Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 73 |
Tarih: | 22.02.2017 |
BURCU ÇELİK (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, haksız ve hukuksuz bir şekilde tutsak edilen değerli eş genel başkanlarımızı, milletvekili arkadaşlarımızı, belediye başkanlarımızı ve binlerce çalışma arkadaşımızı selamlayarak başlamak istiyorum.
Bugün ülkede her şey yolundaymış gibi, demokratik siyasete, halkın iradesine darbe yapılmıyormuş gibi sessiz kalmak ve gündem konusu olan yasa üzerinde konuşmak vicdanen kabul edilemezdir. Bugünlerde Hükûmetin Türkiye gerçekliğinden çok uzaklaştığını görüyoruz, her gün başka bir plan ve başka bir kararla ülkeyi yaşanamaz bir hâle getirmeye çalıştığınızı görmekteyiz. Son olarak, Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ'ın hukuki hiçbir gerekçesi olmayan milletvekilliğinin düşürülmesi tüm Türkiye halklarına bir mesajdır aslında. Bu mesajla, çok açık bir şekilde halkın iradesinin tanınmadığı keyfî olarak açığa çıkmıştır.
Eş Genel Başkanımız Sayın Figen Yüksekdağ'ın milletvekilliği 21 Şubat 2017 günü, bugün olduğu gibi Meclis Başkanı Ayşe Nur Bahçekapılı yönetimindeki Meclis oturumunda, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli tarafından 8 Şubat 2017 tarihinde Meclise gönderilen yazının okunmasıyla düşürülmüştür.
Değerli arkadaşlar, Anayasa'nın 84'üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre, Sayın Yüksekdağ'ın milletvekilliği kesin hüküm giyme sonucu düşürülmüştür. Yüksekdağ'ın milletvekilliğinin düşürülmesi ve buraya varana dek yaşanan süreç, Anayasa, Meclis İçtüzüğü ve uluslararası mevzuata aykırılıklarla doludur. Öncelikle belirtmek gerekir ki Sayın Yüksekdağ'ın aldığı on ay hapis cezası, 20 Mayıs 2016 günü TBMM'de kabul edilen ve 8 Haziran günü Resmî Gazete'de yayımlanmakla yürürlüğe giren geçici Anayasa maddesiyle dokunulmazlığın kaldırıldığı dosyalardan biri değildir. Yargılama, Sayın Yüksekdağ milletvekiliyken Anayasa'nın 83/2 amir hükmüne tamamen aykırı bir biçimde devam etmiştir. Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi, yargılamanın devam etmesinin gerekçesi olarak, yine 83/2'de yer alan ve dokunulmazlığın uygulanmayacağı iki istisnadan birini göstermiştir. Bu 2 istisna, ağır cezayı gerektiren suçüstü hâli ile seçimden önce soruşturulmasına başlamak kaydıyla Anayasa'nın 14'üncü maddesindeki durumlardır.
Mahkemenin dokunulmazlığı hiçe saymasının temelinde yer alan, Anayasa'nın hakların kötüye kullanılmamasını düzenleyen 14'üncü maddesi şöyledir: "Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz."
Yargıtay bu hükmü uygulayarak yargılamaya devam etmiştir. Sayın Yüksekdağ'ın katıldığı bir anmada atılan sloganlarla ilgili olan Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesindeki bu dosyanın bu kapsamda değerlendirilmesi dokunulmazlık kurumunu tamamen anlamsızlaştırmakta, muhalif vekilleri taraflı ve bağımlı hareket eden yargı kurumları karşısında iyice kırılganlaştırmaktadır değerli arkadaşlar.
Bizler bu yola çıkarken demokrasi, özgürlük ve barış dedik ve bu çağrımız tüm Türkiye'de karşılık buldu. Ve çok önemli bir kazanımla bu Parlamentoya geldik. İşte bu kazanım sizin iktidarınız için açık bir tehdit oluşturdu. HDP'yle yeni bir başlangıç ve yeni bir umut aşılandı topluma. Peki, siz ne yaptınız? Bu umudu ve kazanımları yok sayarak ülkede halkların nefes almasının bile önüne geçtiniz, tüm demokratik kazanımları hedef aldınız, belediyelerimize memur atadınız, binlerce insanımızı tutukladınız. Neden biz? Neden HDP? Çünkü HDP bu toprakların gerçekliğidir, çünkü HDP hakikattir. HDP çatısı altında bir araya gelen halkımızın gücüdür sizi korkutan.
Amaçladığınız sisteme ulaşmak uğruna ülkeyi ne hâle getirdiğinizi ne zaman fark edeceksiniz? Bu gerçekliği ne zaman göreceksiniz? Sırf bu amaç uğruna şehirler yıkıldı bu topraklarda, insanlar diri diri yakıldı ve siz sessiz kaldınız. Ülkede onlarca katliam yaşandı. Açığa çıkartılması için önergeler verdik, yine sessiz kaldınız ve reddettiniz. Bugün tüm muhalif kesimlerin sesini kısarak arzunuza gerçekten ulaşabileceğinizi mi zannediyorsunuz? Ağzınızdan çıkan her cümle ezberlenmiş ve üzerine bir kelime bile ekleyemiyorsunuz.
Herabe Bava köyünde Abdi Aykut'a işkence edildi diyoruz, nerede diyoruz, grup başkan vekillerinizden cevap alamıyoruz; on dakika sonra ise bu vatandaşın, bu yurttaşın ağır işkenceye maruz kalmış bir şekilde hastanede olduğu ortaya çıkıyor.
Siyasi sorumluluktan çok uzaktasınız. Bu misyonu kendi elinizle kaybettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BURCU ÇELİK (Devamla) - Sayın Başkan, pozitif ayrımcılık...
BAŞKAN - Kimseye uzatmadım. Lütfen, benden eşitsizlik yaratmamı beklemeyin. Lütfen.
BURCU ÇELİK (Devamla) - O zaman, kayıtlara geçmesi açısından bitiriyorum izninizle.
BAŞKAN - Tamam.
BURCU ÇELİK (Devamla) - Halkın ve ülkenin sorunlarına çözüm aramak yerine, politikalarınız ve kararlarınızla ülkedeki sorunları derinleştirmekten öteye gidemiyorsunuz artık.
Kabul edin ve halkın sesini duyun. Halkın olmadığı, içerisinde eşitlik, özgürlük, demokrasi kelimelerinin bir kez dahi geçmediği sistem karşısında halkımız büyük bir inançla 16 Nisanı bekliyor.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çelik.
BURCU ÇELİK (Devamla) - Ve o gün, başta Sayın Yüksekdağ'ı kucaklayan kadınların, gençlerin, ihraç edilen akademisyenlerin...
BAŞKAN - Sayın Çelik, lütfen...
BURCU ÇELİK (Devamla) - ...tutsak olan gazetecilerin hepsi kazanacak, halkımız kazanacaktır. (HDP sıralarından alkışlar)