GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Orman Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Çevre Bakanlığı Arasında Çevre Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:82
Tarih:15.03.2017

CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Biraz önce Meclisimize yakışmayan olayların oluşmasından dolayı üzüntümü de ifade etmek isterim.

Şimdi, nerede kalmıştık?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Büyükelçi.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Büyükelçi.

Böyle bir olay oluyor, Bakanımız derdest ediliyor, ortada Büyükelçi yok. Biz de aradık Büyükelçinin niye sesi sedası çıkmıyor, bu konuda bir açıklama yapmıyor diye, Büyükelçiyi Hollanda'da bulamadık.

Şimdi, sanıyorum Sayın Numan Kurtulmuş'tu, demişti ki bize: "Efendim, biz Büyükelçiyi çağırırsak, oradaki vatandaşların işi aksar." Büyükelçi orada yokmuş zaten. Ha, resmî olarak çekilmemiş ama fiilî olarak daha garip ve ayıplı bir durum var ortada. Ne var? Sayın Büyükelçi Sadık Arslan. Bakın, internete giren herkes Türkiye Cumhuriyeti Lahey Büyükelçiliği sitesine girdiği zaman, burada Büyükelçimizin öz geçmişi var; Sadık Arslan. Burada, yaptığı hizmetler var, çeşitli hizmetler. En son durumu şu: 3 Ağustos 2010 tarihinden 14 Aralık 2013 tarihine kadar Sayın Büyükelçi Sadık Arslan'ın görevi Cumhurbaşkanı Başdanışmanı. Güzel, buna bir itirazımız olamaz zaten. Burada da bu iş bitmiş, görev süresinin bitimi de burada var.

Şimdi, hakikaten burası muz cumhuriyetiyse bu ayıp hepimizin ayıbı. Sadık Arslan şimdi nerede diye tetkik ettik. Sadık Arslan, Hollanda Büyükelçimiz an itibarıyla sarayda, sarayda, Sayın Cumhurbaşkanına danışmanlık yapıyor. Hiçbir engel yok sayın milletvekilleri, elbette Cumhurbaşkanımızın danışmanı olacak, çok sayıda, yeteri kadar olacak ama sorun şurada: Sadık Arslan'ı çekersin Cumhurbaşkanlığı kadrosuna, Hollanda'ya da bir büyükelçi atarsın. Bizim şu anda Hollanda'da kâğıt üstünde büyükelçimiz var, resmen yok.

Bir ayıp daha şu: Bu Sayın Büyükelçi -tabii, çoluğu var, çocuğu var, Allah'ım bağışlasın- maaş alıyor, geçinecek, ekmek yiyecek, su içecek. Maaşını nasıl alıyor? Saray'da oturuyor, çalışıyor, çalışıyordur şüphesiz ama avro üzerinden maaş alıyor. Hey benim Türkiye'me bak, hey millî devletime bak! Cumhurbaşkanlığına hizmet veren -itirazımız yok- Sadık Arslan "Hollanda Büyükelçisi" sıfatıyla avro üzerinden maaş alıyor. Ne diyorduk? "Millî Hükûmet, her şey millî." Nerede bu, nasıl millîlik bu?

Peki, bu büyükelçi görevinin başında olsaydı -tecrübeli bir büyükelçi, tecrübeli bir insan, iyi bir hariciyeci şüphesiz- Hollanda krizi olmayabilirdi, olmayabilirdi. Tesadüfe bakın, bu olay yaşandığında Hollanda'nın Türkiye Büyükelçisi de ortada yok. Arkadaşlar, hâl böyle olunca adamın aklına şu geliyor: Yahu bu bir tiyatro muydu? Tiyatro diye söylemiyorum ama bu kadar açık verirseniz insanlar böyle şeyleri konuşur, konuşmakta da haklıdır. Peki, ne pahasına bu tiyatro oynanıyor? Hollanda'daki vatandaşlarımızın oradaki günlük yaşantılarını, yaşamlarını felç etme pahasına; Hollanda'daki ve Avrupa Birliği ülkelerindeki vatandaşlarımızın, soydaşlarımızın çifte vatandaşlık hakkını risk etmek pahasına; Hollanda'da ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerde Türkleri problem yaratan bir grup olarak algılama pahasına. Değer mi, gerçekten değer mi sayın milletvekilleri, soruyorum? Başta söyledim, gene söylüyorum: Bu devletin, bu Büyük Millet Meclisinin şerefi, bu milletin gururu, itibari, haysiyeti AK PARTİ'nin ihtiraslarından daha kıymetli ve daha önemlidir. Ayıp, ayıp, ayıp!

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)