| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 72 |
| Tarih: | 21.02.2017 |
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 456 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde şahsım adına söz aldım.
Şahsım adına söz almamın nedeni, partimin bu kanunun birçok maddesine zaten katılıyor olması. Özellikle, çiftçinin Ziraat Bankasına olan borçları ile çiftçinin elektrik dağıtımı nedeniyle oluşmuş olan borçlarının yeniden yapılandırılmasına, vergiye uyumlu vergi mükelleflerinin ödüllendirilmesine, "Esnaf Ahilik Sandığı" adı altında bir işsizlik sigortası kurulmasına, işsizlik ödeneği alan esnafın genel sağlık sigortasından sayılmasına partim olduğu gibi katılmakta zaten, hem programında hem de daha önce hazırlamış olduğu bildirgelerde bunların hepsine yer verdi, yani sonuç olarak bunlara karşı değiliz. Ancak, değerli arkadaşlar, ben şahsım adına burada görüşülen kanunun yapılma şekline şiddetle karşıyım çünkü bu kanun, bu Meclisin yapabileceği, hatta yapabileceğinin en altının altına inmiş kalitede bir kanun. Böyle kanun yapılmaz. Hele bu kadar güzel isimlerle toplumda büyük umutlar uyandıran bir kanun gerçekten böyle yapılmaz. Buraya çıkan her arkadaşımız bu kanunun süreciyle ilgili bir şeyler anlattı. En önemli noktası, bu kanunu savunmak üzere Komisyona gelen insanların -Maliye Bakanını dışında tutuyorum- gerçekten kanunla ilgileri yoktu. Oradaki konuşmaları tutanaklardan açıp okuyun çünkü buradan okumak sanki birilerini suçlamak veya ispiyonlamak anlamına geliyor. Bunu yapmak istemiyorum ama lütfen, Plan ve Bütçe Komisyonunda bu kanunla ilgili yapılan görüşmelerin tutanaklarına bir göz atın, uzun süre yeniden mizah okumanıza gerek kalmayacak kadar eğlenirsiniz belki de. Ama, değerli arkadaşlar, yapılan şeyler çok önemliydi burada.
Özellikle Ahilik Sandığı, daha doğrusu Esnaf Ahilik Sandığı kurulmasıyla ilgili görüşmeleri burada altını çizerek bir daha anlatmak istiyorum. "Ahilik" ve "fütüvvet" bizim kültürümüzün artık unuttuğu, gittikçe yok olan bir kavramken birdenbire gündeme geliyor fakat, belki de bir daha hatırlanmamak üzere, hep kötü anılmak üzere hafızalarda kalmak üzere geliyor üstelik de. Böyle şey olmaz. "Ahilik" iyi ahlak demektir ve Ahiliğin lonca teşkilatının ahlakını belirleyen de bir fütüvvet olayı vardır Osmanlı'da, geçmişimizde. Mademki böyle bir isimle ortaya çıkıyorsunuz, o zaman kuruluşunu da yardımlaşma, dayanışma esaslarına bağlı bir sandık şekline getirmeniz gerekiyor. Bu, bildiğiniz bir işsizlik sigortası ya da daha önce burada yapmış olduğumuz bireysel emeklilik sigortasından hiçbir farkı yok. Altı yüz gün prim ödedikten sonra, belirli bir süre sizlere, işsiz kaldığınızda, iflas ettiğinizde para verilecek. Bunun neresidir Allah aşkına bir Ahilik Sandığı veya Ahilik Esnaf Sandığı gibi bir sandık kurmak? Lütfen kavramları bu kadar yerlerde süründürmeyelim.
Değerli arkadaşlar, burada bir şeye dikkatinizi çekmek istiyoruz. Çiftçilerin Ziraat Bankasına ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının toplamı 55 milyar lirayı geçmiş vaziyette. Şu anda takip edilenlerin yani belirli bir yapılandırmaya kavuşturulan ve ödenenlerin toplamı 3 milyar liranın üzerinde, bize ulaşan veya elde ettiğimiz bilgiye göre 3,4 milyar. Onun dışında, kanunun vermiş olduğu 31/12/2016 tarihinden itibaren yapılan, daha doğrusu, takibe uğrayanların miktarı konusunda kesin bir rakam çıkmıyor. Ancak, hazinenin yükleneceği yükümlülük nedeniyle bazı hesaplamalar yaptığımızda onun da yaklaşık olarak 3 milyar lira civarında olduğu anlaşılıyor. Peki, buraya kadar tamam.
Şimdi, Değerli Başbakan Yardımcısı, 2000 krizinden sonra belki de mali yapılandırmamız içerisindeki en önemli kavramlarımızdan iki tanesi bütçe disiplini ile bankacılığın yapısıydı. Özellikle, bankalara devletin destekleme alımları nedeniyle bazı yükümlülükler yüklenirken bunlara ilişkin bütçeye ödenek konulacağı, bu ödenek üzerinden ilgili bankaya avans verileceği ve desteklemelerin bu avanstan karşılanması gerektiği bir temel ilke olarak konulmuştu. Peki, bu kanun yapılırken -siz hazineden sorumlu Bakan olarak- bunun ödeneğini nereden veriyoruz biz? En azından, bununla ilgili olarak daha önceden belirlediğimiz ilkelere göre düzenleme yapmamız gerekir. Bizim "Bu şekilde, yeniden destekleme kapsamında ödeyeceğimiz faiz farklarını nereden ödeyeceğiz?" dememiz gerekmiyor muydu? Geçmişte ciddi anlamda bedel ödeyerek kurulmuş olan bu sistemleri bu kadar rahatlıkla çiğnemenizi kesinlikle ve kesinlikle anlamakta zorluk çekiyoruz, anlayamıyoruz; olmaz, bu kadar basit değil, bu kadar kolay değil.
