| Konu: | İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun (2/1283) esas numaralı Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/86) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 72 |
| Tarih: | 21.02.2017 |
EREN ERDEM (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bir referandum süreci içerisindeyiz. Tabii, herkes siyaseten çıkacak "evet"ini "hayır"ını anlatacak, bu işin sonu da inşallah hayırlı olacak ama olmaması gereken bazı şeylerle karşılaşıyoruz.
Şimdi, ben, özellikle iktidar partisi sıralarındaki arkadaşlara sormak istiyorum değerli arkadaşlar: Siz camide siyaset yapılmasını doğru buluyor musunuz? Bakın, Gaziantep'te bir cami imamı Cumhurbaşkanının mitingine çağrı yapıyor, cemaat birbirine giriyor, videoları sosyal medyada dolaşıyor. Arkadaşlar, caminin içerisinde cemaat birbirine giriyor, olacak şey mi ya! Böyle bir şey kabul edilebilir mi? Arkadaşlar, camide, kışlada, adliyede siyaset olmamalıdır. Şimdi, buradaki arkadaşların çoğunluğu bilir. Kur'an-ı Kerim'in Hac suresinin 40'ıncı ayeti "içinde Allah adı anılan mescitler" der. Oradaki imam arkadaş karar verecek; ya Kur'an'a göre orada sadece Allah'ın adını anacak ya da başka otoritelerin adını anacak. Bunlar doğru işler değil, bu işi camiden çıkarmak gerekiyor. Aksi takdirde yaptığınız işin vebali omuzlarınızda olacaktır değerli arkadaşlar.
Hemen arkasından, bakın, anket şirketlerinden birinin sahibiyle yaptığım bir sohbet... Ne diyor biliyor musunuz? "Yahu, vatandaş, anket firmasının bilgileri gizlediğini tahmin edemiyor, başına bela gelmesin diye 'Evet.' diyor." Bak, anket şirketlerinde yani ona rağmen yüzde 50'nin üstünde "hayır" çıkıyor. Toplumun yaşadığı şu travmaya bakın değerli arkadaşlar.
18 yaşındaki gençleri milletvekili yapmak gibi bir yaklaşım... Güzel, olmalı, tabii ki olur, oy veren, seçme seçilme hakkı... Ama 19 yaşında, arkadaşlar, Samet Burak Sarı, fikrini beyan ettiği için cezaevinde, şu an cezaevinde, tutuklandı, dün. Neden? Fikrini beyan ettiği için, düşüncesini söylediği için, hiçbir hakaret içermediği hâlde, 19 yaşında. Kabul edilebilir mi değerli arkadaşlar? Bakın, ama o cezaevinde. Müjdat Gezen'e -burada söylediğim zaman kesinlikle ben kendi terbiyeme sığdırmam o lafı- "p"yle başlayan bir küfrü yayımlayan bir gazete hakkında en ufak bir işlem başlamıyor. Niye başlamıyor değerli arkadaşlar? O küfür, o televizyon ekranlarında konuşulurken sizce kendi çocuğunuzun o küfrü dinlemesinden memnuniyet duyar mısınız? Ben zannetmiyorum ki bir kişi "Evet, ben çocuğumun bunu izlemesinden razıyım." desin. Olmaz arkadaşlar, bu kadar çifte standart olmaz, yanlıştır.
Taşeron kadroya giriyor mu? Verdiniz söz, tuttunuz mu? Hayır. Atanamayan öğretmenlerin sorununu çözdünüz mü? Hayır. Kan ağlayan esnafın derdine çare buldunuz mu? Hayır. E, terör; terör sorununu çözdünüz mü? Bütün yetki elinizde. "Tezkere" dediniz, tezkere verdi Meclis size. Hiçbir şekilde yetkinizin olmadığı bir konu yok. Çözdünüz mü? Hayır. İşte, arkadaşlar, bu yüzden bu Anayasa'ya "hayır" diyoruz.
Şimdi, bir efsane üretiliyor, "Osmanlı geri gelecek." Arkadaşlar, elinizde bir kılıç, evet, Osmanlı kılıcı; altınızda bir at, Amerikan atı. Amerikan atına binerek Osmanlı kılıcı sallanmaz değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Yanlış yapıyorsunuz, böyle gitmez bu iş.
Değerli arkadaşlar, şimdi, Futbol Federasyonunun Başkanı, benim de mensup olduğum için mutlu olduğum bir kulübün eski başkanı. Şimdi, şöyle düşünün değerli arkadaşlar: Aynı zamanda Beşiktaş'ın başkanı, aynı zamanda Merkez Hakem Kurulunun da Başkanı, Beşiktaş ile Fenerbahçe maç yapıyor, aynı zamanda Futbol Federasyonunun Başkanı sahaya çıkıp hakemlik yapıyor. Benim açımdan sıkıntı yok. Benim açımdan bir Beşiktaşlı olarak sıkıntı yok, sonuç benim lehime olacaktır ama ben şundan korkarım: Yarın bir Fenerli Federasyonun başına geçerse ne yapacak? Arkadaşlar, "Bırakalım hepsi birbirinden ayrı olsun." diyoruz. Siz ısrarla diyorsunuz ki: "Tek kişiye biz bu yetkileri vereceğiz."
Değerli arkadaşlar, bir soru soracağım: İsrail ezanı yasakladı, Parlamento olarak sustuk, aynı zamanda Hükûmetiniz de sustu. Amerika bir karar aldı. Ne oldu, bir tepki var mı? Yok. Allah'tan bir denetim mekanizması var. Bu kadar ucube bir kararı yani Müslüman ülkelerdeki vatandaşların girmesini engelleyen kararı bozdu. Arkadaşlar, şimdi, bu gidiş, doğru bir gidiş değil. Bazı doğru işler yaptınız, Moskova deklarasyonu, bölgeyi en azından birazcık rahatlatan bir adım attınız, destekliyoruz, doğru bir iş yaptınız ama bugün yapmakta olduğunuz iş, doğru bir iş değil. Camileri bölmeyin, camilerin içerisindeki bu tartışmaya müdahale edin, medyadaki bu sarkıntılığa müdahale edin.
Referandum yapılacaksa bırakın, adaletli bir şekilde herkes düşüncelerini söylesin, vatandaş kimi seçerse onu seçsin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Erdem, teşekkür ederim.
EREN ERDEM (Devamla) - Kimseyi susturmayın.
Camide, kışlada, adliyede siyaset yapmayın değerli arkadaşlar.
Saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)