| Konu: | AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 72 |
| Tarih: | 21.02.2017 |
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Çok güzel bir şarkı vardır, Özdemir Erdoğan söyler galiba: "Bir bahar akşamı rastladım size / Sevinçli bir telaş içindeydiniz / Derinden bakınca gözlerinize / Neden başınızı öne eğdiniz." diye başlar ve devam eder.
BAŞKAN - Selahattin Pınar'ın Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Şimdi, millete yarın bu kanundaki olumlu maddeler için gideceksiniz biliyorum, millet de sizin gözlerinize derinden bakacak ve muhtemelen başınızı öne eğeceksiniz. Neden? Çünkü -inşallah eğmezsiniz- şunun için: Milletin bu feryadı yeni değil. Bu kanun teklifindeki birçok maddenin vatandaşların beklediği, insanlarımızın günlük yaşadığı ekonomik, sosyal, kültürel birçok soruna çözüm getirecek hususları kapsadığı bir vakıa ama sayın milletvekilleri, yani bu devlet bir yerden hazine mi buldu? Devletimiz büyük, güçlü. Millet yıllardır, aylardır feryat ederken, bu konudaki taleplerini seçim bölgelerimize -tabii, lafım size değil, lafım Hükûmete, olmayan Hükûmete- gittiğimizde -siz, biz, hep beraber- defaatle önünüze, önümüze koymadı mı? Koydu. Ya, ben, milletvekili değilken tarım kredi kooperatifinden para çekip de ödeyememiş, icraya düşmüş bir adam olarak söylüyorum; tarım kredi kooperatiflerinin çilesini, sıkıntısını yaşamış biri olarak ve hâlen köylümüzün, çiftçimizin bunu çok yoğun yaşadığını bilen biri olarak söylüyorum: Şimdi, bu güzel teklifte tabii çok olumsuz şeyler de var, Komisyon üyesi arkadaşlarımız onları yeri, zamanı geldikçe anlatacaklar ama milletle dalga geçmek, milleti küçümsemek, milletin aklıyla alay etmek on beş yıldır Türkiye'yi yöneten böyle büyük bir partiye yakışmaz -yani sizleri tenzih ediyorum, gene bütün söylediklerim Hükûmetle ilgilidir- bunun çok ahlaki olmadığını da söylemem lazım.
Sayın milletvekilim biraz önce -ismini unuttum, beni bağışlasın- konuşmasında "Milletimizin özlemle beklediği 456 sıra sayılı Kanun Teklifi'miz..." diye başladı, doğru ama bu özlem dün oluşmadı ki, bu özlem 16 Nisanda milletin önüne gitme kararı verdikten sonra millette oluşmuş bir özlem değil ki. Ayıptır, günahtır! Millet orada ızdırap çekerken, çile çekerken, elektrik borcunu ödeyemediği için tarlasını sulayamazken siz neredeydiniz kardeşim? "Şimdi, bize ihtiyacınız oldu, sandık önümüze geldi ve böyle bir kanun çıkarmışsınız." der diye düşünüyorum ben, der, der bu millet bunu; onu peşinen söyleyeyim. (CHP sıralarından alkışlar)
İkinci bir durum: Komisyon üyelerimiz, Cumhuriyet Halk Partisinin Plan ve Bütçe Komisyon üyeleri, diğer partilerin Komisyon üyeleri gibi, hepsi konularında çok iyi yetişmiş ve tek dertleri milletin huzuru, refahı, mutluluğu olan sayın milletvekillerimizdir. Buna rağmen, Komisyon üyelerimizin bu teklife yönelik katkılarını göz ardı etmeniz, sırt çevirmeniz de çok yakışık almamıştır. Arkadaşlarımızın bu konuda bu kanun teklifinin vatandaşlarımız bakımından daha olumlu, vatandaşlarımızın sorunlarına daha katı, kesin çözümler getirecek boyutlara gelmesi noktasındaki samimi ve yapıcı uyarılarının dikkate alınmadığı da bir gerçektir sayın milletvekilleri.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerileri hep böyle, Genel Kurula bir parça tehdit de içeren, "Bu kanun şu gün bitmezse bak şu gün de çalışırız haa..." diye -bize değil, bize burada 20 kişi yeter, size 184 kişi lazım- böyle aba altından da sopa gösteren bir mantıkla geliyor ve siz de elbette ki bir parti disiplini içinde bu grup önerileriyle ilgili kabul oyu kullanmak suretiyle, parti hiyerarşisi içinde Hükûmetten ya da grubunuzdan gelen çoğunluk partisinin tekliflerinin burada geçmesi için çaba sarf ediyorsunuz. Ne oldu? Anayasa değişiklik teklifinde de "Acelemiz var, acelemiz var." diye sizi, bizi burada on sekiz saat çalıştıranlar, sonra kanunu bir ay rafta tuttu. Bunu öyle yaparlar mı, bilmiyorum; bunu da burada geçirip daha sonra tam referanduma on gün kala millete ilan ederler mi, ben onu bilmem. Ama, burada, insani çalışma koşullarını istemek bir kere hepimizin hakkıdır.