Şundan kesin olarak emin olun: Şu anda 6 milyar lira civarında bir yapılandırma söz konusu olacak çünkü yapılandırılmış olanlara da aynı haktan yararlanma getiriliyor. Daha bunun mürekkebi kurumadan yeniden 5 milyar liralık takip ortaya çıkacak bu yasadan yararlanmayan. Bunları dikkate almadan, bunları konuşmadan buralarda oturup da bu tür kanunlar çıkaramazsınız; böyle şey olmaz, bunu yapmamanız gerekir.
"Yabancılara mülk satışı" diye bir düzenleme geliyor, katma değer vergisinden istisna tutuyorsunuz yabancıları.
Değerli arkadaşlar, altını çizerek bir daha söylüyoruz: Yabancıların Türkiye'de mülk edinmesi, Türkiye'de yerleşik kişiler ile Türkiye'de yerleşik olmayan kişiler arasında vergi hukuku açısından bir farklılık yaratmaz. Bizim sistemimizde mukimlik esasına göre farklılık yaratan bir şey de yoktur, hüküm de yoktur. O dışarıda oturuyor, vergi vermesin ama Türkiye'de mal alsın. Burada yararlanılan hizmet veya mal aynı ise bundan yararlanan herkes kesin olarak aynı vergileri öder. Bazı arkadaşlarımız, ısrarla, "Hiç değilse, bu mülkü alan yabancıların elinde bu mülk belirli bir süre kalsın, aksi takdirde bu istisna belirli rantlara neden olacaktır." diye çırpındılar, iktidar partisinden arkadaşlar da çırpındı. Yani, bu kadar mantıklı şeyler bile birilerinin bir kulağından girip öbür kulağından bile çıkmıyor, gidiyor, yok oluyor ortalıktan. Böyle kanun olmaz. Yapılışı itibarıyla katıldığımız ancak tekniği itibarıyla asla benimsemediğimiz olaylarımız var.
"Esnaf" diyerek tanımladığımız, Esnaf Ahilik örgütünün içerisine karışacak olanların durumlarına bakın. Anonim şirket ortakları, avukatlar, noterler; bunlar kanunla kurulmuş, kanunla ne şekilde çalışacakları, ne şekilde neden yararlanacakları belli olan kuruluşlar. Ne yapıyorsunuz bütün bunların hepsini? Ne yapıyorsunuz? Böyle kanun mu olur? Böyle "Kanun yaptık." mı denir? Daha doğrusu, sadece müjde verme adına bu tür kurumların hepsinin ölü doğmasına neden olmak zorunda mıyız değerli arkadaşlar? Türkiye Büyük Millet Meclisi bu kanunlardan çok daha kaliteli kanunlar yapar, yapıldığı, görüldü. Bütün olay, tamamen zamana bağlı bir olaydır. Etmeyin, eğer Türkiye Büyük Millet Meclisinin, parlamenter demokratik sistemin hiçbir işe yaramadığı, hiç kanun yapamadığı, kanunların da hiçbir halta yaramadığı şeklinde bir imaj uyandırmak istiyorsak, başarmak üzereyiz. Burada bunu başarmak üzereyiz. Ama, ben biliyorum, kesinlikle ve kesinlikle bundan çok daha iyi kanunlar yaparsınız. O nedenle, bu kanunlarla ilgili olarak yaptığımız düzenlemelerin içerisindeki tutarsızlıkları bir daha gözden geçirin hiç değilse.
Ahilik Sandığının etrafında dönüp duruyoruz. Sadece ve sadece 3,5 sayfa ve tek maddeden ibaret olan bir tane kurum yaratıyorsunuz; 3,5 sayfa, tek madde, bu kurumun tamamı tek madde. İşsizlik Sigortası'nı bile bunun 15 katı maddeyle kurmuş vaziyettesiniz. Tek maddeyle hem de üstelik böyle yepyeni bir kurum oluşturulabilir mi, olur mu böyle bir şey? Yarın ortaya çıkacak olan sorunları nereden çözeceksiniz, nasıl çözeceksiniz, nasıl halledeceksiniz? Geçmişte yaşadığımız varlık vergisi faciasına benzer sorunlarla karşı karşıya kalma olanağınız çok büyüktür. Mükellefi, sorumlusunu ya da bundan yararlanacak olanları doğru dürüst tanımlayamadığınız zaman birdenbire hiç ummayan insanlar ummadıkları belalarla karşı karşıya kalırlar ya da bilmem nereden yararlanma hayalleri görürken bir de bakarlar ki bırakın yararlanmayı ayrıca bir şeyler ödemek zorunda kalmışlar.
Değerli arkadaşlar, parti olarak, Cumhuriyet Halk Partisi olarak katıldığımız bir sürü madde var bu kanunun içerisinde ancak dağın fare doğurmaması gerekiyor. Bu kadar güzel isimlerle, güzel kurumlarla yaratmaya çalıştığınız yasa bu hâliyle hiçbir anlam taşımıyor.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)