GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, (2/1311) esas numaralı Türk Ceza Kanununda ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/88) münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:78
Tarih:07.03.2017

SELİNA DOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yarın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Bu günle ilgili aslında pek çok şey söylendi, pek çok şey yazılıp çiziliyor ancak ne Türkiye'de ne de dünyada bu sorunla ilgili kayda değer bir iyileşme sağlanmış değil. Demek ki doğru bir tartışma yürütmüyoruz ya da söylenen sözler samimiyetten uzak ve aslında gündemi geçiştirmek için söyleniyor. Yüzyıllardır ataerkil düzenin yarattığı bu sistemi elbette bugünden yarına değiştirmek mümkün değil biliyoruz, biz kadınlar olarak bunun bilincindeyiz ancak yine de insan, her 8 Martta erkek siyasetçilerin verdikleri sözleri en azından 9 Martta unutmamalarını, yerine getirmelerini istiyor. Yarın da bu umudu tekrar taşıyor olacağız.

Bugün eğer biz bu Parlamentoda hâlâ İç Tüzük'te cinsiyetçi, ayrımcı sözleri cezalandırmak için bir düzenleme getirmediysek, ilköğretimde toplumsal cinsiyet eşitliği dersini zorunlu hâle getirmediysek, aslında kadına yönelik şiddet sorununu, toplumsal cinsiyet anlamında eşitsizlik sorununu da ciddi anlamda ele almıyoruz demektir.

Aslına bakarsanız bugün kadınlar olarak kadının insan hakları açısından omuzlarımızdaki sorumluluklar daha da fazla. Her tarafımız savaş ve çatışmalarla dolu. Bu savaşların en büyük mağdurları her zamanki gibi kadınlar. Hemen yanı başımızda, biliyorsunuz, IŞİD'in köle etmek istediği kadınlar bugün bizim ülkemizde yaşıyorlar. Yine, ülkemizdeki çatışmalı sürecin ve olağanüstü hâlin en büyük mağdurları kadınlar. Bunu da unutmamamız gerekiyor.

Şimdi, ben aldığım bu söz vesilesiyle tarihin bana yüklediği bir görevi yerine getirmek istiyorum. Dünyada ve Türkiye'de yüz yılı aşkın bir kadın hakları mücadelesi, bir feminizm mücadelesi var biliyorsunuz. Dünyanın birçok yerinde kadınların mülk edinmek, siyasal hakları elde etmek için ciddi anlamda mücadeleleri oldu. Ancak ülkemizde bu tarih yazılırken her zaman pek çok konuda olduğu gibi ötekiler, azınlıklar es geçildi, unutuldu, unutulması tercih edildi. Örneğin Halide Edip, tabiatıyla, saygıyla anılırken, onun dönemdaşı, mektuplaştığı Zabel Yesayan yok sayıldı. Değerli Sabiha Sertel bu ülkenin feminizm tarihinde haklı olarak çok önemli bir yerde dururken, yine çağdaşı Elbis Gesaratsyan akıllara bile gelmedi. Ya da kadınların seçme ve seçilme hakkı için mücadele eden ve benim de saygıyla andığım Nezihe Muhiddin feminizm tarihi yazarken aynı yıllarda mevkidaşı, on dört yıl boyunca kesintisiz olarak bir kadın dergisi çıkaran Hayganuş Mark hiç hatırlanmadı. Ben bu vesileyle, bu topraklarda kadın mücadelesine emek veren, Ermeni feminist yazar, düşünür, aktivistleri olan Elbis Gesaratsyan, Sırpuhi Düsap, Zabel Asadur, Zabel Yesayan ve Hayganuş Mark'ı biraz sizlere tanıtmak istiyorum müsaadenizle.

