GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:84
Tarih:18.04.2017

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak konunun Türkiye Büyük Millet Meclisindeki İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ve bu Komisyon tarafından oluşturulacak bir heyet tarafından ele alınmasının daha doğru olacağını düşünüyoruz. Özellikle bu referandum sonrası bazı hassasiyetleri göstermenin yerinde olacağını düşünüyoruz.

Değerli milletvekilleri, pazar günü hükûmet sisteminin netleştirilmesi için reform niteliğinde bir Anayasa değişikliğini öngören bir referandumu hep birlikte gerçekleştirdik ve bu yapılan referandum sonunda vatandaşlarımız yüzde 51,4 oranında "evet" demiştir. Katılım oranıysa yüzde 85,5'u bulmuştur. Bu denli yüksek bir katılım oranıyla demokratik teamüller içerisinde kabul edilen anayasa değişikliği paketi hukukidir, meşrudur. Yapay kriz gayretleriyle veya meşruiyet tartışmalarıyla millet iradesi yok sayılmamalıdır. Milletimiz, millet ve devlet bekası için hassasiyetini pazar gününde sandıkta göstermiştir; ya "Evet" demiştir ya da "Hayır" tercihini kullanmıştır. Halk oylaması sonunda milletimiz hür iradesiyle ve tartışmasız bir şekilde "evet" demiş, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi onaylamıştır. Milletimiz bu kararıyla demokrasimize, cumhuriyetimize, devletimizin istikbaline, milletimizin istiklaline sahip çıkmıştır. Anayasa değişikliğiyle 2007 Anayasa değişikliğiyle yarım bırakılan iş tamamlanmıştır. Hatırlarsanız, 21 Ekim 2007 Anayasa referandumuyla Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine karar verilmiştir. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ilişkin Anayasa değişikliği yapılırken Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli 2 Mayıs 2007 tarihinde yapmış olduğu açıklamada şu çok önemli ifadeleri kullanmıştır: "Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin Cumhurbaşkanının yetkilerinden bağımsız olarak ele alınamayacağı bir gerçektir. Bu konuların aceleye getirilmesi ileride başka sıkıntı ve sorunların yaşanmasına yol açabilecektir. Bu bakımdan, anayasal sistemimizde merkezî konumda bulunan Cumhurbaşkanlığına ilişkin düzenlemelerin seçimlerden sonra, yani 22 Temmuz 2007 seçimlerinden sonra oluşacak Meclis tarafından bir bütünlük içinde ele alınması siyasi basiretin icabı olacaktır." Sayın Genel Başkanımızın 2007'de dikkat çektiği gelişmeler Ağustos 2014'te Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle gerçekleşmiş ve adına "fiilî durum" denilen durum ortaya çıkmıştır. 2007'de yapılan yanlış, Milliyetçi Hareket Partisinin önerisiyle ve sağlanan mutabakat ve uzlaşmayla 16 Nisan 2017'de düzeltilmiştir.

Değerli milletvekilleri, demokrasi yolculuğumuzun doğal bir sonucu olarak Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçiyoruz. Çok başlılık artık bitmiştir. Davul başkasında, tokmak başkasında devri sona ermiştir. Fiilî durum bitmiştir. Yetki başkasında, sorumluluk başkasında devri de bitmiştir. Hükûmet sistemi değişmiştir, maksat hasıl olmuştur. Böylece mesele çözümlenmiş, düğüm çözülmüştür ve güçlü ve büyük Türkiye'nin önü açılmıştır. Bundan böyle kriz mühendislerine, vesayet odaklarına, millet iradesine çelme takmak isteyenlere kapılar kapatılmıştır. Aziz milletimizin kararıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü yıkmaya yönelik oyunlar bozulmuştur. Türkiye'nin ayağındaki prangalar sökülmüştür. Birlik ve bekamıza sahip çıkılmış, birlik ve dayanışma ruhu öne çıkarılmıştır. Demokrasimize dışarıdan müdahalelere kapı kapatılmıştır. Cumhuriyetimiz daha da güçlenecektir ve ilelebet teminat altına alınmıştır. Millî devlet tahkim edilecek, ülkemizin üzerindeki kara bulutlar dağıtılacaktır. Güçler ayrılığı kesinleşecek, her erk kendi içinde güçlenecektir ama güçlerin birbirine hâkim olmasının yolu anayasal olarak kapatılmıştır. Hükûmet sistemindeki denge, denetleme mekanizmaları kesinleşmiş, yetkisi olana sorumluluk da getirilmiştir.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile Parlamento seçimlerinin aynı gün yenilenmesi kuralıyla sistemin sigortası inşa edilmiştir, istikrarlı ve güçlü hükûmetlerin önü açılmıştır.

