| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 73 |
| Tarih: | 22.02.2017 |
EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelir Vergisi Kanunu'nda değişiklik yapılmasına dair Kanun Teklifi'nin 4'üncü maddesi üzerinde Halkların Demokratik Partisi adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri; on yılı aşkın zamandır, alışkın olduğumuz üzere, her yerel seçim her genel seçim ya da referandum öncesi, AKP Hükûmeti toplumun içerisinde bulunduğu borçluluk durumunu gizlemeye çalışan, geçiştirmeye çalışan, yüzeysel yapılandırma reformlarıyla toplumu sözüm ona rahatlatıyor imajı çizerek oy devşirmeye çalışmaktadır. Bu getirilen yasa teklifi de bu mahiyettedir. 16 Nisan referandumu öncesi kimi borçlara af getirilerek sorunlar çözülmemekte, bilakis, çözülüyormuş gibi yapılarak toplum aslında kandırılmaktadır.
Değerli milletvekilleri; izninizle, bu konuşmamı, aynı zamanda seçim bölgem olan Mardin'in Nusaybin ilçesine bağlı resmî adıyla "Koruköy", yerel ismiyle "Herabe Bava" köyüne ilişkin olarak 11 Şubat gününden bu yana yani tam on bir gündür sürdürülen ablukaya dair konuşmamı sürdürmek istiyorum.
Şimdi, öncelikle belirtelim ki bu köyde neler olup bittiğine dair elimizde nesnel herhangi bir bilgi bulunmamaktadır çünkü köye giriş çıkışlara hiçbir biçimde izin verilmemektedir. Geçtiğimiz üç gün boyunca bizzat bölgedeydim ancak ne bana ne yanımda bulunan diğer milletvekili arkadaşlarıma ne de köye gitmek isteyen, çevre köylerden akrabalarının durumunu merak eden hiç kimsenin köye girişine izin verilmemektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; edinebildiğimiz bilgilere göre, 11 Şubat günü ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında elektrik ve telefon şebekelerinin kolluk güçlerince kesilmesi nedeniyle orada yaşayan insanlardan haber alınamamaktadır. Diğer taraftan, sosyal medyaya "askerlerin çektiği görüntüler" adı altında yansıyan fotoğraf ve videolarla dile getirilen iddialar son derece vahimdir.
Abluka altında bulunan köyde yaşayanların telefonlarının toplanıp hepsinin bir evde tutulduğuna, köylülere toplu şekilde baskı ve işkence yapıldığına ve bazılarının işkenceyle infaz edildiğine dair iddialar bulunmaktadır. Şimdi, tabii, ortada bu ve benzer vahim iddialar dolaşıyorken hiçbir yetkilinin kamuoyuna bir açıklamada bulunmuyor olması endişe vericidir. Üstelik, vekillerimizin İçişleri Bakanlığı ve Valilikle görüşme girişimlerine de hiçbir karşılık verilmemektedir. Bu konuşmayı yaptığım şu saatlerde de heyetimiz ve yöre halkı bölgededir ve tüm girişimlerimize rağmen olumlu bir sonuç alınamamıştır.
Bizzat kendim Mardin Valisiyle defalarca görüşme girişiminde bulunmama karşın hiçbir biçimde tarafıma herhangi bir yanıt verilmemiştir. İddiaları yerinde incelemek isteyen heyetimizin köye alınmaması, gerek Bakanlık ve gerekse Valiliğin görüşme taleplerimizi karşılıksız bırakması dile getirilen iddiaları daha da güçlendirmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ablukanın başladığı günden bugüne 39 kişinin gözaltına alındığı, 3 kişinin öldürüldüğü, 2 kişinin kaybolduğu, evlerin yakıldığı ve işkence iddialarına Hükûmet yetkilileri bir yanıt vermek durumundadırlar.
Bakınız, köyden zehirlendiği için hastaneye gidebilmesi için izin verilen bir köylü, basına da yansıyan ifadelerinde köyde dışarıya çıkana ateş açıldığını, evlere ateş açıldığını, ağabeyinin gözaltına alındığını ve 1990'lı yıllarda bile böyle bir zulüm görmediklerini dile getirmektedir. Hayvancılıkla uğraşan bu köylülerin, hayvanlarına bakmalarına dahi izin verilmediği yönünde iddialar mevcuttur.
Değerli milletvekilleri, son bir yıldır Nusaybin, Şırnak, Cizre başta olmak üzere bölgede yürütülen sokağa çıkma yasakları süresince yaşam hakkı, barınma hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı başta olmak üzere temel insan hakları askıya alındı.
Ülke genelinde ilan edilen OHAL neticesinde de adil yargılanma hakkı, haber alma özgürlüğü gibi diğer temel insan hakları da askıya alınmış bulunmaktadır.
21'inci yüzyılda 80 milyonluk bir ülkeyi OHAL rejimiyle yönetmeye çalışmak, her şeyden önce beşerî kanunlara aykırıdır. Bu sürdürülebilir değildir.
Bu bağlamda, Hükûmet yetkililerine Koruköy'de yaşananlara ilişkin açıklama yapmaya ve köye gerek milletvekillerinin ve gerekse barolardan, insan hakları örgütlerinden heyetlerin girişlerinin engellenmemesi konusunda tekrar çağrımı yineliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Dora.