| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 79 |
| Tarih: | 08.03.2017 |
ALİ AKYILDIZ (Sivas) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım, basınımızın ve Meclisimizin kıymetli emekçileri ve ekranları başında bizleri izleyen çok değerli yurttaşlarım; ben de hepinizi sevgiyle, saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
Tabii, ben de konuşmama geçmeden önce, dün Türk Metal Sendikasının bir etkinliği için Bursa'dan Ankara'ya gelmek üzere yola çıkarak, maalesef, yolda elim bir trafik kazası geçirerek Hakk'a yürüyen canlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum; ailelerine, yakınlarına ve Türk Metal Sendikasına da başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
Ve tabii bugün Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Ben de bütün kadınlarımızın Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyorum ve onlara büyük ozanımız, büyük şairimiz Nazım Hikmet'in bir şiirini hediye etmek istiyorum: "Kimi der ki kadın, uzun kış gecelerinde yatmak içindir./ Kimi der ki kadın, yeşil bir harman yerinde dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir./ Kimi der ki ayalimdir, boynumda taşıdığım vebalimdir./ Kimi der ki hamur yoğuran./ Kimi der ki çocuk doğuran./ Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal./ O, benim kollarım, bacaklarım, başımdır./ Yavrum, annem, karım, kız kardeşim, hayat arkadaşımdır." Ben de tekrar Dünya Kadınlar Günü'nde bütün kadınlarımızın o mübarek ellerinden öpüyorum.
Evet, ben de Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun vermiş olduğu Meclis araştırması önergesi için Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Tabii, çok önemli bir araştırma önergesi. Ben, Milliyetçi Hareket Partisinden bu önergeyi veren milletvekili arkadaşımızı kutluyorum. Çünkü, ülkemizin AKP iktidarı döneminde tarımda getirildiği noktalar gerçekten içler acısı bir tablo.
Günümüzde tarım tam bir kıskaç içerisindedir. Türkiye, tohum, gübre, ilaç, akaryakıt ile hayvansal üretimin en önemli maliyet kalemini oluşturan yem ham maddeleri bakımından büyük ölçüde ithalata bağımlı hâle getirilmiştir. Dışa bağımlılık fiyat kontrolünün sağlanmasını da imkânsız hâle getirmektedir. Dövizdeki artış fiyatları da doğrudan etkilemektedir.
Şimdi, değerli milletvekili arkadaşlarım, ben yirmi beş yılı aşkın bir süredir çiftçiliğin içindeyim, ziraatçıyım; tarlada, bahçede, ahırda, ağılda, bağda, bostanda çiftçiyle beraberim. Benim çiftçi kardeşim buradaki süslü püslü kelimelerle tarımın ne hâle getirildiğini çok istemiyor, sevmiyor bu anlatımı. Benim çiftçi kardeşim şu rakamları istiyor, diyor ki: "Ben 1 kilo gübre alabilmek için ne kadar buğday satmalıyım?" ya da "Ben 1 litre mazot alabilmek için ne kadar buğday satmalıyım?"
Bakın, ben de 2002 yılında yani AK PARTİ iktidarlarının iktidara geldiği günden bugüne kadar sadece bu 2 rakamı kıyaslayarak çiftçilerimizin getirildiği durumu sizlere arz etmek istiyorum.
2002 yılında 1 kilogram DAP gübresi alabilmek için -benden önce konuşan MHP milletvekili kardeşimiz üreyi örnek vermişti, ben de DAP'ı örnek veriyim, farklı bir kalem olsun diye söylüyorum- benim çiftçi kardeşim, 750 gram ile 800 gram arasında buğday satarken bugün aynı çiftçi kardeşim 1 kilogram DAP gübresi alabilmek için maalesef 2 kilogramın üzerinde buğday satar hâle getirilmiştir.
Bir başka örneği de mazottan vereyim. Benim çiftçi kardeşim 2002 yılında 1 litre mazot alabilmek için 3 kilogram buğday satarken bugün aynı çiftçi kardeşim 1 litre mazot alabilmek için 6 kilogramın üzerinde buğday satmak zorundadır.
Bakın, bunlar çok somut, çok basit rakamlardır. "Yok şuydu, yok buydu.", "Tarımda çağ atlattık." bunlara hiç gerek yok, tarımda getirdiğiniz nokta bu.
Yine devam ediyorum, bakın, ülkemizde 2000 yılında 94 milyon dönüm alanda buğday ekimi yapılırken 2014 yılında 77 milyon dönümde buğday ekimi yapılır duruma gelmiştir. Çok ciddi bir düşüş vardır. Peki, üretimdeki bu düşüşü nasıl karşılamışız? Bakın, orada da 2 tane rakam vereceğim, rakamlara çok fazla boğmayacağım sizi. 2002 yılında 1 milyon 117 bin ton buğday ithal ediyorken ülkemiz, 2013 yılında -bugünü de vermeyeyim- 4 milyon 53 bin ton buğday ithal eder duruma geldi. Yani, köylerimiz boşaltılmış, benim çiftçi kardeşlerim köyündeki tarlasını, köyündeki ahırını terk ederek; metropollere, büyük şehirlere, varoşlara göçe zorlanarak orada açlığa terk edilmiş, bunun karşılığında ülkemiz buğdayı 1 milyon yerine 4 milyon ton ithal eder duruma getirilmiştir. İşte tarımda getirdiğiniz nokta maalesef bu.