Hiç şüpheniz olmasın, bu kanun teklifini 4, 7, 10, 11 gibi birkaç madde dışında bütün olarak da, maddeler bakımında da "evet" oylarımızla da destekleyeceğiz yani sakın ha gidip de millete şunu söylemeye kalkmayın: "Ey çiftçi kardeşim! Bak, ben senin on beş yılda ananı ağlattım ama şimdi, bak, bu kanunu da Meclisten geçirdim. Bak, senin tarım kredi kooperatifi borcunu, TEDAŞ borcunu siliyorum ya da yapılandırıyorum. Ey iş adamı kardeşim! Verginden yüzde 5 daha az alacağım." demeye kalkmayın. Bu kanun Parlamentodan çıkacak ve peşinen söylüyorum, altını çizerek söylüyorum: Biz, milletin menfaatine, vatandaşımızın yararına, ülkemizin menfaatine olan her türlü kanun teklifinde iktidar partisine, Hükûmete Meclis görüşmelerinde yapıcı, olumlu katkılar sunduk ve "evet" oylarımızla kanunu destekledik tıpkı bu kanunda olacağı gibi; bunun altını bir kere öncelikle çizmek istiyorum.
Burada, tabii, Hükûmetin şöyle bir... Sayın milletvekilleri, seçim bölgelerinize gittiğinizde, biliyorum, hepinizin önüne günde 3 defa gelen bir mesele vardır; "Yok." diyen bir milletvekilim varsa gelsin, ben konuşma süremi bırakacağım, o milletvekilim söylesin; seçim bölgenize gittiğinizde emeklilikte yaşa takılanlar her gün en az 3 defa önünüze gelmiyor mu? Geliyor. Niye unuttunuz emeklilikte yaşa takılanları? Türkiye'nin önemli bir sorunu.
Emeklilere, Türkiye'nin bütün emeklilerine gönül, şükran ve vefa borcumuz vardır. Bugün kullandığımız birçok aleti, üstünde gittiğimiz yolu, bindiğimiz uçağın yedek parçalarını, yediğimizi içtiğimizi... Yani, günlük hayatımızı bugün uygar bir şekilde yaşayabiliyorsak bunu emeklilerin geçmişte ülke ekonomisine yaptığı katkılara borçluyuz. Emeklisine gönül, vefa, şükran borcu duymayan bir parlamento eksik parlamentodur. Burada olur mu olmaz mı, bilmem, arkadaşlarımızla konuşuyoruz ama Meclisin mutlaka ama mutlaka emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili meseleyi çözerek... Eğer referandum için bir ara verme, tatil yapılacaksa o vakitten önce bunun yapılması gerekir.
Bizim milletvekillerimizin, komisyon üyelerimizin veya diğer milletvekillerimizin aylardır, yıllardır söylemekten dillerinde tüy bittiği çok temel sorunların bu torba teklifle Genel Kurula gelmesi her şeye rağmen, bütün eksikliklerine rağmen olumludur. Ama arkadaşlarımız görüşmeler esnasında eksiklikleri söyleyecekler, örneğin bir tane ben söyleyeyim peşinen: Ahilik sandığı kuruyorsunuz, tamam, itiraz eden yok ama niye yüzde 2 esnaf desteği, yüzde 1 devlet desteği yapıyorsunuz? Gelin, bunu ters çevirin; yüzde 1 esnafın, yüzde 2 devletin desteğiyle yapsak bir şey mi olur, devlet mi batar? Batmaz. Yani, yaptığınız iş bir şeye benzemeli, Meclisten çıkan kanun, hani, ağza bir parmak bal çalma gibi de olmamalı.
Sayın milletvekilleri, hepimiz bu milletin bağrından çıktık, hepimizin bu millete borcu var; hepimizin bu devlete, bu toprakları bize yurt yapanların torunlarına, bugün hayatta olanlarına borcu var. Bu bakımdan, bir meseleyi getirirken yalap şalap, yarım yamalak getirmek de bu kadar tecrübeli bir Parlamentoya yakışmaz.
Bu teklifte, konusu geldikçe, arkadaşlarımızın ve grubumuzun önerileri olacak; umarım ve dilerim ki Komisyonda Komisyon üyelerimize yönelik yapılan olumsuz tutum, katkılara sırt dönme mantığı -yapılan bir parça da kabalıktır- Genel Kurulda gösterilmez. Amacımız üzüm yemek değerli milletvekilleri. Buradaki -hiçbir siyasi parti ayrımı yapmadan söylüyorum- bütün milletvekilleri bu milletin evladıdır. Bütün milletvekilleri, bağrından çıktığı bu milletin sorunlarına çare bulmak zorundadır. Meclis, çare müessesesidir ve dünya durdukça da bu Meclis, çare müessesesi olarak kalacaktır.
Bu vesileyle, 16 Nisanda yapılacak referandumda da milletimizin Meclisine güveneceğine, Meclisi ayakta ve hayatta tutacağına olan inancım da tamdır. Milletimizin, egemenlik hakkını Türkiye Büyük Millet Meclisinde tutma kararını, azmini ve iradesini seçim bölgem İstanbul'da da, Türkiye'nin dört bir yanında da, sokağında, caddesinde, mahallesinde, köyünde görmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum ve bu benim şu tezimi güçlendirdiği için ikinci defa bir memnuniyet duyuyorum: Bu millet, bu aziz millet demokrasiyi içselleştirmiş, bu aziz millet demokrasiyi benimsemiş, bu aziz millet demokrasiyi özümsemiş ve daha önemlisi, bu aziz millet demokrasiyi çok sevmiş. Bundan iftihar ediyorum ve bu çok sevdiği demokrasiyi aziz milletimizin hiç ama hiç kimse için feda etmeyeceğine yürekten inanıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu duygularla, görüşülecek olan kanun teklifinin milletimize hayırlı olması, yaralara az da olsa merhem olacağı inancıyla destekleyeceğimizi tekrar beyan ederek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)