| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 75 |
| Tarih: | 28.02.2017 |
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisi aleyhinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün bütün dünyada, hatta bugüne kadar silahlanma organizasyonlarının içinde bulunmayan birçok ülkenin de silahlanma harcamalarını artırdığı bir realitedir. Birleşmiş Milletlerin bugünkü yapısı da dünyadaki silahlanmayı kontrol edebilecek durumda değildir. 1980'lerden itibaren iki kutuplu dünya tek kutuplu hâle gelmiş, aradan geçen kırk senelik süreçte dünya yeniden kutuplaşmaya başlamıştır. Ancak dünyadaki yeni güç dengelerinin yerine oturmadığı da bir vakıadır. Ayrıca, tarihtekinden farklı olarak bugün vekâlet savaşlarıyla karşı karşıyayız. Dünyanın değişik yerlerinde vekâlet savaşları bütün hızıyla devam etmekle birlikte vekâlet savaşı yapanların kullandığı en önemli alan sınırlarımızda bulunan Orta Doğu coğrafyasıdır. Bu durum bizi çok yakından ilgilendirmekte ve etkilemektedir. Yanı başımızda cereyan eden olayların ülkemize olan etkilerini bertaraf etmek için bugün kahraman Türk ordusu El-Bab'dadır ve yarın da olması gereken yerde olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz cumhuriyetin kuruluşundan bu yana içeride silahlı kalkışmalarla ve silahlı terör örgütleriyle muhatap olmuştur. Devletimiz elbette ki yaşanan süreçlerle ilgili yeni tecrübeler edinmiş, yeni yapılanmalar geliştirmiştir, bu tehlikeleri bertaraf edecek alternatif yöntemler ortaya çıkarmıştır. 15 Temmuzdaki hain darbe girişimi siyasetin, Türk milletinin ve ordunun içindeki vatansever insanların ve emniyetimizin sağduyusuyla bertaraf edilmiştir ancak 15 Temmuzda yaşanan hain darbe girişimi sonrası devletimiz ciddi hasarlar da almıştır. Bu hasarların tamiriyle ilgili herkese büyük bir sorumluluk düşmektedir.
Bu arada, şu da bilinmelidir ki Türk kültüründe silah vardır ancak Türk kültüründe silah düşmana karşı kullanılmıştır, silah avlanmak için kullanılmıştır, silah kendimizi savunmak için kullanılmıştır ve silahı kullanmanın kültürel olarak usulleri de bellidir ve tarihimize baktığımızda, Türk kültürüne baktığımızda, çocuğa karşı, kadına karşı hiçbir zaman silah kullanılmadığını da açıkça alnımız açık bir şekilde ifade edebiliriz. Bu bakımdan, 15 Temmuz, tarihimiz için de kara bir leke olarak yerini almıştır. Türk milletinin kendisini koruması için bulundurulan silahlar Türk milletine çevrilmiş, Türk milletinin canına kastetmiştir. İnşallah bundan sonra sağduyuyla, sorumluluk bilinciyle tarihimizde yeni bir kara leke oluşmaması için elimizden geleni hep birlikte yapacağız.
Bugünlerde kendini bilmez bazıları, basın-yayın kuruluşlarında, sosyal âlemde birtakım provokasyonlara çanak tutar konuşmalar yapmaktadır. Bu konuda herkesin ağzından çıkanı kontrol etmesi lazım. İnsanlarımız devletin bilgisi dâhilinde ruhsatlı silah alıyorsa bunların kaydı devletin elinde vardır, bunların üzerinden bir abartıda bulunmaya gerek yoktur ama bazı paralel grupların ileriye dönük bir kaos için organizasyonları varsa elbette Türk milletinin ve devletinin bunu engelleyecek gücü de vardır ve böyle bir şeye de müsaade etmeyecektir. Bu süreçte İçişleri Bakanlığımızın, silah ruhsatı taleplerini daha dikkatle incelemesi, değerlendirmesi ve böyle yeni paralel yapılanmalara müsaade etmeyecek altyapıyı kurması gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kara sınırlarımızın önemli bir kısmında, karşı tarafta devlet otoritesinin bulunmaması sınır güvenliğimiz açısından bir dezavantajdır. Bu manada, ruhsatlı silahlar yerine kaçak yollarla gelen, ruhsatsız yollarla yapılan silahlanmaya dikkat etmekte fayda bulunmaktadır.
Yine, geçtiğimiz günlerde her şeyi bilen bir belediye başkanının FETÖ'nün yeni bir darbeye hazırlandığı iddiasında bulunması gariptir. Aynı kişinin artık bundan sonra yapılacak bir darbenin başarılı olamayacağını, vatandaşın 15 Temmuzdaki gibi çaresiz olmadığını, artık silahlandığını ve bundan sonra darbeye silahla karşılık vereceğini beyan etmesi son derece büyük bir talihsizliktir. Türkiye'de kendilerince kaos üretmeye çalışanların ekmeğine yağ sürecek talihsiz bir açıklamadır. Televizyonlarda bu açıklamayı dinleyen cumhuriyet savcılarının suskunluğu da tarafımızdan anlaşılamamaktadır. İçinden geçtiğimiz bu zor süreçte herkesin aklıselimle hareket etmesi gerektiği kanaatindeyiz. Ancak şunu da biliyoruz ki yönetim boşluk kaldırmaz. Bu arızalı, bu zor, sıkıntılı dönemde devletin, yargının, emniyetin, ordunun velhâsıl bütün kurumların yönetimde boşluk bırakmaması gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuzda yaşanan sıkıntılardan sonra devletimiz emniyetin, ordunun ve diğer kamu kurumlarının içindeki FETÖ yapılanmalarına karşı çok ciddi çalışmalar yapmaktadır. Bu haklı mücadelenin başarılı olabilmesi için FETÖ'nün siyasi ve bürokratik ayağının muhakkak ortaya çıkarılması lazımdır ve boşalan alanlara yeni paralel yapıların sızmasını engelleyecek bir refleksi devlet olarak, millet olarak, siyaset olarak ortaya koyup bunun arkasında hep birlikte dimdik durabilmeliyiz.
