| Konu: | (2/1180) esas numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/89) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 81 |
| Tarih: | 14.03.2017 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Eskişehir'imize ekonomi ve yüksek teknoloji üniversitesi kurulması için verdiğim kanun teklifinin gündeme alınması için söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Eskişehir'imiz, hâlen kurulu 2 üniversitesi Anadolu Üniversitemiz ve Osmangazi Üniversitemiz ile Türkiye'nin dört bir köşesine eğitim hizmeti sunan Açıköğretim Fakültesi sayesinde Türkiye'nin bilim ve kültür başkenti olma yolunda emin adımlarla ilerlemekte. Eskişehir'imiz, aynı zamanda, sahip olduğu sanayi potansiyeliyle Türkiye'nin 7'nci sosyoekonomik kalkınmışlık seviyesinde olan ilimizdir. Bugün teklifini verdiğimiz kanun değişikliğiyle artık herkes tarafından öğrenci kenti olarak bilinen, tanınan Eskişehir'imizin ihtiyacı olan 3'üncü üniversitenin "Eskişehir ekonomi ve yüksek teknoloji üniversitesi" adıyla kurulmasını teklif etmekteyim.
Aslında 2011 yılından bu yana başta şu anda Cumhurbaşkanı olan dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan, ondan sonra gelen başbakanlar, Millî Eğitim Bakanı ve şehrimizin milletvekili Sayın Nabi Avcı defalarca bu sözü şehrimize verdiler ama bugüne kadar Genel Kurula bu konuda bir kanun teklifi hiç getirilmedi. İşte şimdi bu teklif hepimiz için bir fırsattır. Eskişehir'imizin önünü açacak olan bu kanuna başta iktidar partimizdeki değerli Eskişehir milletvekili arkadaşlarımız olmak üzere tüm milletvekillerimizden destek beklemekteyim. Bu, sadece benim değil, bu okuldan mezun olacak gençlerimizi istihdam etmek için bekleyen sanayicilerimizin, girişimcilerimizin ve tüm Eskişehir halkının ortak beklentisidir.
Değerli arkadaşlarım, yeni üniversitelerin kurulması kadar onun içinde özgür, evrensel, akılcı bilim üretilmesi de son derece önemlidir. Bu vesileyle içinde bulunduğumuz, AKP Hükûmetinin ilan ettiği OHAL döneminde ihraç edilen akademisyen sayısının darbe dönemlerini aştığını bir kez daha hatırlatmak isterim. 12 Eylülde 3.854 öğretmen, 120 akademisyen ihraç edilirken 15 Temmuz sonrasında 60 bin öğretmen ile 4.800 akademisyen görevlerinden ihraç edildiler. Bu öğretmen ve akademisyenlerden OHAL gerekçesi olan FETÖ darbe girişimiyle ilgisi olmayanların bir an önce bilim yuvalarına, görevlerine iade edilmelerini bekliyoruz.
Değerli arkadaşlarım, eğitimden, bilimden söz açılmışken hepimizi derinden üzen bir hususu da vurgulamak isterim. Pazar günü yapılan YGS sınavında ÖSYM'nin yeni uygulamaya koyduğu on beş dakika kuralı nedeniyle yüzlerce gencimiz ve aileleri saniyelerle alınmadıkları sınav salonlarının önünde göz yaşlarına boğuldular. İşte Dilara Filiz, işte Mehmet Kara'nın durumları; hep birlikte içimiz parçalanarak okuduk, izledik. ÖSYM'nin bu yanlış tutumundan kaynaklanan, evlatlarımızın emeklerinin, umutlarının heba olmasına neden olan, hepimizin vicdanlarını yaralayan bu mağduriyetlerin bir an önce giderilmesi gerekir. Bu yavrularımızın hayallerinin yok edilmemesi iktidarıyla muhalefetiyle hepimizin ortak talebi olmalıdır. Bu sese lütfen kulak verelim.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin gündeminde Hollanda'da 2 bakanımıza yönelik asla tasvip etmediğimiz uygulamalara verilecek karşılık, uygulanacak yaptırımlar tartışılıyor. Evet, Hollanda'yı her türlü şekilde Avrupa kurucu değerleri olan ifade özgürlüğüne, toplantı özgürlüğüne uygun hareket etmediği için kınayalım. Nitekim bizim partimiz de dâhil olmak üzere tüm siyasi partiler kınamakta. Bunun Anayasa'ya "evet" ya da "hayır" demekle ilgisi de yok. Referandumda "evet" diyecekler kadar referandumda "hayır" diyecekler de bu utanç verici muameleden rahatsızdır, incinmiştir. Bu muameleler Avrupa'da zaten yükselmekte olan, büyük bir tehlike olan ırkçılığı, yabancı düşmanlığını yükselteceği, oradaki yurttaşlarımızın huzurunu kaçıracağı için de kınanmayı hak etmektedir.
Ama, değerli arkadaşlarım, aynı zamanda oturup kendi hâlimize de bir bakalım. Gazeteci tutuklamalarında dünya rekoru ülkemizde. 156 gazeteci aylardır iddianameleri bile hazırlanmadan, neyle suçlandıklarını bilmeden, mahkemelerinin ne zaman yapılacağını bilmeden cezaevinde tutuklu bulunmaktadır. Yaptıkları tek şey yazı yazmak, karikatür çizmek, eleştiri yapmaktır. Bunların hepsi tutuklama sebebi sayılmaktadır. Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen milletvekillerinin tutuklu yargılanması devam etmektedir. Sosyal medya mesajları nedeniyle yüzlerce gencimiz cezaevine konmaktadır.
Olağanüstü hâl koşulları altında geleceğimizi belirleyecek olan bir referanduma gidiyoruz ama sokaklarda insanların özgürce kampanya yapmalarına izin verilmiyor. Ben de, bir kez daha, sayın grup başkan vekilimiz gibi, Esenler'de ilçe sekreterimize yapılan darp eylemini ve "hayır" aracımıza yönelik engellemeyi kınıyorum.
Bakın, bugün 14 Mart Tıp Bayramı. Başkent Ankara'da sağlıkçıların yürüyüş yapması dahi polis tarafından engelleniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çakırözer, tamamlayınız.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu halk sizlerden çok şey istemiyor. Daha özgür, daha adaletli, daha eşit, daha demokrat, aydınlık bir Türkiye istiyoruz. Türkiye'yi bu en temel taleplerimizden uzaklaştıracak tek adam yönetimine de "hayır" diyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çakırözer.