GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:10
Tarih:17.10.2012

DOĞAN ŞAFAK (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 197 sıra sayılı Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı'nın 52'nci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.

Ülkemizde emek kesimleri her zaman ezilen sınıfta yer almış ve mücadelelerini de bu yönde gerçekleştirmiştir. 12 Eylül darbesiyle beraber emekçi sınıfının sendikal hakları ellerinden alınmış ve yasaklamalarla karşı karşıya bırakılmıştır ancak işçi sınıfının birleşmesi ve başkaldırısıyla 1980'lerin sonunda gerçekleşen bahar eylemleri siyasetin talepleri görmesi hususunda etkili olmuş, yapılan yeni sözleşmelerle iyileştirmeler gerçekleştirilmiştir. O dönemde yasaklanan işçi sınıfının, çalışma koşulları ve hakları ellerinden alındığı için, Türkiye'nin emek ve tarım alanında ciddi gerilemesine sebep olmuştur. Bugün emekçilerimizin örgüt bilincinden kopuk olmasının temel gerekçesi 1980 sonrası süreçtir; diğer bir ifadeyle, 1980 öncesi milyonları bulan sendikal hareketler bugün binlerle ifade edilmektedir.

AKP Hükûmeti emek sınıfının yanında yer alacağına, kolluk kuvvetleriyle, gazıyla, copuyla, orantısız güç kuvvetleriyle sürekli emekçilerimizin karşısında olmuştur. Son olarak, 4+4+4 yasa teklifinde haklı mücadeleleri doğrultusunda tepkilerini ortaya koyan emek sınıfının önemli bir dalı olan öğretmenlerimizi, hem de demokrasinin kalbi olan Türkiye Büyük Millet Meclisine 500 metre yakın alanda şiddet ve darp uygulayarak püskürtmeye çalışmıştır. AKP'nin emekçi kesime yaklaşımı işte tam olarak da budur. Geçtiğimiz aylarda memurumuza verilen zam teklifi bunu âdeta tescil etmiştir.

Sayın milletvekilleri, üzerinde konuştuğumuz kanun tasarısının 52'nci maddesinde, menfaat uyuşmazlığında özel tahkime gidilmesi hâlinde hakem kararı toplu iş sözleşmesi niteliği kazanacağından taraflar bu suretle grev ve lokavt yetkilerini kullanmaktan feragat etmiş sayılmaktadır.

Genel itibarıyla durum işçilerin ve sendikaların aleyhinedir. 52'nci maddeyle işçilerin grev hakları ortadan kaldırılmıştır çünkü genelde işverenler lokavta başvurmaktan kaçınmaktadırlar. Siyasi amaçlı grev ve lokavt, genel grev ve dayanışma grevini yasalaştıracak düzenlemeler içermemektedir. Devamla, yasa tasarısında "Sendika" kavramı yerine "Kuruluş" kavramı getirilmiş, böylelikle "Sendika" kavramı içi boş bir hâle dönüştürülmüştür. Fiilî olarak korku kültürü ile baskılar oluştururken, "iktidara yakın sendikalar" tanımı yaratılırken bu şekilde kanunda belirtilmesi sendika hareketleri bitirmektedir. AK PARTİ Hükûmeti, AB'nin kıstaslarını yerine getirmeye çalışırken, aynı zamanda maddeler üzerinde yapmış oldukları ince düzenlemelerle, işçi sınıfının haklarını da ellerinden almaktan geri kalmamıştır. Komisyon raporunda, tasarının, Anayasa değişiklikleri, uluslararası düzenlemelerin ve güncel gereksinmelerin dikkate alınarak hazırlandığı belirtilmiştir. Buradan sormak istiyorum: Bu yasa teklifi, daha nasıl bir anayasa için çalışıldığı, nasıl düzenlemeler getirildiği belli olmamasına rağmen neye, hangi kriterlere dikkat edilerek hazırlanmıştır?

Yine, bu yasa teklifi hazırlanırken sendikalarımızın görüşü alınarak mı yapılmıştır? Gerçi iktidarınızın tek tip insan yetiştirme kültürü, "bizden" veya "bizden olmayan", ötekileştirme mantığıyla ülkeyi yönettiği ne yazık ki acı bir gerçektir.

Sendikaların oluşması, tüm dünya ve mevcut iktidarlara karşı hak arama gereksiniminden doğmuştur. AK PARTİ İktidarı ise, yandaş medya, candaş şirketler, yanında olan sendikalar, yakınında bulunan sermayeler oluşturma adına demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan demokratik kitle örgütlerimizi yok etmektedir.

Sayın milletvekilleri, Millet Meclisinden sesleniyorum: Bu gidişat iyi değil, sizin gittiğiniz yol Türkiye'yi çıkmaza sokmaktadır. Türkiye'nin sigortası olan Cumhuriyet Halk Partisi olarak sizleri bir kez daha uyarıyoruz.

Bu düşüncelerle, 52'nci maddenin bu şekilde, demokrasi hayatımıza bir şey katmayacağını belirtiyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.