| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 79 |
| Tarih: | 08.03.2017 |
EROL DORA (Mardin) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu grup önerisi üzerine Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, cezaevinden Eş Genel Başkanımız Sayın Figen Yüksekdağ'ın ve Grup Başkan Vekilimiz Sayın Çağlar Demirel'in mesajını okuyacağım.
HDP Eş Başkanı Van Milletvekili Figen Yüksekdağ:
"Faşizmi, diktatörlüğü ve tekçi anlayışı yıkacak olan kadınlardır. Bunu söylerken kuru bir propaganda yapmıyoruz, çok somut bir temele dayanıyoruz; kadınlar 'hayır'ın en doğal örgütleyicileridirler. Zira, biliyoruz ki kadınlar, kendi varlıklarını tarih boyunca hep 'hayır' diyerek inşa ettiler. 'Hayır' dediğimiz zaman gerçekten yaşayabildik; kocaya, sevgiliye, patrona, devlete, kısaca, erkek egemen bütün kurumlara, bütün tavırlara 'hayır' dedikçe kadın olduk, özgür olduk, biz olduk. İşte bugün de kadınlar olarak yapacağımız şey, çok iyi bildiğimiz bu iradeyi yani direnme, reddetme ve kendi alternatifini inşa etme iradesini herkese yaymaktır. İşte, 8 Martta da bin yıllara dayanan bu gücümüzü yani reddetme gücümüzü tüm meydanlarda, alanlarda, sokaklarda egemenlerin yüzüne bir kez daha, bin kez daha, milyonlarca kez daha haykıracağız: 'Hayır, bir başka dünya inşa edeceğiz.'"
HDP Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel:
"Nerede ve hangi koşullarda olursa olsun direngenliğini ve cesaretini yitirmeyen ve zalimin zulmüne asla boyun eğmeyerek kendi kimliğinden, kültüründen, dilinden ve özgürlüğünden vazgeçmeyen ve mücadele eden Amed'in onurlu kadınları, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Biz kadınların, geliştirdiği örgütlü güç ve emeğimizle yürüttüğümüz onurlu mücadelenin, özgür yarınların umudu olacağına inanıyorum. Bu vesileyle, sizlerin 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'müzü kutluyor, geçen yıl Amed'de kadın buluşmalarında sizlerle olduğum ve 8 Mart mitinginde yaptığım konuşma için şu anda yargılanmakta ve rehin tutulmaktayım. Bu da siyasi iktidarın, kadınların iradesinden, sözünden ve örgütlü gücünden nasıl korktuklarının ifadesidir. Bugün fiziki olarak olmasa da duygu, düşünce ve eylemlerde sizlerle birlikte olduğumu belirtmek istiyorum.
Devletin ve erkek egemen zihniyetin her türlü zulmüne karşı özgürlük talebinde birleşerek, daha fazla dayanışarak 'hayır'ı daha güçlü örgütleyen biz kadınlar, tek adam rejimine karşı 'hayır'ı daha fazla büyütmeliyiz.
8 Mart etkinliklerinde siz kadın yoldaşlarımızla birlikte olmak, barışın öncüleri direngen analarımızla buluşmak ve hep birlikte ev ev gezmek isterdim. Siyasi iktidarın faşizan uygulamaları bizleri sizlerden ayırarak, hücrelerin, demir parmaklıkların ve beton duvarların arasında tutuyor olabilir fakat özgürlük taleplerimizin ve '...'(x) haykırışımızın sizin alanlardaki haykırışlarınızla buluşmasını asla engelleyemeyecektir.
Baharın gelişi ve doğanın kendini yenilemesiyle 8 Martta kadınların zılgıtlarının ve direniş gücünün 'Nevroz' ateşiyle zirveye ulaşacağına olan inancımla 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nüzü kutluyor, özgür yarınlarda buluşmak umuduyla sizlere sevgilerimi, saygılarımı ve selamlarımı yolluyorum."
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tam yüz altmış yıl öncesine dayanan bir kökeni vardır 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün. Tüm dünyada kadınlar yüz elli yıldır 8 Martı dayanışma ve mücadele günü olarak kutlamaya devam etmektedirler. 1930'ların Lowell grevinden kadın işçi birliklerine, New Yorklu dokuma işçisi kadınların yanarak can verdiği 1850'lerden İkinci Enternasyonalin kadınların kurtuluşu için şiarının dile getiricisi Clara Zetkinlere, 1907 yılında düzenlenen 1'inci Uluslararası Sosyalist Kadın Konferansı'ndan bu konferansa yapılan çağrıyla dünya çapında 1 milyondan fazla kadının katılımıyla kitlesel kutlanan ilk 8 Marta ve tarihe "ekmek ve gül grevi" olarak geçen görkemli kadın direnişi bu mücadelenin satır başları olarak okunabilir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yıl 8 Martı OHAL koşullarında karşılıyoruz. "Darbecilere karşı" diyerek başlattıkları OHAL bütün ülke için büyük bir hukuksuzluk düzeni yaratmışken kanun hükmünde kararnamelerle yönetilen ülkede işten çıkarmalar, gözaltılar, tutuklamalar, basına yönelik sansür, tehdit ve şantaj olağan hâle getirilmek istenmektedir. Ülke genelinde yaşanan ağır hak ihlalleri ve hukuksuzluklar kadınların sorunlarını daha da ağırlaştırmıştır. Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri, taciz ve tecavüzler artarak devam etmektedir. Kadınlar, iş güvencesi olmayan, düşük ücretli işlerde yarının ne olacağını bilmeden çalışıyor, her an işten çıkarılma korkusu altında yaşamını sürdürmek zorunda bırakılıyor. Artan yoksulluk, eğitimin ve sağlığın son derece pahalı hizmetler hâline getirilmesi yaşamı öncelikle kadınlar için çekilmez hâle getirmektedir.
