| Konu: | Cezaevlerinde yaşanan sıkıntılara ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 86 |
| Tarih: | 02.05.2017 |
EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca, gerek Anayasa ve gerekse uluslararası sözleşmelere aykırı olarak hukuksuz bir biçimde tutuklanarak cezaevinde tutulan ve yasama faaliyetleri engellenen, başta eş genel başkanlarımız Sayın Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere, tüm milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum ve bu hukuksuzluğun bir an önce sonlanması için Anayasa Mahkemesini bir kez daha kendi içtihatlarına uymaya davet ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ne yazık ki gayriinsani bir aşamaya gelmiş bulunmaktadır. Kazanılmış yasal hakların kanun hükmünde kararnamelerle bir bir geri alındığı, imza atılmış uluslararası sözleşmelerin Anayasa'ya aykırı bir biçimde çiğnendiği bir süreçle yüz yüzeyiz maalesef. Ancak ne yazık ki başta Adalet Bakanlığı olmak üzere ilgili kamu idareleri ortada böyle bir sorun yokmuş gibi davranmaktadır. Bu durum sorunlara ilişkin çözümler üretmeyi engellemekte ve yaşanan ihlallerin ötesinde bir muhatapsızlık sorunu yaratmaktadır.
Değerli milletvekilleri, dışarıda mahpusların sesi olmaya çalışan TUHAD-FED, TAYAD-DER, ÖHD, MHD, ÇHD gibi dernek üyeleri cezai yaptırımlara maruz kalmış ve nihayetinde bu dernekler kanun hükmünde kararnamelerle kapatılmıştır. Tutuklu ve hükümlü haklarının korunmasına yönelik faaliyetler bile kriminalleştirilmiştir. Bu ihlalleri gündemleştirebilecek, çözüm üretebilecek siyasi özneler olarak HDP'li milletvekillerinin cezaevlerine yapmak istediği ziyaretler ise sürekli biçimde engellenmektedir.
Değerli milletvekilleri, cezaevlerinde uzun süredir devam eden darp, hakaret, tehdit ve kötü muamele, hukuksuz sevk ve nakiller, çıplak arama, sağlık hakkına erişimin engellenmesi, keyfî disiplin cezaları, avukat görüşlerinin kısıtlanması, Türkçe dışındaki dillerde konuşma yasağı, televizyon ve radyo yayınlarının kısıtlanması, yerlerde beton zemin üzerinde yatılması, baskın tarzında gelişen aramalar, günlük kullanılan araç ve gereçlere el konulması gibi uygulamalar âdeta cezaevi politikası hâlini almıştır.
Diğer taraftan, cezaevlerinde kalan siyasi mahpuslar, süregiden bu uygulamalara tepki koymuş, ulusal ve evrensel metinlerde koruma altına alınan hakları ihlâl edildiği için en son çare olarak bedenlerini hak arama aracı olarak kullanmak zorunda kalmışlar ve onlarca gün süren açlık grevlerine girmişlerdir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye cezaevleri, 15 Temmuz sonrası yürürlüğe konulan ve on aydır sürdürülen OHAL uygulamaları neticesinde daha da vahim bir hâl almıştır. 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle hapishanelerdeki kazanılmış hakların büyük bir kısmı kısıtlanmıştır.
Ağustos 2016'da Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik'te yapılan değişiklik neticesinde hem açık görüşler en fazla iki ayda 1'e indirilmiş hem de bu konuda cezaevine inisiyatif verilerek gerekli görülürse daha uzun sürede açık görüş yaptırma veya yaptırmama hususu cezaevi idaresinin eline bırakılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle "tutukluların avukatlarıyla yapacakları görüşmelerin teknik cihazla sesli veya görüntülü olarak kaydedilebileceği, hükümlü ile avukatın yaptığı görüşmeleri izlemek amacıyla görüşmede görevli bulundurulabileceği, hükümlünün avukatına veya avukatın hükümlüye verdiği belge örnekleri ve aralarındaki konuşmalara ilişkin tuttukları kayıtlara el konulabileceği" biçiminde yeni hak ihlâllerinin önü açılmıştır.
Yine, 677 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle mahpusların eğitim haklarına yönelik de sınırlamalar getirilmiş ve terör örgütü üyeliği veya faaliyetleri iddiasıyla tutuklu bulunanların OHAL süresince merkezî sınavlara giremeyecekleri karara bağlanmıştır.
Değerli milletvekilleri, bakınız, son olarak, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Türkiye'nin 2004 yılında çıktığı denetim sürecine geri dönmesini öngören tasarıyı onayladı. OHAL'in devam etmesi ve yayımlanan kanun hükmünde kararnameler neticesinde ortaya çıkan demokrasi ve hukuk devletiyle bağdaştırılamayacak hak ihlâlleri ise kararın gerekçesi olarak gösterildi. Bu karar, elbette ülkemizin sürüklendiği durum bakımından son derece üzücüdür ve endişe vericidir ancak evrensel hukuk ve insan hakları ölçütleri bakımından çağdaş dünyadan ne denli uzaklaştığımızın da önemli bir vesikası niteliğindedir. Dolayısıyla demokrasi, özgürlükler ve hukukun üstünlüğü gibi temel konularda çağdaş dünyayla uzaklaşan değil, yakınlaşan politikalar geliştirmek zorunluluğumuzu bir kez daha hatırlatarak Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)