Bu beş değerli kadını anlatan bir kitap var elimde, ismi "Bir Adalet Feryadı." Sevgili akademisyen arkadaşlarım Lerna Ekmekçioğlu ve Melisa Bilal hazırladılar bu kitabı. Kitap Aras Yayıncılık tarafından yayımlandı. Bu kitap sadece Ermeni toplumundaki kadınların mücadelesini değil, aynı zamanda Osmanlı toplumundaki kadın hakları mücadelesi açısından da çok değerli bir kaynak. O yüzden, hepinize okumayı öneriyorum. Kitap, ismini Hayganuş Mark'ın "Bir kadın olarak yüklendiğim sorumlulukların altında ezilirken bunun karşılığında bana verilen haklar yok denecek kadar azdı. Feminizmin bir adalet feryadı olduğuna iyiden iyiye inanmıştım." sözlerinden alıyor. İşte, bu toprakların önemli düşünürleri, yazarları, aktivistleri olan bu feminist kadınlar hakkında size biraz bilgi vermek istiyorum.

Elbis Gesaratsyan 1830'da İstanbul'da doğdu. İlk Ermenice kadın dergisi olan "Gitar"ı yayımladı. Yazılarında cinsler arasındaki eşitsizliğin nedenlerini çözümledi ve toplumun ilerlemesi için kadının özgürleşmesi gerektiğini söyledi.

Sırpuhi Düsap 1841'de İstanbul'da doğdu. Romanlarında evlilik ve aileyle ilgili yenilikçi fikirleri ve kadınlar üzerindeki baskıları dillendirdi. Eserleriyle geleneksel aile kurumuna zarar verdiği gerekçesiyle yoğun tepkiler aldı ancak bundan hiçbir zaman vazgeçmedi.

Zabel Asadur 1873'te İstanbul'da doğdu. Döneminin en önemli yazar, şair ve aktivistlerinden biri oldu. Kadınlar arasında örgütlü dayanışmayı savundu. Daha 17 yaşındayken kurduğu kadın örgütüyle taşradaki kız çocuklarının eğitilmesi için çaba gösterdi, öğretmenlik yaptı, ders kitapları hazırladı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELİNA DOĞAN (Devamla) - Başkanım, bir dakika daha süre rica edebilir miyim Kadınlar Günü vesilesiyle?

BAŞKAN - Peki, tamamlayın lütfen bir dakikada.

SELİNA DOĞAN (Devamla) - Teşekkür ederim.

Zabel Yesayan 1878 yılında İstanbul'da doğdu. Öykü, roman ve makalelerinde cinsler arasında toplumsal adaletsizliği dile getirdi. 1909 yılında Adana Kilikya bölgesinde başlayan olayları incelemesi için dönemin patrikhanesi tarafından görevlendirildi. Bu toprakların en kara dönemlerinden birine tanıklık etti, gördüklerini "Yıkıntılar Arasında" isimli kitabında dile getirdi ve böylece tanıklık edebiyatının ilk örneklerinden birini verdi. Toplumu çözümlemede sınıf kategorisinden yararlanmasının yanı sıra savaş karşıtı tavırlarıyla dönemin aydınları arasında kendine özgü bir yer edindi.

Hayganuş Mark da diğer kadınlar gibi İstanbul'da doğdu ve on dört yıl boyunca aralıksız yayımlanan Hay Gin dergisini çıkardı.

Evet, neticede, hepimiz biliyoruz ki kadınlar haklarını ancak demokratik ve çoğulcu sistemlerde arayabilirler. Bundan dolayı, kadın hakları mücadelesi aynı zamanda bir demokratikleşme mücadelesidir. İnanıyorum ki başındaki örtüsü, mini eteği, dini, etnik kimliği ve dili nedeniyle ayrımcılığa uğrayan, öldürülen, aşağılanan, eşit vatandaşlık mücadelesi veren tüm kadınların adalet feryadı "Hayır." sesleriyle 16 Nisanda sandıklarda demokrasiyle taçlanacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELİNA DOĞAN (Devamla) - Sözlerimi bitirirken tüm emekçi kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)