dinlemeye çalışın.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Başkan, lütfen müdahale edin konuşmasın arkadaşımız, bir dinlemesini bilsin ya.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Sevgiden, dinden, dilden bahsederse müdahale ederim arkadaş.

BAŞKAN - Buyurun iki dakika ek süre veriyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Tamam, tamam.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Lütfen... Bu kadar konuşamazsınız, bu kadar müdahale edemezsiniz.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Ayıptır yahu, istismar ediyorsun.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kara...

HAMZA DAĞ (İzmir) - Yumruğundan bahsetsin hadi, "sevgi dini" dedi.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Ya, bir laf atarsın, iki laf atarsın. Bu kadar konuşulur mu ya!

BAŞKAN - Grup başkan vekilleri, lütfen, yardımcı olun.

MURAT DEMİR (Kastamonu) - Onun yaptığı affedilecek şey mi ya!

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Ya, zaten ayıbı yeter ona be, ayıbı yeter, o korkaklığın ayıbı yeter ona.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Ya arkadaşım konuşsun kürsüden ya, bırakın ya. Sataşmanın ötesine geçmeyin, ayıp ya.

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Utanmadan konuşsun.

BAŞKAN - Oldu mu, sakinleştik mi?

İki dakika.

Buyurun yeniden başlayın.

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Meclis Başkanımızın gönderdiği Kırk Hadis eserinden bir alıntıyla sözlerimi tamamlamak isterim.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Allah Allah! Hadiste "yumruk at" diyor değil mi?

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Peygamber Efendimiz Hazretleri buyurmuştur ki: "Sizden birisi kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olmaz." (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

HAMZA DAĞ (İzmir) - Hadiste "yumruk at" mı diyor?

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Adaletin ve hukukun sağlanmasına katkı koyacağını düşündüğümüz bu önergeye vereceğiniz destek için şimdiden teşekkür ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Arkadaşlar, bu konuyla ilgili, grup başkan vekilleriniz burada, hepiniz buradasınız; ben kendi adıma, o gün yaşanan... Bana öncesinde burada saldıran milletvekili bellidir. Buraya düşmemi sağlayan... Şuradaki çukura giderken son anda kurtulmamı bilenler biliyor. Ondan sonra da şuuru kapanmış bir şekilde, bilinçsiz bir şekilde hiç tanımadığım bir arkadaşıma vurmuşum. İki gün sonra hatırladım, inanın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Bırak be!

MURAT DEMİR (Kastamonu) - Ne şuuru ya!

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) -Yani bu konuda bu arkadaşımızdan helallik almak isterim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Kara, lütfen bu konuyu açmayın.

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Bakın, bu konuda... (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bakın, söylüyorum, isteyerek yapılmış bir olay değil.

BAŞKAN - Sayın Kara, lütfen...

HAMZA DAĞ (İzmir) - Yumruk attığın için havaalanında çiçeklerle karşılandın, onu bari kabul etmeseydin, havaalanında karşılanmanı bari yapmasaydın. Var mı böyle bir şey ya!

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Arkadaşlar, arkadaşlar, o başka bir şey.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Havaalanında karşıladılar seni, kahraman mı oldun?

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Bakın, o başka bir şey.

Sayın Mehmet Muş...

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Onun ezikliği sana yeter be, onun ezikliği sana yeter!

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Bakın, grup başkan vekiliniz beni çok iyi tanıyor, beraber yolculuk yaptık, Avrupa Birliğinde beraber çalıştık, nasıl birisi olduğumu o da biliyor. Bakın, her zaman konuşabiliriz, bunu sizlerle konuşmaktan hiçbir zaman sıkıntı yaşamam. Ben gerçekten, birazcık size şunu öneriyorum...

MURAT DEMİR (Kastamonu) - Şuurun kapalı yumruğu atıp kaçıyorsun.

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Kaçmıyorum arkadaşım, o da değil, o da değil; ya, lütfen.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Onun ezikliği sana yeter.

BAŞKAN - Sayın Kara, teşekkür ederim, lütfen...

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Ben sizinle rahat rahat konuşmaya hazırım, sohbet ederim, hakkınızı helal etmenizi isterim...

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Bizden değil kardeşim.

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - ...ama...

Size de hakkımı helal etmem o zaman, size bunu söylüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Doğru söylüyor.

BAŞKAN - Sayın Kara, teşekkür ederim.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Senin bizde hiç hakkın yok.

MURAT DEMİR (Kastamonu) - Ne hakkı ya, senin bizde hiç hakkın yok.

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Şu anda kul hakkı alıyorsun kardeşim, bilmediğin bir konuyu söylüyorsun.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Bırak şimdi gözünü seveyim ya, bilmediğin konu, Türkiye gördü ya, Türkiye.

BAŞKAN - Sayın Kara, süreniz bitti.

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Bu, Allah'ın "affetmem" dediği bir haktır.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Hadi bakayım ya!

BAŞKAN - Sayın Kara, süreniz bitti.

NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Kul hakkı alıyorsunuz, kul hakkı alıyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)