Değerli milletvekilleri, DİSK tarafından yapılan araştırmaya göre, kadın işsizliği günbegün daha fazla artmaktadır. 2016'da kadınların geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 27,9'a çıkmıştır. Her 4 kadından 3'ü ücretsiz çalışırken erkekler kadınlardan 2,5 kat daha fazla ücret almaktadır. TÜİK verileri üzerinden yapılan hesaplamalara göre ise 11 milyon 45 bin kadın ev işleri nedeniyle çalışma hayatına katılamıyor. Yine, TÜİK'in 2015 zaman kullanımı anketine göre kadınlar ev ve aile bakımına günlük 4 saat 17 dakika ayırırken erkekler sadece 51 dakika ayırıyor. Yani, ev ve aile bakımına kadınlar erkeklerden 5 kat fazla zaman harcarken cinsiyete dayalı iş bölümü maalesef devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri, küresel ölçekte yapılan toplumsal cinsiyet araştırmalarında ücret eşitsizliği sıralamasında Türkiye 145 ülke arasında 98'inci sırada yer alıyor. Ayrıca, ücretli çalışmada kadınların erkeklere göre günlük 23 dakika fazla çalıştığı ancak emeğinin karşılığını alamadığı belirtilmektedir. 2016 yılı Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre, yaşadıkları çevrede gece yalnız yürürken kendilerini güvende hissetmeyen kadınların oranı yüzde 37'dir. Yani, her 10 kadından 4'ü kendini güvende hissetmiyor.
Değerli milletvekilleri, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun raporlarına göre, 2016 yılında 328 kadın katledilmiştir. Bu cinayetlerin yüzde 50'si OHAL döneminde gerçekleşmiştir. Kadınlar en yakınları tarafından öldürülürken yüzde 46'sının çocuğu vardı. Devlet tarafından korunmayan kadınlara yönelik OHAL dönemiyle beraber şiddet artmış, kadınlar türlü işkencelerle öldürülmüşlerdir. Bakınız, sadece geçen ocak ayında 37 kadın katledildi, 34 çocuk istismar edildi ve 14 kadın cinsel şiddete maruz kaldı. Kadınlar temel hakları için sokağa çıkıp seslerini duyuramıyor. OHAL gerekçesiyle yasaklanan gösteri ve yürüyüşler nedeniyle kadınların en elzem sorunları kamuoyunda hak ettiği dikkati çekemiyor.
Değerli milletvekilleri, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi sözleşmesi, kadına yönelik şiddet, özellikle de ev içi şiddet konusunda uluslararası alanda bölgesel olarak hazırlanmış ilk Avrupa Konseyi sözleşmesidir. Bu belge Mayıs 2011'de Türkiye tarafından İstanbul'da imzalandığı için kısaca "İstanbul Sözleşmesi" olarak anılmaktadır. İstanbul Sözleşmesi, imzalayıp onaylayan ülkelere fiziksel, cinsel, ekonomik ve duygusal şiddet türlerini önlemek için gerekli yasal önlemleri alma yükümlülüğü getirmiştir. Sözleşme 25 Kasım 2011 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilmiştir. İstanbul Sözleşmesi'nde öne çıkan başlıklar ise şunlardır: Bu konuda eğitimin müfredata dâhil edilmesi, özel sektör ve medyanın teşvik edilmesi, tazminat, zorla evliliklerin feshi, ısrarlı takibin cezalandırılması, zorla evlendirme ve kadın sünneti yasağı; ayrıca, taraf devletlerin kültür, örf ve âdet için din, gelenek veya sözde namusu şiddet eylemlerinin bir gerekçesi olarak kabul etmeyecek olmasına yöneliktir.
Değerli milletvekilleri, yapılan yasal düzenlemeler elbette önemlidir ancak pratikte, sahada bunun içselleştirilmiş bir uygulamasını hayata geçiremedikçe ve bu uygulamaların sağlıklı bir takip sürecini gözetmedikçe yapılan mevzuat değişikliğinin bir kıymetiharbiyesi yoktur. Bu sözleşmenin ilk imzacısı olan ülkemizin sözleşmenin gereği olan düzenlemeleri yerine getirmemiş olması vahim bir tezatlık yaratmaktadır.
Bu vesileyle, yine, Eş Genel Başkanımız Sayın Figen Yüksekdağ'ın şahsında cezaevinde bulunan bütün milletvekillerimizin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlayın Sayın Dora.
Bir dakika...
Buyurun.
EROL DORA (Devamla) - ...ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanımız Sayın Gültan Kışanak'ın şahsında tutuklu bulunan bütün kadın belediye eş başkanlarımızın ve bu vesileyle bütün dünyadaki emekçi kadınların Kadınlar Günü'nü bir kez daha kutluyor; özgürlükte, eşitlikte ve gerçek anlamda hukukun üstünlüğüne dayanan demokratik bir cumhuriyette buluşmak üzere hepinizi tekrar sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Dora.