GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Orman Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Çevre Bakanlığı Arasında Çevre Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:82
Tarih:15.03.2017

HDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de konuşmama başlamadan önce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, şu anda bildiğiniz gibi, yakın bir süreçte Türkiye bir referanduma gidecektir. Bu son günlerde yaşadığımız olaylar da gerçekten Türkiye'nin ne kadar ciddi bir girdaba girdiğinin de aynı zamanda bir göstergesidir. Şimdi, böyle bir atmosferde Türkiye, Türkiye halklarının geleceğini etkileyecek, istikbalini etkileyecek bir Anayasa değişikliğine gitmektedir. Bu konuda, bütün Parlamentonun sağduyuyla bir kere daha düşünmesini Türkiyeli halklar adına temenni ediyorum, diliyorum.

Bakın, şu anda, bizim dokunulmazlıklarımız Anayasa'ya ve İç Tüzük'e aykırı olarak kaldırılmış bulunmaktadır. Bunu yalnız bizler iddia etmiyoruz, Anayasa'nın hükümleri açık ve net olarak ortadadır.

Hepinizin bildiği gibi, dokunulmazlıkların kaldırılması öncelikle hazırlık komisyonunda, Karma Komisyonda görüşülerek ve ilgili milletvekiline savunma hakkı tanındıktan sonra ve Komisyondan geçtikten sonra da Genel Kurulun gündemine gelerek, aynı şekilde, yine ilgili milletvekili Genel Kurulda kendi savunmasını yaptıktan sonra Genel Kurul salt çoğunlukla ancak bir milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırabilir ama yapılan düzenlemede gördük ki yasal bir düzenlemeyle, kolektif olarak bakanlıkta, Mecliste bulunan bütün milletvekillerinin dokunulmazlıkları birden, toptan, kolektif olarak kaldırılmış bulunmaktadır. Bir kere, bu dokunulmazlıkların kaldırılması Anayasa'mızın amir hükümlerine, Meclisimizin İç Tüzüğü'ne ve uluslararası sözleşmelere tamamen aykırıdır.

Şimdi, hepimiz bu Anayasa'nın üzerine yemin etmiş bulunmaktayız. Dolayısıyla, biz bu yemin sorumluluğumuzu da düşünerek yapılmış olan bu hukuksuzluğun bir an önce giderilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu, Türkiye'nin yararı içindir.

Biz burada yalnız kendi milletvekillerimizi düşünmüyoruz. Bakın, bugün Türkiye'nin genelinde de bir istikrarsızlık mevcut. Bugün, işte, Avrupa'da, gördüğünüz gibi, Türkiye'nin itibarını değerlendirdiğimizde, gerçekten ne kadar zorlu bir süreçte olduğumuzu da görebiliyoruz. Bu açıdan, başta eş genel başkanlarımız olmak üzere şu anda cezaevinde bulunan 13 milletvekilimizi buradan sevgiyle ve saygıyla da selamlıyorum.

Şimdi, referanduma gittiğimiz bir süreçte, Anayasa'ya ve İç Tüzük'e göre... Dokunulmazlıkları kaldırılmış olan eş başkanlarımız ve milletvekillerimizin referanduma giderken tutuklu bulunmaları hem Anayasa'mıza hem Türkiye'nin demokrasisine, hukukun üstünlüğüne, uluslararası sözleşmelere tamamen aykırı bir durum teşkil edecektir. Bu durum da aynı zamanda, yapılacak bu referandumun meşruiyetine büyük bir gölge düşürecektir. Bu bakımdan, bir kez daha bütün siyasi partilere ve Parlamentoya seslenmek istiyorum: Bir an önce, olması gerektiği gibi, tutuklu bulunan eş başkanlarımız ve milletvekillerimizin derhâl serbest bırakılmasını, halkların iradesi adına bir kez daha talep ediyoruz. Çünkü, Türkiye'nin yararına olan bir durumdur bu. Aksi takdirde... İşte gördüğünüz gibi, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin Denetim Komisyonunun aldığı kararları değerlendirdiğimizde, Türkiye'nin yine hukuksal ve siyasal açıdan bir denetime tabi tutulacağına ilişkin bir öneri sunmuştur ilgili komisyon, Avrupa Konseyine bağlı olarak çalışan Denetim Komisyonu. Bu nisanda Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin Genel Kurulunda oylanacaktır. Eğer kabul edilirse Türkiye tekrar hem siyasal hem de hukuken denetim altına alınacaktır.

