GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 97'nci yıl dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın kutlanması, günün anlam ve öneminin belirtilmesi görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:85
Tarih:23.04.2017

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizi izlemekte olan değerli yurttaşlarım, sevgili çocuklar; hepinizi saygıyla selamlıyor, Miraç Kandili'nizi ve bayramınızı içtenlikle kutluyorum.

Değerli milletvekilleri, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk 23 Nisan 1920'de, 97 yıl önce bugün bu saatlerde Türkiye Büyük Millet Meclisimizin Ulus'taki ilk binasına adımını attığı anda hissettiklerini şöyle anlatır: "23 Nisan cuma günü, öğleden sonra, takriben saat ikide, Meclis binasının kapısından girerken günlerden ve gecelerden beri bütün mevcudiyetimi işgal eden efkâr ve duygusallık içinde bulunuyordum. Ancak içeriye gelip Meclis salonunu dolduran milletvekillerinin emniyet ve itimat eden bakışlarıyla bana yönelmiş olduklarını gördüğüm zaman, teşebbüsümüzün milletin amaçlarına tamamen uygun olduğunu bir kere daha idrak ettim ve artık, fikir ve amaçta ortak milletimizi temsil eden bu kader arkadaşlarımla beraber çalışacağımdan ötürü bahtiyarım." diyor. Çünkü, Mustafa Kemal Atatürk için 23 Nisan -yine onun deyimiyle- Türkiye millî tarihinin başlangıcı ve yeni bir dönüm noktası; bütün bir cihanı husumete karşı kıyam eden Türkiye halkının Türkiye Büyük Millet Meclisini vücuda getirmek hususunda gösterdiği harikadır.

Evet, hepimizi çatısı altında toplayan bu Gazi Meclis Türkiye millî tarihinin başlangıcı ve bizzat Türkiye halkının vücuda getirdiği bir harikadır. Ayrıca, 23 Nisan 1920'nin Mustafa Kemal Atatürk tarafından çocuklarımıza armağan edilmesi, aynı zamanda cumhuriyetimizin de her zaman bir çocuk kadar saf, temiz ve yalın kalacağına duyulan inancı ifade eder. Milletimizin Türkiye Cumhuriyeti'ne duyduğu sevgi ve bağlılığın kaynağında da bu inanç vardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Mücadele'yi yönetmesi nedeniyle dünyada "gazi meclis" unvanına sahip tek parlamento olan Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulduğu ilk günden itibaren hükûmetin denetlenmesi görevini kararlılıkla sürdürdü. Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri Kurtuluş Savaşı'nın en kritik dönemlerinde dahi, Kurtuluş Savaşı'nın en kritik dönemlerinde dahi denetim sorumluluklarından ödün vermediler. Örneğin, Sinop Mebusu Şerif Bey'in bakanlıklardaki bazı memurların görevlerinden azledilmesi hakkında verdiği istizah takriri yani gensoru önergesinin 5 Temmuz 1920 tarihindeki görüşmelerinde bazı iç Ege kasabaları Yunanlılar tarafından işgal ediliyordu. Şerif Bey en yaşlı üye sıfatıyla 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılış konuşmasını yapan kişidir; bu Gazi Meclisin kutsal çatısının altında yankılanan ilk nutuk, Sinop Mebusu Şerif Bey'in nutkudur. Haziran 1920'de Saruhan Mebusu Refik Şevket Bey, Ankara Erkek Öğretmen Okulunun başka bir yere nakledilmesiyle ilgili sözlü soru önergesini dönemin Millî Eğitim Bakanına yönelttiğinde aralarında İsmet İnönü'nün de bulunduğu bazı Millî Mücadele kahramanları hakkında İstanbul'da kurulan harp mahkemesi idam kararı almaya hazırlanıyordu.

