GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:10
Tarih:17.10.2012

İZZET ÇETİN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, toplu iş sözleşmesi ve çerçeve sözleşmenin içeriğine ilişkin 33'üncü maddede verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu'nu görüşüyoruz ve toplu sözleşme içeriğiyle ilgili bir konuda hiç alakasız bir konu çerçeve sözleşmede, toplu iş sözleşmesinin içine dercedilmiş. Şimdi, 2'nci maddede çerçeve sözleşmenin tanımı yapılmış, 33'üncü maddede de toplu sözleşmeyle birlikte aynı maddede vücut buldurulmaya çalışılmış, zorlama bir madde.

Şimdi, ben şöyle düşünüyorum değerli arkadaşlar: 1963 yılında çıkarılan 274 ve 275 sayılı yasalardan bu yana Türkiye toplu iş sözleşmesi düzenini yaşıyor. Hiçbir dönemde sendikalar yetkisizlik sorunuyla karşı karşıya kalmadılar. Hiçbir dönemde Çalışma Bakanlığı acz içerisine düşmedi. Mevcut bir tek toplu iş sözleşmesi düzenlemelerini yürütemeyen bir bakanlığın çerçeve toplu iş sözleşmesini, grup toplu iş sözleşmesini, işletme toplu iş sözleşmesini iç içe geçirerek yürütebileceğini benim aklım almıyor. Bu Bakanlık, kadrolarıyla, bakış açısıyla, mantalitesiyle bu yükü taşıyamaz, bu çerçeve sözleşme hükümlerini yürütemez.

Kaldı ki, çerçeve toplu iş sözleşmesi, herhangi bir prosedürü belirlenmemiş, nereye oturtulacağı belli değil, sadece işveren sendikasıyla işçi sendikalarının mutabakatı varsa ve anlaşmışlarsa belli konularda? Ki o konulardan bir tanesi de oldukça muğlak, "Sosyal sorumluluk" gibi bir muğlak kavramın içini nasıl dolduracaklar, nasıl vücut verecekler, uygulaması nasıl olacak, belli değil. Bunu getirip toplu iş sözleşmesinin içeriği ile ilgili maddenin içine koymuşsunuz.

Daha evvelki 2821, hâlen yürürlükte olan 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu'nun 2 ve 6'ncı maddelerinin birleştirilmiş hâli. Şimdi burada çerçeve sözleşmesinin işi ne, ben Bakandan onu öğrenmek istiyorum.

İki kurum, işçi sendikasıyla işveren sendikası o dört konuda anlaşmış olsalar bile iş kolunda nasıl uygulanacak? Diyebilir ki Bakan: "Bu, Avrupa ülkelerinde var."

Değerli arkadaşlar, hiç olmazsa aldığınız örneği doğru dürüst alın. O ülkelerde çerçeve toplu iş sözleşmesini konfederasyonlar yapıyor ve ülke genelinde ücretlerin asgari seviyesini -ki bizde Asgari Ücret Tespit Komisyonu var- ve diğer iş kolundaki meslek hastalıkları, eğitim ya da istihdam gibi global ülke sorunlarını oturup tartışıyor, konuşuyor. Biz bunu toplu sözleşmede, iş kolunda uygular bir düzenleme yaparak ipe un seriyoruz.

Sayın Bakan, şimdi, çok açık ve net bir kez daha okuyun, Komisyon üyeleriniz okusun, bürokratlarınız yazdığını bir kez daha okusun. Mesleki eğitim, işçi sağlığı-güvenliği, sosyal sorumluluk, istihdam politikaları gibi konuları iki kurum anlaşmış olsa bile var olan toplu iş sözleşmesini uygulamayan işverenlerin çerçeve sözleşmeye uymamaları hâlinde müeyyidesi ne olacak? Ya da sendika, işçi sendikası uymadı, müeyyidesi var mı? Olmayan bir şeyi buraya getirip tartışmanın, yürütülmesinin imkânsız olduğu bir konuyu Sendikalar, Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu'na taşımanın mantığı ne, görevi ne, sorumluluğu ne? Yani değerli arkadaşlar, geçtiğimiz günlerde de söyledim, amaç, burada Hak-İş Konfederasyonunu birinci konfederasyon konumuna getirip Türk-İş ve DİSK'i de dışlayabilmek için kavram kargaşası yaratmak, beyinleri karıştırmaktan öte bu yasal düzenlemenin, önerinin, tasarının hiçbir işlevi olmayacak.

Bir kez daha söylüyorum: Bazı güzel sözler vardır, o söz bu yasa için dört dörtlük geçerli bir sözdür: Bazı çareler derdin kendisinden de kötüdür. Bu yasa tasarısı, iddiayla söylüyorum, gelecekte çalışma yaşamını bugünkü konumdan daha aşağı seviyelere çekecek, sendikaları daha etkisiz kurumlar hâline getirecek, sadece bir konfederasyonumuza yarayacak bir düzenlemedir.

Maddenin komple çıkartılması ve eski şekline dönüştürülmesinde yarar var.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)