Elbette bu referandumun sosyolojik, siyasi veya diğer bakımlardan analizleri yapılacaktır, yapılmalıdır da ancak öncelikle her seçimin ve oylamanın kendi kategorisi içinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu ne demektir değerli milletvekilleri? Milletvekili genel seçimlerinin kendine özgü şartları ve özellikleri vardır. Siyasi partilerin kendi programları, taahhüt ettikleri beyannameleri, adayları ve tüzel kişilikleri olarak bu milletvekili genel seçimleri gerçekleştirilmektedir. Yerel seçimlerin kendi içinde ayrı özel şartları ve özellikleri vardır, bunları da hepiniz biliyorsunuz, tekrarlamaya gerek yok. Ancak, referandumların da kendine özgü özellikleri ve şartları vardır. Referandumların da kendine özgü bu özel şartlar içerisinde değerlendirilip daha evvelki referandumlarla mukayese edilmesi gerekir. Yerel seçimlerin de yine önceki yerel seçimlerle mukayese edilmesi gerekir. Milletvekili seçimlerinin de yine aynı kategorideki milletvekili seçimleriyle mukayesesinin yapılması daha sağlıklı analizlere yol açacaktır.

Referandum sonucuyla birlikte siyasetin falcıları tekrar ortaya çıkmıştır. Kazanan kim, kaybeden kim, âdeta ellerinde papatya, kazandı mı, kaybetti mi falı bakılmaktadır. Bu referandumun kazananı sadece ve sadece milletimizdir, demokrasimizdir. Kazanan Türkiye'dir; kazanan bayraktır, Türkiye Cumhuriyeti'dir, vatandır. Bunun dışında kazanan-kaybeden diye bir ayrım yapmak son derece hatalıdır. Ancak, daha ilk günden bu hataya düşerek haksız itham ve iddialarla ve yanlışlıklarla kamuoyu algısı oluşturma gayretlerine girenler de görülmektedir. Milletimizin iradesini hiçe sayma gayretleri beyhude bir gayrettir. Bunlar demokrasiye inanmayanların, vesayet arayışıyla gündemi meşgul etmek isteyenlerin ve millete güvenmeyenlerin değerlendirmeleridir. Hiç kimse toplumu kışkırtma girişiminde bulunmasın. Hiç kimse yeni kutuplaştırma ve kamplaştırma hayallerine dalmasın. Hiç kimse sakın sokaklara oynamaya kalkmasın. Hiç kimse yeni anayasa çağrılarıyla 16 Nisandaki yüzde 51,4'lük kararı yok sayarak meşruiyet tartışmaları açmasın. Referandumun kendi mantığı gereği yüzde 50+1'e ulaşan bir tercih bağlayıcıdır ve meşrudur. Bu referandumun meşruiyet sorunu yoktur. Sandığa yansıyan millî iradedir. İster "evet" deyin ister "hayır" deyin milletin iradesine inanmak ve güvenmek zorundayız, demokrasinin gereği budur. Bütün siyasetçileri, bütün vatandaşlarımızı sakın, soğukkanlı olmaya ve demokrasiye inanmaya, milletimize güvenmeye davet ediyorum.

Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi bu anayasa değişikliği sürecinde bir mutabakat ve uzlaşma içerisinde bir sorumluluk ve inisiyatif almıştır ve "evet" demiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Akçay sözlerinizi.

ERKAN AKÇAY (Devamla) - Sözlerimi bitiyorum.

BAŞKAN - Bir dakika süre veriyorum.

Buyurun.

ERKAN AKÇAY (Devamla) - Bundan sonraki süreçte de yine aynı şekilde ilkeli, tutarlı ve kararlı tutumumuzu devam ettirerek bu sürecin nihayete erişine kadar ve sonuna kadar bu tutumumuzu devam ettireceğimizi buradan beyan etmek ister, hepinize saygılar sunarım. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)