Değerli milletvekilleri, bu örnekleri şunun için veriyorum: En zor koşullarda bile Türkiye Büyük Millet Meclisi, hükûmeti denetleme görevini yapmış ve hiç kimse kürsüye çıkıp "Memleket savaş hâlinde, siz soruları niçin soruyorsunuz?" ya da "Bu gensoruyu niçin veriyorsunuz?" diye sormamıştır. (CHP sıralarından alkışlar) Çünkü bu onurlu milletvekilleri hükûmet üzerinde denetim görevlerini yaparak Parlamentoya saygınlık kazandırmışlardır. Milletvekillerinin sözlü ve yazılı soru önergeleri ile gensoru önergeleri yoluyla denetim yetkilerini kullanmaları bazı küçük tartışmalar dışında sorun edilmemiş, asla ayak bağı olarak nitelendirilmemiştir.

Bugün gelinen noktaya bakalım sayın milletvekilleri: Yüksek Seçim Kurulu tarafından meşruiyeti tartışılır hâle getirilen mühürsüz seçimle bizler yani biz milletvekilleri bu kürsüye çıkıp bir bakana bir sözlü soru dahi soramayacağız. Soruyu sorsak dahi sayın bakan bu kürsüye çıkıp bizlerin sorularına cevap verme tenezzülünde dahi bulunmayacaktır. Yaratılan bu acı tabloyu vicdanı sızlayan herkesin iyi duymasını isterim. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, bu bağlamda Millî Mücadele'nin hemen sonrasında müzakerelerine başlanan yeni Anayasa tartışmalarını da hatırlatmakta fayda görüyorum. Tarihimizi iyi bileceğiz. Tarihimizi iyi bileceğiz ki geleceği iyi inşa edelim.

23 Mart 1924, 1924 Anayasası görüşülür ve Anayasa'nın 25'inci maddesi, öneri şöyledir: "Meclisin kendiliğinden seçimlerin yenilenmesine karar verebileceği gibi Cumhurbaşkanı da Hükûmetin değerlendirmesini aldıktan sonra gerekçesini Meclise ve millete bildirmek şartıyla seçime karar verebilir." Dönemin milletvekilleri, bu görüşülürken, Hükûmetin değerlendirmesini almak ve gerekçesini Meclise ve millete açıklama zorunluluğuna rağmen fesih yetkisine karşı çıkmışlardır. Örneğin Saruhan Mebusu Reşat Bey kürsüye çıkıp şunları söylemiştir, 1924'te: "Gazi Paşa hazretleri katiyen emin olsunlar ki millet, yine kendi tabir ve tavsiyeleri veçhile hâkimiyetlerinden bir zerresini ismi ve makamı ne olursa olsun ve kim olursa olsun hiçbir makama, ferde tevdi ve teslim etmeyecektir." (CHP sıralarından alkışlar) Mahmut Esat Bey yine kürsüye çıkar "Dünyanın hangi köşesinde, hangi devlet teşkilatında hâkimiyetin kayıtsız şartsız milletin olduğu anlayışının tecellisi Meclisi feshedilebilmektedir? 'Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir.' diyoruz, sonra bu kadar büyük bir kuvveti Cumhurbaşkanı feshedebilmektedir. Bunu doğru bulmuyoruz." diye itiraz eder. Saraçoğlu Şükrü Bey bize...

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Verilen fesih değil yalnız. Verilen fesih yetkisi değil.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Rahatsız olduğunuzu biliyorum, vicdan azabı çektiğinizi de biliyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Millî iradeye saygı göstermediğinizi de biliyorum ama beni dinlemek zorundasınız. Beni dinlemek zorundasınız. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, lütfen...

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - "Millî irade, millî irade" diyorsunuz, millî iradeyi satıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Fesih yetkisi değil.

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri...

Bir dakika Sayın Kemal Bey. Sayın Genel Başkan...

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Millî irade varsa millî irade burada tecelli etmiştir. Hiçbir makam, hiçbir mevki, hiçbir kişi, hiçbir sınıf bu Türkiye Büyük Millet Meclisini feshedemez. Nokta. Bu kadar. Feshedemez. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Genel Başkan, Kemal Bey, affedersiniz...

Efendim, lütfen müdahale etmeyiniz.