Türkiye, biliyorsunuz, oluşmuş olan bu Denetim Komisyonu çerçevesinde, 90'lardan sonra, özellikle 90'ların sonunda ve 2000'lerde, 2004'ten önce yapmış olduğu yasal ve anayasal pozitif değişiklikler sonucunda -bu komisyonun hukuksal ve siyasal denetimden çıkarılarak- bir bakıma da aynı zamanda Avrupa Birliğiyle olan müzakerelerin de başlamasına vesile olan gelişmeler yaratması doğrultusunda bu komisyonun denetiminden çıkmıştı yani hem hukuksal hem de siyasal anlamda. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin Genel Kurulunda nisanda yapılacak bu oylamada eğer karar çıkarsa bu, Türkiye'nin çok aleyhine bir durum olabilecektir ve Avrupa Birliğiyle devam eden müzakere sürecini de baltalayacak ve durdurulmasına da sebebiyet verecektir.

Bizim buradaki kaygımız Türkiye'dir, Türkiye halklarıdır. Bu ülkenin menfaatini, yararını, demokrasisini, hukukun üstünlüğünü, özellikle parlamenterlerin, Parlamentonun, göz bebeği gibi savunması gerektiğine inanıyoruz.

Bakın, daha dört gün önce Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş'ın Bakırköy 7. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılandığı bir duruşmada, özellikle dokunulmazlığın kaldırılmasının, Meclisin İç Tüzük'üne ve Anayasa'ya açıkça aykırı olduğundan dolayı, getirilmiş olan bu düzenlemenin Anayasa Mahkemesinin incelemesinden geçmesi gerektiğine ilişkin bulunmuş olduğu beyanı mahkeme tarafından dikkate alınarak bu anlamda bir bekletici mesele yapılmıştır ve dokunulmazlıkların kaldırılmasının Anayasa'ya aykırı olup olmadığı yönünde araştırma yapılması noktasında mahkemenin karar vermiş olması da bir bakıma, aslında, bizim açımızdan bir tesellidir ve inanıyorum ki bu olay Anayasa Mahkemesinin önüne gittiğinde Anayasa Mahkemesi de Anayasa'mızın açık hükmüne karşın, amir hükümlerine karşın kaldırılmış olan bu dokunulmazlıkların tamamen Anayasa'ya aykırı olduğuna karar verecektir.

Bakın, bu anlamda, hem Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi hem de Venedik Komisyonu... Biliyorsunuz, Venedik Komisyonu, özellikle Doğu Avrupa ülkelerinin yapacakları anayasalarda demokratik, hukukun üstünlüğüne dayalı anayasalar yapmaları üzerine oluşturulmuş olan, Avrupa Konseyine bağlı olan bir komisyondur ve Türkiye de bu Komisyonun üyesidir, 1 yedek, 1 de asil üyesi vardır. Şimdi, bu Komisyonun da raporlarına baktığımızda, özellikle milletvekillerinin dokunulmazlıklarının tamamen Anayasa'ya ve uluslararası sözleşmelere aykırı olarak kaldırıldığına ilişkin kararlar vermiştir.

Şimdi, bütün bunları düşündüğümüzde, özellikle bir referandum sürecinde olduğumuz böyle bir dönemde, bir an önce, eş başkanlarımız başta olmak üzere bütün vekillerimizin serbest bırakılması gerekmektedir. Aksi takdirde, yapılacak bu referandumun meşruiyeti daima tartışılacaktır ve aynı zamanda, ülkemizin Avrupa Birliğiyle de olan ilişkilerine büyük bir gölge düşürecek ve bizlere, işte bugün de gördüğümüz gibi, nice zorlukların çıkmasına vesile olacaktır.

Bu temennilerle, Parlamentonun bir kez daha düşünerek, bu anlamda herkesin kendisine düşen görev ve sorumluluğu yerine getirmesini temenni ediyor, Genel Kurulu bir kez daha saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)