Bu manada son dönemde özel güvenlik yapılanmaları da ülkemizde önem arz etmektedir. Şu anda özel güvenlik teşkilatlarında çalışan personel sayısı emniyetin resmî sayısını geçmiş bulunmaktadır. Emniyetin ve diğer güvenlik kuvvetlerinin yapılanmasına gösterdiğimiz hassasiyeti bundan sonra özel güvenlik yapılanmasında da göstermemiz gerekmektedir. Son dönemde bazı grupların özel güvenlik yapılanmasıyla çok yakından ilgilenmesi de dikkat çekecek bir durumdur. Çünkü özel güvenlik yapılanması da bildiğiniz gibi silahlı bir yapılanmadır. Bu manada özel güvenlik mevzuatımız yeniden ele alınmalı, kimlerin özel güvenlik teşkilatı kurabileceği konusunda yeni düzenlemeler yapılmalıdır. Yarın yeni bir paralel yapıya evrilebilecek kişi veya kuruluşların özel güvenlik teşkilatı kurmasına izin verilmemelidir. Yine, bu güvenlik işinin bir birikim işi olduğunu unutmadan özel güvenlik teşkilatlarına yapılacak sızmaları da engelleyebilecek bir altyapıyı kurmak zorundayız. Bu manada, daha önce güvenlik kuvvetlerimizin içinde belli bir tecrübeye ulaşmış uzman jandarmaların, emekli polislerin bu sektörün içerisinde tecrübelerini aktarabilecek bir konumda yer bulmasının sağlanması faydalı olacaktır. Eğer özel güvenlik yapılanmasını kontrol edemezsek, özel güvenlik teşkilatlarının sağlıklı olarak kalmasını sağlayamazsak özel güvenlik birimlerinin bir kısmının yarın farklı paralel yapılanmalar olarak karşımıza çıkmasına da şaşmamak lazım.
Güvenlik güçlerimize yardımcı olması gereken bu güvenlik birimlerinin yarın güvenlik kuvvetlerimizin karşısında devletimize bir yük olması ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır. Bu bakımdan sonuç olarak bazı şeyleri de tekrar hatırlatarak konuşmamı bitirmek istiyorum.
1)
Sınır güvenliğinin sağlanması ve silah kaçakçılığının kontrol edilmesi içinde bulunduğumuz süreçte çok önemli bir husustur. Bu konuda gerekli hassasiyetin gösterilmesi lazım.
2)
Özel güvenlik üzerinden yeni paralel yapılar çıkmaması hususunda gerekli tedbirlerin sağlıklı bir şekilde alınması ve uygulanması doğru olacaktır.
3)
Ruhsatlı silah alımlarının da herhangi bir grup tarafından organize edilmesinin önüne geçecek bir çalışmanın İçişleri Bakanlığı tarafından süratle yapılması gerekmektedir.
4)
Değişik terör örgütleriyle irtibatlarından dolayı kamudan uzaklaştırılan insanların da yeni bir sosyal problem olmaması için gerekli tedbirlerin alınması lazımdır.
5)
FETÖ'yle yapılan mücadelenin meşruiyetine gölge düşmemesi için FETÖ'nün siyasi ve üst bürokrasideki ayağının muhakkak ortaya çıkarılması lazım ve bu konuda FETÖ'yle irtibatı olmadığını iddia edenlerin durumunun da yeniden değerlendirilerek bunlarla ilgili de hakkaniyetli davranılması lazım.
6)
16 Nisanda yapılacak olan referandum üzerinden toplumu kamplara bölmeme konusunda herkesin üzerine düşeni yapması gerekmektedir. 16 Nisanda "evet" çıkarsa "hayır" diyenler 17 Nisanda bu ülkeyi terk etmeyecektir, "hayır" çıkarsa da "evet" diyenler bu ülkeyi terk etmeyecektir. Bundan sonra da bu ülkede Türk milleti olarak hep birlikte yaşayacağımızı hiç kimse unutmamalıdır.
7)
Herhangi bir kaosa müsaade etmemek için de bugün istihbarat açığının var olduğu kabul edilmeli ve bu açığın süratle kapatılması sağlanmalıdır.
8)
Devletin herkese adaletle hükmetmesi sağlanmalıdır.
Son olarak, milletimizin sahip olduğu silahları birilerinin istediği gibi kaos için, kargaşa için kullanmayacağına, örfümüze, âdetimize göre kullanacağına inancım tamdır.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Erdoğan.