Hatibin insicamını bozmayalım. Herkes kendi görüş ve kanaatlerini serdetmekte tabii ki serbesttir.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Genel Başkan.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Ben bu Meclisin itibarını korumak zorundayım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ben aldığım her oyun hakkını vermek zorundayım. Ben millî iradeye saygı göstermek zorundayım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Evet, teşekkür ederim.

Buyurun efendim.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Saraçoğlu Şükrü Bey çıkar kürsüye, "Bize, tarih, hukuk, ihtilal açıkça gösteriyor ki bugün Millet Meclisinin kişiliğinde toplanmış haklarından hiçbir şey geriye doğru döndürülemez." der ve 25'inci madde oylanırken reddedilir.

Tarih böyleyken Türkiye Büyük Millet Meclisi, köklü geçmişine, kurucu değerlerine sahip çıkmak yerine, Meclisin fesih yetkisini bir kişiye, üstelik hiçbir gerekçe göstermeden verilmesini istemiştir.

BENNUR KARABURUN (Bursa) - Yalan söylemeyin lütfen.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bu anlayış millî irade üzerine düşen en büyük gölgedir ve millî iradenin reddidir. Tarih, milletin egemenliğini bir şahsa teslim etmenin yolunu açan milletvekillerini elbette ve asla unutmayacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı yurt dışına çıktığında veya görevinden geçici olarak ayrıldığında ona zatıaliniz vekâlet ediyordu çünkü siz seçimle gelen bir milletvekilisiniz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bu gündem bitti ama artık.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Ayrıca...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam ediniz efendim.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - ...Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına da seçimle geliyorsunuz. Millî iradenin kalbi olan Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil ediyorsunuz. Aynı zamanda, tüm parti gruplarına karşı da tarafsızlığınızı korumak zorundasınız. Üzülerek ifade edeyim ki: Yeni tek adam rejiminde siz, Sayın Cumhurbaşkanına vekâlet edemeyeceksiniz. Daha acı olanı ise, Sayın Cumhurbaşkanına vekâleti seçimle gelen bir kişi değil, atamayla gelen bir başkan yardımcısı yapacaktır. Bizim tarihimizde bu durum, darbe dönemlerine uygun bir uygulamadır. Bu acı gerçeğin, bu geriye gidişin de unutulmaması gerekir. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, bu Meclis kuruluşunda liyakate dayalı bir devlet yönetiminin Türkiye'nin bekası açısından ne kadar önemli olduğunu bilen bir Meclistir. Yani ülkeyi yönetenlerin işi ehline vermeleri kuralını öngörmüştür. Devlette liyakat sisteminin kurallarını keyfî uygulamalara yol açmaması açısından hep bu Meclis belirlemiştir. Yürütme organı da bugüne kadar bu kuralları esas alarak atama yapmıştır. Şimdi, üzerine YSK tarafından şaibe düşürülen mühürsüz seçimle bu yetki de Türkiye Büyük Millet Meclisinin elinden alınmıştır. Böylece, devlet yönetiminde liyakat değil keyfî yönetim anlayışının egemen olmasının yolu açılmıştır. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, üzülerek ifade edeyim ki bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi büyük bir itibar kaybına uğramıştır, yetkileri alınmıştır. O kadarki Yüksek Seçim Kurulu dahi Türkiye Büyük Millet Meclisinin çıkardığı kanuna uymamayı kural edinmekte, kanunsuzluğu meşru hâle getirmektedir. Bir Parlamentonun bu duruma düşmesi gerçekten de çok dramatik bir tablodur. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, bu Meclisi yaralayan, millî iradeyi sakatlayan bir başka gerçek de uygulanan yüzde 10 seçim barajıdır. Yüzde 10 seçim barajı millî egemenliği hiçe sayan, yurttaşlarımızın tercihlerini görmezden gelerek temsiliyet haklarını çalan ve iktidarda kalmak için her şeyi reva gören çarpık bir zihniyetin ürünüdür. Darbecilerin getirdiği bu düzenlemeyi savunanların darbecilerle aynı paralelde olduklarını da unutmamak gerekir.

Hepinize en içten selamlarımı, saygılarımı sunuyorum değerli milletvekilleri. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, ayakta alkışlar)