Yine, devam ediyorum... Peki, rakamlara boğmayayım. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak hem 1 Kasım 2015 seçimlerinde hem de 7 Haziran 2015 seçimlerinde çiftçi kardeşlerimize bir söz vermiştik "Mazottaki fiyatı indireceğiz, gübredeki ve yemdeki KDV'yi de kaldıracağız." diye. Tabii, iktidara gelemedik, milletin tercihi bizden yana olmadı, iktidara gelen AK PARTİ Hükûmeti -sevindiğimiz nokta bu tabii- bizim seçim bildirgemizden bu güzel noktaları çalarak uygulamaya gayret etti ama keşke doğru çalsalardı ve doğru uygulasalardı, üzüldüğümüz nokta bu. Şimdi, "Mazotun fiyatını indireceğiz." diyorlar. 2017 yılında vereceklerdi ama 2017 yılında maalesef veremiyorlar, 2018 yılına kaldı değil mi Sayın Başkan? 2018 yılında, umuyorum, verirsiniz. Tabii, gübre ve yemdeki KDV'yi de indirdiler ama bu, çiftçinin cebine maalesef yansımadı. Yine, çiftçi kardeşimiz aynı, KDV indirilmeden önceki fiyat üzerinden alım yapmak zorunda ama aradaki fark kimlerin cebine gidiyor, onu da inşallah bu araştırma komisyonu kurulursa hep birlikte araştırırız, hep birlikte buluruz diyorum.
Tabii, sürem az kaldı. Ben Sivas'tan da birkaç cümleyle bahsetmek istiyorum çünkü AKP iktidarları döneminde Sivas da aynen, biraz önceki söylediğim örnek gibi kaderine terk edildi ve maalesef yok sayılmaya devam ediliyor.
Şimdi, DAP projesi kapsamına Sivas'ı aldınız, o konuda teşekkür ediyorum ama DAP projesine almak yetmiyor. Maalesef, diğer illere, yani DAP projesinde bulunan diğer illere sağlanan damızlık boğa alımı imkânı Sivas'ımıza sağlanmıyor.
Ve yine, ben burada yapmış olduğum konuşmamda, 23 ili kapsayan Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Cazibe Merkezleri Programı'na Sivas'ın da alınması hususunu ısrarla önermiştim ama maalesef bu müjdeyi bugüne kadar Sivas göremedi. Sivas'ımızın verdiği göç ve ekonomik göstergeler itibarıyla -tekrar söylüyorum- bu cazibe merkezine alınan 23 ilin bazılarından çok daha kötü durumda olduğu bir gerçekken neden Sivas ve Sivaslı sizler tarafından, yani AK PARTİ iktidarları tarafından yok sayılmaya devam ediliyor? Bunun da -bilemiyorum- belki cevabını verirsiniz diye düşünüyorum.
Yine, bakın, Ziraat Bankası tarafından, kredi müracaatında bulunan çiftçilerden, kredi verilsin veya verilmesin her müracaatta 550 lira kredi soruşturma bedeli alınmaktadır. Ki zaten mağdur ve perişan ettiğiniz benim çiftçi kardeşime vermediğiniz kredi için bile 550 lira soruşturma bedeli almak ne kadar mantıklıdır, ne kadar akılcıdır bunu da kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
Evet, sürem azaldı. Tabii, önümüzde de bir referandum var. Birkaç cümleyle de... 16 Nisanda referandumda sizin bu duruma düşürdüğünüz, mağdur ettiğiniz, perişan hâle getirdiğiniz çiftçi kardeşimin, mutlaka sandığa gittiğinde, o referandum sandığında sizlere hayırlı bir sonuçla güzel bir cevap vereceğine ben inanıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Sürem azaldı, süreme de bakıyorum ve şunu tekrar belirtiyorum: Referandumda "hayır" çıkarsa ne olur? Bu korkuyu çiftçi kardeşlerime de veriyorsunuz. Referandumda "hayır" çıkarsa gerçekten ülkemiz için hayırlı olacak, Sayın Cumhurbaşkanı 2019 yılına kadar yine görevine devam edecek, Sayın Başbakan ve Bakanlar Kurulu 2019 yılına kadar görevine devam edecek ama 2 tane nokta var, şeytan ayrıntıda gizlidir, bunu gizliyorsunuz, söylemiyorsunuz, ben buradan söylüyorum: Bu getirdiğiniz teklif metninde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ AKYILDIZ (Devamla) - Sayın Başkan, tamamlayabilir miyim bir dakikada?
BAŞKAN - Peki Ali Bey, bir dakika vermiyoruz normalde ama buyurun.
ALİ AKYILDIZ (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Bakın, 18'inci maddenin son fıkrasında Sayın Cumhurbaşkanının siyasi partisine geri dönmesinin yolunu açıyorsunuz, bu birinci. İkincisi de: Yine teklif metninin 16'ncı maddesinin (b) fıkrasının tam ortalarında bir yere koymuşsunuz, orada da diyorsunuz ki: "Hâkimler ve Savcılar Kurulunu..." 2019 yılına kadar bekleyemiyoruz, sabredemiyoruz. Niye? "Efendim, 13 kişiye düşürdüğümüz o Hâkimler Savcılar Kurulunun 13 üyesini derhâl, hemen, en geç bir ay içerisinde yani yayım tarihinden itibaren en geç bir ay içerisinde seçeceğiz." Niye? "Biz yargıya, 13 tane, kendimize bağlı, emrimizden çıkmayan memur atayacağız. Ondan sonra 2019 yılına kadar zaten iktidardayız. O memurlarımızla yani yargı bizim emrimizde." Fiilî olarak emrinizde de bunu yasal olarak da emrinize alacaksınız.
Sayın Cumhurbaşkanı da, aynı şekilde, partinin genel başkanı olarak Meclisin de başına geçecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ AKYILDIZ (Devamla) - "Böylece 2019'u beklemeden istediğimizi gerçekleştireceğiz." diyorsunuz.
Efendim, beni dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.
Sizlere de hayırlı çalışmalar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Akyıldız.